27 Eylül 2010 Pazartesi
Kaybettik
Ünyespor'umuz evinde ağırladığı Lüleburgazspor 1-0 yendi.Karşılaşmanın ilk yarısı golsüz sona erdi.ilkinci yarıda baskılı oynayan Ünyespor yakaladığı gol pozisyonlarını değerlendiremiyor ve birde buna maçın hakemi Hacı Mehmet Şimşek eklenince ortaya çok kötü bi durum çıkıyordu.Karşılaşmanın hakemi Şimşek Ünyespor'un en ufak bi faulüne sarı kart gösterirken Lüleburgazlı futbolculara aynı tavrı koymuyordu.Karşılaşmanın 55.dakikasında oyuncumuz Gökhan çok büyük bi hata yaparak ortada hiçbirşey yokken topa eliyle dokununca gördüğü ikinci sarı karttan dolayı oyun dışında kaldı.Bu dakikadan itibaren kapanan Lüleburgazspor defansını geçmek çok zor olacaktı.10 kişi kalan takımımız ataklarını sürdürüyor ama bir türlü aradığı golü bulamıyordu.Karşılaşmaya 73.dakikada dahil olan Taner oyuna girdikten sadece 5 dakika sonra 78.dakikada bulduğu golle takımını 1-0 öne geçirdi.Karşılaşmayı 10 kişi sürdüren Ünyespor rakibine gol pozisyonu dahi vermeden 90 dakikayı tamamladı ve hanesine 3 puan daha yazdırdı.Bu sonuçla puanını 10'a yükselten Ünyespor liderliğe yükseldi.Lüleburgazspor ise 7.punla 7.sırada yerini aldı.Ünyespor'u 8'er punla İnegölspor ve Diyarbakır Kayapınar Bld.takip ediyor.
24 Eylül 2010 Cuma
18 Eylül 2010 Cumartesi
Beklenen Sonuç - Beklenmeyen Fiyat
Ankara Demir'le 1-1 berabere kaldık. Yenerdik Semih ilk yarı sonu kendini oyundan attırtmasaydı falan filan ama biz bu adamlarla 3.maçımızı yapıyoruz. Hepsi beraberlikle bitmiş. Yine aynı sonuç çıktı.
Maçla ilgili birşeyler yazılırdı belki ama 2 maç kazanıp GÖT KALKIKLIĞI içine girip biletlerin 10lira yapılması yazılacak birşey bırakmadı. Bu fiyatla devam edin. Bulursunuz içeri girecek adam.
17 Eylül 2010 Cuma
Başsağlığı
16 Eylül 2010 Perşembe
13 Eylül 2010 Pazartesi
Hataydan 3 puan geldi...
12 Eylül 2010 Pazar
Bana İyi Bak General!!
12 Eylül darbesinin idam ettiği ve 25 yıl boyunca mezarı bulunamayan Veysel Güney üzerine Ethem Dinçer’in 6.9. 2009 tarihinde Radikal-2’de yayımlanmış ‘Beni hatırladın mı general?’ yazısına devam olarak...
Bana bak general! Yüzüme iyi bak! Çünkü general, benim çocuğum da bana benzeyecek. Aklında tut yüzümü.
Aklında tut, çünkü general, er ya da geç senin torunun, benim çocuklarımdan özür dileyecek. Sen torununa hesabını vermediğin cinayetleri miras bırakıyorsun.
Torunun senin gibi olmayacak general. Ama benim çocuğum aynı bana benzeyecek.
Torunun general...
Senin torunun general, senin yaptıklarını benim yazdıklarımdan öğrenecek. Alman çocuklar Yahudilerden nasıl özür diliyorsa her gün, şimdi, senin torunun da, hiç işlemediği günahlar için, benim çocuklarımdan özür dileyecek.
Bana iyi bak general! Sen bu memleketin ümüğüne çöktüğünde ben sekiz yaşındaydım. Bir sabaha karşı annem ağladı. Babamın yüzü ihtiyarlamıştı o sabah. Ben böyle bildim senin ne mal olduğunu. Ben o sabahı unutmam general. Kitaplar okudum, hikâyeler dinledim. Sen, suçlarınla başka bir ülke, günahlarınla başka bir insan yaratmak istedin. Ama bak işte, ben olmadım. Ben general, sana karşı kazanılmış bir zaferim. İşte burada yazıyorum. Bana iyi bak general! Çünkü bu memlekette benden çok var.
Zalimleri hecele...
Bana bak general! Sen darağaçlarını kurduğunda ve Kürtleri Diyarbakır Cezaevi’nde ‘Co’ adlı bir ite selam durdurduğunda ben, dokuz yaşındaydım. Sen yazdırmadın, konuşturmadın, senin gibilere memleketi suspus selam durdurdun, unutturdun. Ama şu işe bak ki general, ezberden sayabilirim hepinizin adını, soyadını. Bana iyi bak general! Çünkü benim çocuğum da bana benzeyecek. Tıpkı benim gibi olacak o da; okumayı zalimlerin adlarını heceleyerek sökecek.
Böyle bir ülke...
Söylesene general, ben niye Commer’in ismini biliyorum? Co’yu neden bilmeliyim ben? Kaç kadına copla tecavüz edildiğini, insanların foseptik çukurlarında bekletildiğini, Mamak’ta başlarından aşağıya boşaltılan suyla ayakları buzlu zemine yapışmasın diye zıplayan çıplak adamları niye bilmeliyim? Bi’ deyiversene general, babasının çocuğuna tecavüze zorlandığını niye öğrenmeliydim? İdam sehpalarında adamların kendi taburelerine tekme attığı niye rüyama girmeliydi daha 16 yaşımdayken? Erdal Eren’in yüzü niye aklına kazınsın bir çocuğun daha 10 yaşında? Bütün bunlar olmamış gibi yapan bir ülkede yalan söylememeyi öğrenerek nasıl büyür bir çocuk bilir misin general? Nasıl okur, nasıl gazeteci olur?
‘Hayır duam’
Ben sekiz yaşındaydım ve sen gelip bana böyle bir hayat verdin, böyle bir ülke, böyle insanlar. Zalimlerin isimlerini unutmamam gereken bir ömür verdin. General, sen beni, çocuklarıma bunları öğretmeye mecbur ettin.
Bana bak general! İyi bak general. Adımı ezberle. İyi bak general. Çünkü benim çocuğum da bana benzeyecek.
Ece Temelkuran
9 Eylül 2010 Perşembe
5 Eylül 2010 Pazar
3Puanla Başladık
Öncelikle havanın ne durumda olacağını bilemediğimizden kendi yerimize gitsek mi napsak dedik ama sonunda kendi yerimizde karar kılıp maça girdik. Stada girdiğimizde takımlar sahaya çıkıyorlardı. Arsinspor'un formaları gören Öner Abi'nin yorum; aha Tekirdağ istiyodunuz geldi. :)
Geçen sene bol bol yakındığımız biz neden kendi renklerimizde sahaya çıkmıyoruz feryadı belkide duyuldu ve sahaya bildiğin parlayan ve her görenin hayran olduğu yeni parçalı formalarımızla çıktık. Bu sene formalarda bir değişiklikte 1'den 11'e kadar giymemiz.
Takıma gelirsek geçen seneden sahada solbek Levent, ortasahada Cabir ve Semih,sol kanatta da Mehmet Ali vardı.
Kalecimiz Güray yan toplarda biraz zayıf olmasının dışında çok fazla atak gelmemesi nedeniyle cepheden nasıl olduğunu bu maçta tam çözemedik ama Türk kalecilerinde olmayan bir özelliği var. Kalesinden oyunu çok iyi görüyor. Saha içinde arkadaşlarına çok yardımcı oluyor yerleşim konusunda. Ayrıca degajlarıda öyle orta yere dikmiyor. Direkt olarak adama atıyor.
