29 Eylül 2008 Pazartesi
BayramAteşi (Arife)
Yılmaz Vural!...
Duyduğum ilk gün aklımdaydı ama araya giren bazı üzücü olaylar yüzünden unuttum.Bu alemin krallarından,en sevdiğimiz hocalardan Yılmazımız Vuralımız Kocaelispor ile 2 senelik sözleşme imzalamıştır.Kocaeli camiasına ve taraftarına sabır dilerim.
Yılmaz hocamızın muhteşem kariyeri;
Karşıyaka
Bursaspor
Gaziantepspor
Eskişehirspor
Sarıyer
Trabzonspor
Gençlerbirliği
Konyaspor
Çanakkale Dardanelspor
Bursaspor
Denizlispor
Diyarbakırspor
Adanaspor
Çaykur Rizespor
Ankaragücü
Antalyaspor
Manisaspor
Kocaelispor
O G B M başarı
309 121 65 123 39.15
YAZMAM DAHA AŞK ŞİİRİ
Oydu bir bakışta tanıdım onu
Kuşlar bakımından uçarı
Çocuk tutumuyla beklenmedik
Uzatmış ay aydınlık karanlığıma
Nerden uzatmışsa tenha boynunu
Dünyanın en güzel kadını oydu
Saçlarını tarasa baştan başa rumeli
Otursa ama hiç oturmaz ki
Kan kadını rüzgardı atların
Hep andım ne yaşanır olduğunu
En çok neresi mi ağzıydı elbet
Bütün duyarlıklara ayarlı
Öpüşlerin türlüsünden elhamra
Sınırsız denizinde çarşafların
Bir gider bir gelirdi işlek ağzı
Ah şimdi benim gözlerim
Bir ağlamaktı tutturmuş gidiyor
Bir kadın gömleği üstümde
Günün maviliği ondan
Gecenin horozu ondan
(1957)
Üvercinka
Cemal SÜREYA
Derby Della Madonnina
28 Eylül 2008 Pazar
EYLÜL (Haydar Ergülen)
kadın gider ve bir şair doğar bundan
(Ben hangi kadından şair olduğumu bilirim)
"Yazın bittiği her yerde söylenir"se
kadının gittiği de her yerde söylenir
kadın gittiği her yerde şiir diye söylenir:
Kadının gittiği yazın bittiğidir, her yerde
yaz biter kadın giderse, bunun sonu şiirdir,
yazın sonu şiirdir, şiirdir aşkın sonu...
Şehir her semtiyle yazın peşine düşse
yaz uzar bundan ve aşklar da nasiplenir,
yazın peşinde şehir, kadının peşinde şiir
eylülün semtine kadar böyle gidilir
bir gecede gittimdi hazirandan eylüle
eylül yazdan terkedilmişti, şiirse haziranda
kadın tarafından terkedildi o söylenceye:
Bütün oğullar anneyi bir şiire terkeder!
O kadın beni terkederse şair olurum
oğul olduğum kadın sakın beni terketme,
şiirdir söylenir, yazdır biter, kadındır gider
Bütün kadınlar şiiri bir kadına terkeder!
Ülkü Tamer'in 'Yaz Bitti'si
Murathan Mungan'ın 'Yaz Bitti'si
27 Eylül 2008 Cumartesi
Tribünün Sesi Kısık!!!
Onu tanıyan herkese başsağlığı dilerim...
blanka'dan not:Polarların gelişini nasıl dört gözle beklediğimizi,ikide birde kargoyu aradığımız bugün gibi aklımda.Uyandığım anda ilk haber bu oldu!
Güle güle ağabey!
Derbi Haftası
Benim blogu takip edenlerden ricam bu maçlarla ilgili tahminlerinizi yorum kısmına yazmaları.Özellikle Tierra'nın tahminlerini merak ediyorum.
Derbi Haftasonu:
27 Eylül 2008 Everton - Liverpool FC
28 Eylül 2008 AC Milan - Inter Milan
28 Eylül 2008 Benfica - Sporting Lisbon
28 Eylül 2008 Espanyol - Barcelona
Postu ben attığıma göre ilk tahminler benden gelsin,
Everton-Liverpool (2)
Derby della Madonnina'da ise Milan kazanır derim.
