29 Kasım 2009 Pazar
Kış Güneşi
Bayramda havalar bu kadar güzel gitsin Burgaz'da... Kış güneşi açsın, tişörtle neredeyse Aralık'ın başında maç izlensin... Ama zamansız açan her güneş gibi, Burgazspor'da zamansız havaya girmenin acısını çekti bu maçta... 2-1 yenildik.
Tandoğan sakatlanınca sağ kanat yok, bazen cılız ataklar... Hatta yanlış görmediysem koltuk değnekleri ile geziyordu ki bu uzun süre oynamayacak anlamına gelir, işimiz zor! Tek kanatla uçamayız ki, sol bekimiz de sakatlandı ve oyundan çıktı. Alternatifi olmayan defans bloğu tam da kritik haftalara girilirken bozuldu.
Futbol takım ruhunun en çok hissedildiği oyunlardan biri bence... Evet arada Maradona çıkar, Hagi çıkar,Messi çıkar; takımı adına tek başına bir maç alır ya sonrası... Bugün Lüleburgazspor takım ruhunu sahaya yansıtamadı, hücum varyasyonları kopuk bir takım görüntüsü çizdi... Uğur Bandırma defansının arasında kısa kalıp harcanırken, Talha'da sert oynayan her takıma olduğu gibi silik bir görüntü çizdi. Deniz ise iyice kanada hapsolmaya başladı. Oysa 2.yarı başlarken, hoca Uğur'u kanada doğru çekse ve Deniz'i ortaya alsa hücum gücü artabilirdi ancak o hiçbir varlık gösteremeyen Ali Erdem'i oyuna aldı. Emre'yi sahada tuttu... Sonra aynı Emre'yi oyundan çıkardı. Emre'ye de maşallah, maçın başından beri kötü oynamasına rağmen oyundan alınmasına içerleyip direkt soyunma odasına gitti. Umarım akşama sakin kafayla, oturup bir düşünür: "Ben ne yaptım?" diye...
Bandırma defansı çok sağlam, bütün kafa toplarını aldılar.Sağlam da geriye dönük oyuncuları var! Kaptanları tam bir kaşar topçu. Ben böyle adamları sevmem ama amaca yönelik takımlarda, böyle adamlara gerek var bence! Bize de böyle bir kaşar topçu lazım.İşler kötü gittiği zaman hakemle oynayacak,sağa sola salça olacak ve takımı ateşliyecek... Bandırma sadece ve sadece 2 kez geldi ve 2.sini de gole çevirdi. Deplasmanda da böyle maç alınır zaten. Kutlarım. (Tribünle diyaloga girip, küfür eden birkaç topçusu hariç!)
Türk futbolunda ne zaman rakip takımla kolkola çıkılan maçta sonuç ne olursa olsun, aynı şekilde kolkola soyunma odasına gidilecek merak ediyorum? Böyle giderse sürekli gerilemeye devam ederiz. Ateşli taraftar profili ile ateşi başına vuran taraftar profili birbirinden ayrılmalı artık! Yoksa bu hastalığı yayan virüs üst takımlara, üst düzey teknik adamlara, milli futbolculara sıçrar, ki sıçrıyor da...
Ve Türk polisi ne zaman, yolda giden vatandaşa bir uyarı da bulunmadan önce kolundan tutup çekiştirmeyi bırakır? İnsanları terörize etmeyi bırakır? Evim stadın tam karşısındaysa, evime nasıl gidicem... Ekmeğimi, rakımı almış eve giderken kolumdan çekmeden önce bir sorsa nereye gititğimi beni terörize etmese ve ben de o polisin koluna vurmasam... Her şey güzel olsa, hayat bayram olsa...
28 Kasım 2009 Cumartesi
BANDIRCEEEZZZZ !!!
Lüleburgazspor - Bandırmaspor
Çifte bayram için saldır BURGAZ...
Saat 13:30
Lüleburgaz 8 Kasım Stadı
Çifte bayram için saldır BURGAZ...
Saat 13:30
Lüleburgaz 8 Kasım Stadı
27 Kasım 2009 Cuma
26 Kasım 2009 Perşembe
Hayırlı Bayramlar
Seni Her Yerinden Opsun Ertem Sener
Neyse ki maci ingiliz kanalindan izlemek zorundaydim ama barka skandali sonrasi bir ertem sener klasiginide hemen ogrenmis oldum twitter uzerinden, hayir bu ekiple ihaleye giricek dogan medya cok merak ediyorum parayi bastirip alsalar bile 9 yilda 900 bin uye yapabilmis digiturk u 19 yilda yakalayabilcekler mi? sahsen macta bile zor tahammul edilen ilker ''tahsin'' ve saz ekibine allah muhafaza super lig yorumlarinda nasil olurda katlanilir bilemem....Su ihale beni bile simdiden gerdi.
Gelelim maca, yedek kadro manchester da geri dortlu aslinda yedek kadrodan degildi, Ferguson'da bu noktada yanilmis olcak ki macida kaybetti. Besiktasin en iyi bolgesine en tecrubesiz adamlari yollamis, en zayif yerine en tecrubeli adamlari dikmis. DAha bastan kural hatasi var bu iste, iyi niyetli Macheda Ferrari'nin kucaginda, vurdugunu deviren Obertan'da icine Evra kacmis Messi'den etkilenme 35 lik Ibrahim'in ellerinde eridi gitti. Tello'nun golu Bolic'e selam olsun, herhalde gercek devler liginde oynadigi gunleri ozlemistir.
Gecen hafta yazmistim , ibrahim at fink'e diye, bugun gene attilar Fink'e o da atabilseydi kaleye herhalde sezon basi geyiklerine en iyi cevabi 4 gunde vermis olurdu. Sezon basi geyikleri derken Mustafa Denizli'yi elestirirken herhalde cok ileri gittik, o da 8 macta 8 galibiyetle bize tokat gibi bir cevap verdi sanirim, Turk futbol tarihinin en onemli iki teknik adamindan biri olarak ben sahsen ozur dilememiz gerek diyorum. Pek hazetmesemde Fatih Terim ve Mustafa Denizli'yi konusmaya devam edicez gibi duruyor, cunku ne zaman darda kalsak bize umut veriyorlar.
Mac kadrosunu okuyunca dedim ki bu maca gercekten baska kadro cikmaz, kanatlari ismail ibrahim uzulmez ve ibrahim kas ekrem 4 lusuyle mukemmel kapadi besiktas, orta sahada fink ve ernst icin zaten birsey denemez. Ileriyide sezon basinda Nobre'nin kontratiyla kiskanclik krizine giren ama sonra kendilerine gelen tello ve bobo. Kaybetse de bu macta daha iyi kadro olamazdi. Toraman'in burnu kirilmis, bu Obertan'in birine patlicagi belliydi yazik gecmis olsun.
Ayri bir paragrafta RUSTU'ye acalim, 2002 gunlerini hatirlatti, barcelona macerasi oncesindeki zirve gunlerine benzer bir geceydi. Herhalde onu unutan Avrupa'ya son 2 kurtarisiyla ben daha oynuyorum demek istedi. Son kurtarisinda ben gozlerime inanamadim, golden cok o pozisyonu tekrar tekrar izledim. Bu besiktas inonude CSKA yi yener mi? bilinmez. Ben o maca gider miyim, bir bilet faciasi yada dogal afet olmazsa yuzde yuz. Yanarim yanarimda deplasmandan 4 puan aldigin bir sampiyonlar ligi macerasinda gene sonunca olma sansin yuzde 60 tir ona yanarim.
25 Kasım 2009 Çarşamba
Old Trafford Nostaljisi
13 sene önce Boliç, bugün Tello... Türk takımları Old Trafford'dan böyle çıkıyorlar arada sırada...
Liverpool Nostaljisi
Liverpool için kötü bir gece ama biz bunu nostalji ile biraz iyileştirmeye çalışalım dedik 8 sene öncesine gittik! Artık yoluna Uefa Avrupa Ligi'nden devam edecek Liverpool için gelsin, efsanelerden McAllister söylüyor... (özlemişiz)
24 Kasım 2009 Salı
Bazı Erkeklerin Rüyası:Makarna Bira Futbol
Tierra usulü domates soslu makarnayı maç başlamadan 10 dakika önce yaptım. Ve bir oturuşta mideye indirdim. O sırada Efes tombul şişe (İzmir fabrikasından) buzlukta 10 dakikalık iştiareye çoktan yatırılmıştı...
Bu Barcelona'yı Allah düşman başına vermesin kardeşim. Bu nasıl baskılı bir oyundur? Bu ne biçim oyunu istediğin gibi yönlendirmektir? Messi ile İbra olsa bu maç kaç yazar? 4-5 yazar herhalde...
Mourinho'nun birkaç yıl önce oynadığı bir reklam filmi vardı, ürünü hatırlamıyorum. Paşam maç taktiğini verirken şöyle diyordu: "Topu kanada aktar, ön direğe koş, bu kadar basit!" Bu gece İnter yıllar önce Mourinho'nun reklam kokan hareketlerini bile beceremedi! Barcelona çok iyiydi de, İnter bu kadar kötü ve organizasyon yoksunluğu içinde olmak zorunda mıydı?
İniesta ve Xavi bu takımın en iyi yardımcı erkek rolleri... Messi, İbra,Henry aktör tamam ama yardımcı roller olmasa bu takım bu kadar iyi oynayabilir mi? Bakınız: Arjantin'de Messi, İsveç'te İbra, Fransa'da Henry...
Ve Dani Alves... Her takıma gerekli böyle bir adam! Sabri keşke diyorum, cümleyi tamamlayamıyorum...
İkinci yarı Mourinho kasap Muntariyi oyuna alınca İnter adına kasapların sayısı 2'ye çıktı (maçın başından beri ona buna dalan Motta) ama ne çare, Barça istediği gibi tempoyu ayarladı. Maçı aldı götürdü.
İlker Yasin ile Rıdvan Dilmen'i bilmesem, futbolun felsefesini yazdıklarını, bu gece yazdıkları düşün ürününden parçalar okuduklarını sanırsınız... (Hatta Rıdvan Dilmen bir ara suç ve suçluyu konuşturma psikolojisine bile girdi!) Oysa Barça hayranlığından başka bir gazel okumadılar! Hangimiz değiliz ki... İlker Tahsin durur mu bir ara Rijkaard'ın ruhunu dolaştırdı Nou Camp'ın çimlerinde... Neymiş efendim Pep'in takımı ile Rijkaard'ın takımı arasındaki en büyük fark disiplinsizlikmiş... Breh breh! Bu nasıl bir disiplinsizliktir ki, İspanya Ligi'ni şampiyon bitirmiş ve Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmıştır! Acaba İlker Hoca (feylesof havası katayım dedim) bugün kitabından okuduğu Cruyfuzim maddesinde disiplin maddesini nasıl açıklar bize? Hadi neyse...
Son olarak THY Barça'ya sponsor olabilirmiş... Bu doğru mu? (Hoş İlker Hoca(!) THY ile Türk milli takımını karıştırdı, gitti milli takımı Barça'nın sponsoru yapıverdi.)
Bazı erkeklerin rüyası işte böyle; yemek, içmek ve futbol [ bazen sevişmek derdim ama çoluk çocuk da okuyordur şimdi bizi :) ]
22 Kasım 2009 Pazar
Mücadele Maçı
Mesut Bakkal mücadele eden ve çabuk ileri uç elemanlarına sahip güzel bir takım oluştumuş! Sanırım Galatasaray'ın Ankaragücü'ne karşı kaybettiği maçı da çok iyi analiz etmiş... Maçın başında, ileri uç elemanlarını Galatasaray'ın defans hattı üzerine göndermesi de bunun açık bir kanıtı bana göre... Ergin,Güven ve Yaser! Üçü de ilk yarı defansı öyle bir zorladılar ki, Galatasaray 25 dakikaya yakın istediği oyunu oynayamadı. Ondan sonraki dakikalar ise Galatasaray ortasahasının topu ileri taşıyabilmesi ile biraz daha kolaylaştı. Ardından gol geldi... Ancak o gol geç geldiği zaman işler Galatasaray adına iyi gitmiyor! İkinci yarı da atılamayan gol ve Manisa'nın ikinci yarı daha bir toparlanan oyunu sinyali vermeye başlamıştı. O sırada kaçan pozsiyonlar ve yenilen golde topa müdahale edemeyen futbolcunun Nonda olması... Galatasaray defansının sorunu açıkça gösteriyordu! Devreye kadar böyle... Bugün galip gelseydik de, defansın ihtiyacı olan iyi pas atabilen bir savunmacı eksikliği yine su yüzünde gezinecekti. Zaten Rijkaard forvet allaım diyen yönetime defansı bu yüzden gösteriyor! Kim bilir Servet Ada'ya gider yerine bu tip bir oyuncu gelir! Kim gelir?
21 Kasım 2009 Cumartesi
IBRAHIM AT FINK'e AT!!!!
Mac yazisini hemen yaziyim istedim, ehh biraz tarafli olur yada sevincimin tam uzerine olur ama kisaca ozetliyim. Aslinda zar zor ne zaman patlicak diye dusunulen bir 5 maclik galibiyet serisi vardi besiktasin mac oncesi biraz onun gazi, birazda Kazim'in meshur TWEET'i 8JK veya yarin sova hazirim gibisindeki yazilarindan sonra iyice gaza gelinmis olucak ki besiktas oyuna cok istekli basladi. Her ne kadar 20 inci dakikadan sonra oyundan dusup biraz fener'e kaptirsada ilk yarida hatirda kalan SERDAR OZKAN'in gene derbi klasigi topu disari vurmasi ve ALEX'in son saniye frikigi haric pekte akilda kalan bir sey yoktu. Aslinda Daum gene GS macindaki taktik ve ayni psikolojiyle KAZIM'i besiktas stoperlerini tahrik etmeye yollamis. Fakat galatasaray macindan ders alinmis olucak ki yada stoperleri o mac eksik olan galatasaray savunmasina benzemeyen ferrari sivok ikilisiyle ve ibrahim toraman'inda katkisiyla tahrik silahi tersine dondu. Kazim fizik olarak cok kuvvetli ve ne yapacagi belli olmayan bir oyuncu fakat ferrari butun sakinligi ve esnek uzun bacaklariyla kazim'i cildirtti, once sag kanada gitti sonrada oyundan gitti. Daum'un psikolojik oyunu kendini vurmus oldu. Tabi 1-0 dan sonra bobo'nun volkan'i sasirtan golu maci biraz koparmistida, kazimda fenerin fisini kendi cekmis oldu. Bugun ibrahim uzulmez'i herhalde barcelonaya sol bek yapicak performansa surukleyen gokhan gonulun ve mehmet topuzun daginikligiydi. Fakat 2 golun direk asisti 1 golunde hazirlayicisi olarak herhalde macin yildizi olmustur. Fink'le cok dalga gecilmisti, cok iyi bir transfer mi tartisilir fakat verilen gorevi hic aksatmadan yaptigi kesin, bugun alex'i sahadan sildi ehh ayaginada top cok iyi oturunca IBRAHIM AT FINK'e demek istiyorum.
Fenerbahce icin Santos ne ise yarar ben hic anlamadim, ELANO ve SANTOS'u brezilya milli takiminda izliyorsun donup burda izliyorsun taniyamiyorsun. Ekmek yedikleri yere bole ihanet ediceklerse dunya kupasi oncesi kadro disi kalmayi hakediyorlar. Emre belozoglu gene kendi kendini sakatladi, sag arka adalesinde yirtik varmis. Konusmaktan bagrismaktan kavga etmekten vakit kalirsa top oynuyor yada sakatlaniyor. Lugano'nun yanindan Bilica'yi almak butun defansida bozmus. Besiktas'ta ne oynadi dersek? 10 dakika oynamaya calisti bu seferde golleri kacirmak yerine atinca skor geldi. Ucuncu gol acik ofsayt ama o olmasa baska bir pozisyon olur gene 3 olurdu.
7 sene sonra kadikoy'de yenilmistik, 7 sene sonra inonu'de onlari yenerek durumu esitledik. Herkes bir seri yakalamisti bu ligde, GS ve FENER uefa nedeniyle sezonu erken actigi icin sezon basi bir seri yapmisti. Besiktas'ta sezona gec ve iyi hazirlanmadan baslamisti ama sezon arasi bir seri yakalayarak zirveye ortak oldu. TURKCELL SUPER LIG HIC BITMESIN reklami geldi aklima, TURKCELL SUPER LIG'e ara da verilmesin! IKi haftada 1 mac izleyebilmekten ve 50 gunluk devre aralarindan kaybeden turk futbolu oluyor.
Seni Severdim
Valla ben yeni duydum, duyanlar duymayanlara dinletsin felsefesiyle buraya koydum. 1 aralikta geliyorum, eh raki uzerine bayirda bira yaparsak, calsin playlistlerde:)
20 Kasım 2009 Cuma
19 Kasım 2009 Perşembe
OHA NAPTINIZ SİZ!!!
Çok SEvdik be BUrgaz*
Endüstriyel futbolun girdiği caddeler,sokaklar vardır bir de giremediği yerler... Bayrampaşa'nın bir sokağında Amcanızla buluştuğunuzda, eski günleri çeken ve eski günlerden uzaklaştıran şeyler vardır! İlki futbol heryerde futboldur, ikincisi futbol sizin anladığınız kadardır! İşte bu ayrımı çözdüğünüz yerde bir metroya atlar ve Bayrampaşa'ya gelirsiniz! İçinizde olan futbol sevgisiyle...Kartaltapeli Orça, semtin ve civarların en iyi top saklayan adamı... Benim amcam bu! Bayrampaşa Çetin Emeç Stadyumunu, belediye bizim elimizden alan diyen de kendisini... Zemin müsait, şartlar güzel,tribünler güzel ama ya futbolun gelişimi! Eski rakibini gören" Ooo, Orçe naber" diyen Bayrampaşa'nın eski futbolcusu? Amcamın hal hatır sorduktan sonra, sen ne yapıyorsun diye sorup; Bayrampaşa'nın transfer komitesindeyim demesi ve akabinde transfer edilecek futbolcularıın 5 tanesinin Rize'den ,birininin Ordu'dan diye saymaya başlaması...(Ve parantezi açıp hemen kapamaya çalışır gibi ; başkan Rizeli demesi) benimse kafamda bu çevrede hiç mi yetenekli çocuk yok diye kafamda birkaç top çevirmem...
Maç başlarken, Bayrampaşa sweati alan ve okuldan çıkan herkes maça gelmişti. Ancak 8 puanlı Bayrampaşa'da hiç kimse galibiyete inanmıyordu! