İlk yazım bu benim Trakya Ateşindeki.O yüzden de bir ilkle başlamak birazda tarihten bahsetmek istedim.İlk derken Hellenistik Yunan zamanındaki tanrılardan yada polis takma isimli şehir devletlerinden değil tabi ki.Bunlardan daha az bilinen fakat daha değerli olması gerekirken kimsenin pek ilgi göstermediği birinden....Şu an Trakya üzerinde yaşayan Türklerin kurtarıcısından.İlk Federi Trakya Cumhuriyetini kuran adamdan.Kuşçubaşı Eşref Paşa'dan.Biraz tarihle ilgisi olanlar birazda derin devletle ilgili kitap karıştıranlar anımsar bu ismi.Bir de Trakya otobiyografisine ilgi gösterenler tabi...Çünkü bu adam hepsinin içinde kilit bir rol oynamış zamanın behlinde...Sultan Abdülaziz'in kuşcubaşısı Mustafa Nuri Bey'in oğlu...Harb okulunun son sınıfında Yeni Osmanlılarla ilişki kurmak suçundan Hicaza sürülen Kuşçubaşı Eşref...Sürgünde de rahat durmayan Jön Türklerle işbirliği yapan adam...Ondan sonrada İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin örgütlenmesinde çalışan asker...Bütün bu genel uğraşların yanında yalın kılıç bir savaşı daha vardır ki işte bu kısım Trakya müptelalarını ilgilendiriyor.Tam sayı bilinmesede 54 ila 56 atlı askerle Trakyaya yürüyen Trakyayı örgütleyip Bulgar zulmünden kurtaran ve sonunda Batı Trakya İslam Cumhuriyetini (1913) kuran Kuşçubaşı Eşref bu devletin bekasının sürmesi için bayrak yaptırmış,para bastırmış,pasaport çıkarttırmış taki en büyük paşa ondan ülkeye katılmasını emredene kadar...
Şimdi sırada ise derin devlet denilen kurumun Türkiye tarihindeki ilk atılımına geldi sıra...Teşkilat-ı Mahsusa...Şimdi bilinen adıyla MİT'in atası...Paşa bir görev adamı olarak bu kurum kurulmasında da aktif rol oynamış ve birinci dünya savaşının 2. safhasında bu kuruma başkanlık yapmıştır.Derin devlet sözü geçtiği için bu büyük adamı kötüleyenleri duyar gibiyim.Bilmedikleri bir şey var.Derin devler günümüzde Türkiye sınırlarında kullanıldığı gibi korku ve öfke yaratan bir kurum değildir aslında.Türk tarihiyle yaşıttır ve bilinen kaynaklara göre böyle bir örgütlenme ilk defa Attila tarafından kurulmuştur.Bu sayedeki Attila oğlunu ölümünü at üstünde 4 aylık bir mesefaden 1 gece içinde öğrenmiştir.Ve bu sayedeki Kurtuluş savaşında silah kaçırılabilmiş,halk örgütlenebilmiştir.Tekrar dönelim esas konumuza.Bir çok savaştan sağ çıkan paşa Kurtuluş savaşından sonra dağıtılan ve düzenli orduya geçilme çabası dolayısıyla fesh edilen Kuvayi Seyyare'nin kurucularından olduğundan sebebi hala bilinemez Yunan bölgesine geçmek zorunda kalmıştır.Ve rivayet edilirki T.B.B.M. karşıtı çalışmalar içine girmiştir.Bilinmez belki padişahçıydı yada hilafetçi aynı Enver Paşa gibi.Üzücü olan şudur ki Lozan Antlaşmasıyla birlikte 150likler listesine dahil edildi ve ülkeye girmesi yasaklandı.Daha sonra çıkan afla birlikte ülkeye geri döndü,İzmirdeki çiftliğinde vefat etti.Kimilerine göre haindir o ,Çerkez Ethem gibi(O da ayrı bir tartışma konusu yakın arkadaşlarımdan biri çerkezdir ve kesinlikle reddeder hainlik konusunu) kimilerine göre bir kahraman.Ne olursa olsun bir Trakyalının göğsünü kabartıcak işler yapmıştır ve bu bile bize yeter.Biz,bu nillet ve tarih onu minnetle anıyoruz.Sana selam olsun paşam...Bu arada artık biz Türk gençlerinin başkalarının kahramanlarına değilde kendi içimizden çıkan binlerce kahramana ilgi göstermesini ümit ediyorum...
Şimdi sırada ise derin devlet denilen kurumun Türkiye tarihindeki ilk atılımına geldi sıra...Teşkilat-ı Mahsusa...Şimdi bilinen adıyla MİT'in atası...Paşa bir görev adamı olarak bu kurum kurulmasında da aktif rol oynamış ve birinci dünya savaşının 2. safhasında bu kuruma başkanlık yapmıştır.Derin devlet sözü geçtiği için bu büyük adamı kötüleyenleri duyar gibiyim.Bilmedikleri bir şey var.Derin devler günümüzde Türkiye sınırlarında kullanıldığı gibi korku ve öfke yaratan bir kurum değildir aslında.Türk tarihiyle yaşıttır ve bilinen kaynaklara göre böyle bir örgütlenme ilk defa Attila tarafından kurulmuştur.Bu sayedeki Attila oğlunu ölümünü at üstünde 4 aylık bir mesefaden 1 gece içinde öğrenmiştir.Ve bu sayedeki Kurtuluş savaşında silah kaçırılabilmiş,halk örgütlenebilmiştir.Tekrar dönelim esas konumuza.Bir çok savaştan sağ çıkan paşa Kurtuluş savaşından sonra dağıtılan ve düzenli orduya geçilme çabası dolayısıyla fesh edilen Kuvayi Seyyare'nin kurucularından olduğundan sebebi hala bilinemez Yunan bölgesine geçmek zorunda kalmıştır.Ve rivayet edilirki T.B.B.M. karşıtı çalışmalar içine girmiştir.Bilinmez belki padişahçıydı yada hilafetçi aynı Enver Paşa gibi.Üzücü olan şudur ki Lozan Antlaşmasıyla birlikte 150likler listesine dahil edildi ve ülkeye girmesi yasaklandı.Daha sonra çıkan afla birlikte ülkeye geri döndü,İzmirdeki çiftliğinde vefat etti.Kimilerine göre haindir o ,Çerkez Ethem gibi(O da ayrı bir tartışma konusu yakın arkadaşlarımdan biri çerkezdir ve kesinlikle reddeder hainlik konusunu) kimilerine göre bir kahraman.Ne olursa olsun bir Trakyalının göğsünü kabartıcak işler yapmıştır ve bu bile bize yeter.Biz,bu nillet ve tarih onu minnetle anıyoruz.Sana selam olsun paşam...Bu arada artık biz Türk gençlerinin başkalarının kahramanlarına değilde kendi içimizden çıkan binlerce kahramana ilgi göstermesini ümit ediyorum...
1 yorum:
hoşgeldin mustaf!
Yorum Gönder