Benfica-Sporting (1)
Espanyol-Barça (1)
Keşke bu maçları izleyebileydik...
26 Eylül 2008 Cuma
25 Eylül 2008 Perşembe
''MUTLULUGUN GEC KALABILME IHTIMALI MEVCUT vede HAT SAFHADA''
simdi bu basligi bir rap sarkisindan aldigim icin cok agir tepkiler olcak biliyorum ama biraz konsepte uydurursak, yaklasik 8500km uzakta yukaridaki fotolara tamamen ters gunlerdeyim....hani gitmeden birde raki icememistik, beni bir ruzgar aldi goturdu zaten az cok biliyorsunuzdur yanii okul ve amerika haric buraya gelirken bir sebebim daha vardi. hani su raki sofralarina bayirda biralara hep konu olan klasik mevzu, ASK yada ILISKI yada KIZ meselesi.....hanii buraya geldim sikayetci degilimde, donmeme biraz daha var ve burdada daha beceremedigim cok seyler var....yani basliktada dedigim gibi araliga daha var, donmeme daha var, burdada sonuclanmamis uzayan cok sey var....mutluluk henuz ne burda ne de orda...yani biraz gecikcek ama genede BIR IHTIMAL DAHA VAR
Deplase
Önce ne başlık koyacağımı bilemedim. Sonra uzun uzun yazdım.
Hepsini sildim!
Bize şu yukarıdaki fotoğraftaki görüntüyü gösteremeyen,çok gören yönetime, stada geldiğimizde bir hoşgeldiniz,hayırdır'ı çok gören insanlara yazdıklarımın değmeyeceğine inandım!
Oturduğunuz koltuk sayesinde elde ettiğiniz itibar zaten benim gözümde 0(yazıyla sıfır)'dı.Bugün sabahın köründe insanları 3saat bekleterek olmayan itibarınızıda yerlere serdiniz!
Ama gün gelir insanlar size yine bağırır,siz yine el sallarsınız gerine gerine!
El sallayın sayın başkan, Kol sallayın!
Başkaları gün gelir gene amenna eder ama trakyAteşi bugünü unutmaz!
Amennasız ve çorbasız tribünler dilerim!
Saygılarımla!
24 Eylül 2008 Çarşamba
O TOP DİREKTEN DÖNMESE HER ŞEY GÜZEL Mİ OLACAKTI?
İkinci yarı başında yine aynı diziliş ama Üsküdar’da bir fark var korkunun ecele faydası olmadığını Maltepe’de oynamasına rağmen (!) kendi sahasında bu maçı alması gerektiğini düşünüyor ve ikinci yarıya daha istekli başlıyor ve golü yiyor! Lüleburgaz’ın en çok sevdiği silahla hızlı oyun ve Tolga ile Erçağ’ın içinde olduğu hücum… Bundan sonra son 2 maçta izlediğimiz takımı görücez diye sevinirken, anlamsız bir geriye yaslanma ve Tolga’nın neredeyse stoper oynadığı son 40 dakika (aslında koca bir yarı demek daha doğru olur) Zeki Hoca Skibbe ‘yi fazla mı izliyor ne? Bir değişiklik yapıyor ve Şahin önlibero! Üsküdar ise almış sazı eline habire topu şişiriyor! Erçağ ilerde yalnızları oynuyor ve birileri her aldığı topu eziyor! Sonuç uzatmalarda yenen gol. Buyrun buradan yakın dercesine! Ortasaha’da topu tutacak adam eksikliğini hisseden takımda Ahmet ile Başar’ın son haftalarda düşen performansları bunda etken mi bilinmez ama Zeki Hocam ya elinde başka adamın yok ya da rotasyonun ne demek olduğunu bilmiyorsun? (İki topçunda dökülüyor ve sen de farkındasın ki , ikisini de oyundan çıkarıyorsun! ) Her maça aynı kadro ile çıkılmaz gibi ama neyse bir bildiğiniz vardır!
He bir de golü yiyince atak futbolunu yeniden öğrenmemiz var ki; 3 top da kale önüne iniyoruz ve topu direğe nişanlıyoruz! Gelelim başlıktaki soruya: O TOP DİREKTEN DÖNMESE HER ŞEY GÜZEL Mİ OLACAKTI? 3 puan açısından evet ama oyun açısından HAYIR!
23 Eylül 2008 Salı
Gidiyoruz...
21 Eylül 2008 Pazar
Yağmurla Gelen Yeşillik-Kırmızılık :)
3.Lig iyice amatörleşirken -oynanan oyunun kalitesi- güzelleşiyor mu ne? Tadı yıllarca önce yiten şehir ve semt takımlarının bunda payı büyük bence! Ninenizin yaptığı kıymalı böreğin tadını çağırmak gibi bir şey bu! Yağmur yağıyor hava eylüle göre oldukça soğuk ama tribünler dolu! Bu ancak eski tadlarla ilgili. Bugün yüksek meblağlarla kurulmuş, bazıları (eski Oftaş yeni Hacettepe, Ankaraspor,İstanbul Belediye) Süper Lig’de oynayan takımların seyircisiz ve stadsız(!) olmaları profesyonellikse bırakın biz şehrimizde amatör takılalım… Bazen ruhlar çağrılır ya spor sayfalarında, biz varolan ruhumuzu koruyalım!
Çarşamba gününden itibaren 8 günde 3 maç yapacak Lüleburgaz! 2 kere İstanbul deplasmanı tam ortasına bayram günü 8 Kasım’da Yıldırımbosna maçı… Üsküdar Anadolu ve Tepecik maçlarından az puan kayıpları ile dönersek, bence play-off’a yer ayırtırız. Yani klasik deyimle önümüzdeki maçlara bakıcaz…
LÜLEBURGAZ 3 - Gölcük 1
Çarşamba İstanbuldayız!!!
Erçaaaağğğğğ Erçağğğğğ
resimler ve videolar tierra'da! O da İstanbul'a doğru yolda.Koyarız bi ara maçtan video ve fotoları!
20 Eylül 2008 Cumartesi
18 Eylül 2008 Perşembe
Gol
17 Eylül 2008 Çarşamba
16 Eylül 2008 Salı
15 Eylül 2008 Pazartesi
LÜLEBURGAZSPOR-küçükköyspor=3-0
14 Eylül 2008 Pazar
Bilmediğin Şeyi Kazanamazsın!
TFF 3.LİGİ
2008-2009 sezonunda TFF 3.Ligi, 5grupta aşağıda yazıldığı şekilde oynanır:
1-Kademe Müsabakaları
Kademe müsabakaları beş grupta toplam 51 takım arasındaçift devreli lig usulüne göre oynanır.Kademe müsabakaları sonunda grubunda bir ve ikinci sırayı alan toplam on takım yükselme grubu müsabakalırına katılmaya hak kazanır.
2-Yükselme Grubu Müsabakaları
Yükselme grubu müsabakaları on takımın katılımıyla tek grupta çift devreli lig usulü oynanır.Müsabakalar sıfır puanla başlar.
Yükselme grubu müsabakalrı sonunda bir,iki,üç ve dördüncü sırayı alan takımlar ile aşağıda belirtilen Eleme müsabakaları sonunda tespit edilecek iki takımda dahil olmak üzere 6 takım TFF 2.Ligine yükselir.
3-Klasman Müsabakaları
Kademe müsabakaları sonunda bir grupta 3-11, dört gruptada 3-10 sırayı alan toplam 41 takım arasında 5grupta çift devreli lig usulüne göre oynanır.
Müsabakalara kademe müsabakalrından alınan puanlarla devam edilir.
Klasman müsabakaları sonunda 8takımlı dört grupta son iki sırayı alan ve 9takımlı bir gruptada son üç sırayı alan ve 5grupta toplam 11 takım illerindeki Mahalli Amatör Lige düşerler.
4-Eleme Müsabakaları
TFF 3.Ligi Yükselme Müsabakaları sonunda 5,6 ve 7. sırayı alan 3 takım ile Klasman müsabakaları sonunda gruplarında ilk sırayı alan 5takımın katılmasıyla toplam 8 takım TFF 2.Ligine belirleyecek ve bu müsabakalar sonunda 2 takım daha toplam 6takım TFF 2.Ligine yükselicektir.
Eleme müsabakaları;
Kur'a usulü ile,
TFF tarafından belirlenecek saha veya sahalarda,
Tek maçlı eleme usulü ile oynanır.
Müsabakalar sonunda 2takım daha TFF 2.Ligine çıkmaya hak kazanır.
13 Eylül 2008 Cumartesi
Profesyonelliğe Karşı
Taçsız Kral Metin Oktay
Tek aşkıydı Galatasaray
Senin gibi Cimboluyu
Unutur mu bu taraftar!
2 Şubat 1936- 13 Eylül 1991
ensesiyle bile top alır,baldırıyla,oyluğuyla,hatta bademciğiyle
Metin Oktay adsızlığın büyük şiirini yaratarak en büyük ad oldu.
Hiçbir büyük futbolcu bu kadar ekip adamı olamaz.Yaratıcı,büyük,kulübünün tarihinde çıkardığı
bir beden zekasını her an ayağının önünde bulan adam.
Metin Oktay en büyük futbolcu olarak aynı zamanda ikincildir de
sanırım başarısının anahtarı burda.
Galatasaray gerçekliğinin başlaması onun dönemine rastlıyor.
Galatasaray'da futbol gerçeği,fenerbahçe'de ise türkiye gerçeği ağır basar
Metin Oktay'ın bir özelliği de hiçbir zaman şımarmamış olması
o rolü yanında oynayan başka futbolculara bıraktı.
Metin'de bütün bu büyük futbolcuların yanında kendisini daha büyük gösteren bişey var.
nedir bu acaba? teknik mi,beden gücü mü,sezgi mi? bütün bunlar birleşmiş onda
ama aynı özellikleri başka futbolcularda kolayca seçiyoruz.sanırım asıl niteliği topla buluşması
icatçıdır bu konuda.sevecendir.şemsiyesini ne mi yaptı? fenerbahçe'ye attığı çok ünlü bir gol vardır
"uçan manda" olarak anılan Özcan'ın beklediği kalenin ağlarını yırttı
ayıp olmasın diye ve rakip takıma bir cemile olarak,şemsiyesiyle örttü orayı
şemsiyenin bugün hala orada olduğu söylenir.
Cemal SÜREYYA'ya saygılarımızla!
12 Eylül 2008 Cuma
12 Eylül 2008
21 Dakika
Benim bir kere arkadaşımı öldürdüler, artık bir daha iflah olmam gibi geliyor. Gittiğimde yerde yatıyordu, kanı kaldırım taşlarına sızıyordu. Ben onu gördüm ya, ben artık başkasıyım. Hrant gitti, hep taze kalacak bir kan karanfil açıldı göğüs kafesimde. ‘Böyle bir şeymiş meğer’ dedim, ‘Arkadaşını öldürürlerse böyle oluyormuşsun’. ‘Meğer’ demiştim, ’12 Mart’ta, 12 Eylül’de arkadaşlarını kaybedenler böyle hissetmiş.’
Demek Türkiye’de milyonlarca insanın aslında göğüs kafesi ağır ve ağrılı yarılmış, çatır çatır açılmış kemikleri acıyla, ciğerlerinin arasından bir kan karanfil sızmış. Meğer arkadaşı öldürülünce insanın acısı hiç geçmezmiş. Öyleyse bunca insan, bunca sevgili, anne, baba, kardeş, oğul, arkadaş, dost... Eğer hepsinin göğüs kafesi böyle sızılı aralıksa, nasıl yaşıyor bu ülke? Anlamadım ben. En çok Hrant’tan sonra anlamadım bunu.
Oku! Arkadaşının adıyla.
Nejdet Adalı... Sedat Soyergin... Erdal Eren... Veysel Güney... Ahmet Saner... Kadir Tandoğan... Mustafa Özenç... Ethem Coşkun... Necati Vardar... Seyit Konuk... Ali Aktaş... Ömer Yazgan... Erdoğan Yazgan... Mehmet Kambur... Ramazan Yukarıgöz... İlyas Has... Hıdır Aslan...
Bir isim listesi olduğunu görüp atladıysanız şimdi lütfen geri dönün ve bu isimleri tek tek okuyun. Çünkü bu isimleri, hiç değilse birkaçını aklımızda tutmamız gerekiyor. Bu isimler, Kenan Evren liderliğinde yapılan 12 Eylül 1980 darbesi sırasında ciğeri beş para etmez herifler tarafından asılarak katledilen yirmili yaşlarında gençlere aitler. İsimleri ve yüzleri, Dostluk ve Yardımlaşma Vakfı’nın hazırladığı ’12 Eylül Adaleti’ adlı belgeselin 15 dakikalık tanıtım filminin sonunda görünüyor. Tek tek geçiyorlar filmin içinden. Avukatlar, yargıçlar, savcılar, anneler, arkadaşlar konuşuyor.
‘Erdal Eren’i, heyetin önünde ağzından burnundan kan gelesiye dövdüler’ diyor avukat, ‘Yargıçların yüzünde bir tebessüm bile vardı’. Kenan Paşa’nın yaşını büyütüp astırdığı çocuktur Erdal Eren. İdamına dört celsede karar verilmiştir. Sakın unutmayın!
‘Dişlerimle yolacağım’
Mehmet Kambur’un annesi “O Kenan Paşa’yı bir görsem” diyor, yüzü yol yol olmuş yaşamaktan, başörtüsü kaymış, ‘Onu dişlerimle yolacağım, dişlerimle!” Gözünde bir bakış var... Daha ben diyemem size o bakışı, öyle bir sözcük bilmiyorum.
Ramazan Yukarıgöz’ün annesi tabutun başındaymış gibi anlatıyor:
“’Açın tabutu, çocuğumu göreceğim’ dedim. ‘Mühür var, açamayız’ dediler. ‘Ben bu devletin mührünü tanımam’ dedim, çektim attım mührü. Bir açtım ki tabutu... Saçları yeni taranmış sanki. Kaşları kalem gibi, yüzü...”
Kenan Paşaaa!
Onun sesi titrerken başka bir avukat başlıyor, başka bir idam sahnesine:
“Cellat boynuna ipi geçirmek için uğraşıyordu. ‘Bırak’ dedi, ‘Ben yaparım. Bir yerimi sakatlayacaksın yoksa’. Aldı yağlı urganı, kendi boynuna geçirdi. Sonra... 21 dakika sallandı ipin ucunda. Yanına gittim... Birkaç dakika önce saçını okşadığım çocuğun... Saçlarını okşadım.”
18 yıl önce ölmüş bir çocuk için, bütün çocuklar için, 18 yıl önce teker teker ellerinden alınmış arkadaşları için, kum gibi akıp giden insanlar için, anlatanların sesi titriyor. 15 dakikalık film bitiyor ve ta içimden şunları demek geliyor:
Kenan Paşaaa! Kenan Paşaaa!
Bugün 21 dakikalığına öl. Öl. 21 dakika öl ve geri gel, yeniden ve yeniden öl sonra, yeniden ölmek için yeniden diril. Kaç çocuğu katlettiysen o kadar kere, hepsi için öl sen bugün. Kenan efendiiii! Bugün 12 Eylül; bu memleket seni en derin ve en taze intikam hisleriyle selamlar! Bir gün çıkacağın sanık kürsüsünde salya sümük ağlarken korkudan yerlerde süründüğünü görmek dileğiyle...
Ve bunu ne kadar kalpten söylediğimi anlatamam Kenan Paşa!