Defansa gelirsek, sağbekte yeni transferimiz olan Ziya'yı çok beğendik. Bindirmeleri ve sağlamlığı çok iyiydi. Her pozisyonda ayakta kaldı. Bir kere kademe hatası yapıp adamını kaçırdı o kadar. Solbekte Levent geçen seneki gibi istikrarlı. Mücadelesine her durumda devam ediyor. Stoperler olan Yusuf ve Birol birbirlerine uyumları pek yok gibiydi. Hele ki Birol'un yanında Yusuf çok sırıttı. Kariyerinde ilk profesyonel maçına çıkan biri olarak. Ki kendisini kaptan yapmışız, anlamadım. Sonuç olarak defansın kanatları iyiyken, göbeği pek güven vermedi.
Ortasaha ise Cabir ve Semih ile bildiğin taş gibi olmuş. İkisi de kendilerini çok geliştirmiş. Semih geçen senelerde de kalitesini belli ederken, geçen sene başlarında çok eleştirdiğimiz Cabir oyununu çok geliştirmiş. Gol de zaten Cabir'in oyun görüşü sayesinde oldu. Kısacası Cabir ve Semih ile çok iyi bir defansif ortasaha ikilimiz var. Yeni 10numaramıza gelirsek Serdal'a hersene Ahmet Aytokan'ı arıcaksınız deseler inanmazdım. Tamam bişeyler yapmaya çalışıyor ama o yapana kadar mevsimler değişiyor. Biraz hızlı ve tektop oynarsa bişeyler olduğu belli kendisinde.Kendisi forvet arkasında oyun kurucu olarak oynadı bu maçta. Kanatlara gelirsek geçen seneden kalan Mehmet Ali ilk 45 dakika oyunda kaldı. Karşısında bulunan sağbek bayağı sert ve etkiliydi. İlk yarı boyunca sol kanatı kullanmamıza rağmen çok bir üretkenlik sağlayamadık. Sağ kanatta oynayan Mehmet ise ilk bir iki hareket yaptıktan sonra kondüsyonun yetmeyeceği belli oldu ama 90dakika sahada kaldı. ve ikinci yarı kendisi kayıplardaydı.
Forvete aldığımız yeni transferimiz ise Ziya. Kendisi enerjisini rakiple uğraşmaya veya hakeme laf atmaya uğraşmasa daha verimli olur. İlk yarıda kendi çabasıyla yarattığı gol pozisyonunda ve Mehmet Ali'ye alda at dediği pozisyonda kalitesini belli etti ama ayakta dursa daha da iyi olacak. Ben kendisini ilk çıktığımız sezon devre arasında aldığımız Kadir'e benzettim ama sonu Hulusi gibi olacak gibime geliyor. İnşallah ben yanılırım.
İkinci yarıda oyuna girenlerden Samet hala yavaşlığı ve kilolarıyla dikkat çekiyor. Sol kanatta sonradan oyuna giren Muhammed ise hızlı bir açık. Ki golü de attığı pozisyonda rakibini altıpasta geçip kaleciyi yanıltıp golü atması başka birşeyle açıklanamaz. Geçmiş kariyerine bakınca A2 takımları ve Süper Genç'te bolca gol atmış olması kendisinin gole yatkın olduğunun göstergesi. Daha 18 yaşında. Çok beğendim kendisini.
Takım analizinden sonra maçı da az biraz yazalım. Arsinspor hücum üretkenliğinden çok sağlam takım kurmaya özen göstermiş. Yaratıcı tek hareketleri yok maç boyunca. İlk yarıda bizim biri Ziya ile biri de Ziya'nın altıpasa kestiği topta Mehmet Ali ile yakaladığımız iki net pozisyonda gol diye ayağa kalktık ama olmadı.
İkinci yarıda ise sürekli ilerde basan takım olduk. Serdal biraz daha atik olsa devre başında oyunu koparırdık ama kısmet Serdal yerine oyuna giren Muhammed'in atacağı goleymiş. Ama golde Cabir'in topu solda bomboş olan arkadaşını görüp verdiği pas çok iyiydi. Oyuna yeni girmiş olan Muhammed'de ilk topla buluşmasında golü yaptı.
Takım tecrübe kazandıkça daha iyi olacaktır ama defans hattı pek güven vermedi. Daha izlemek lazım takımı. Birkaç maç sonra ortaya çıkar bu sene ne olacağımız.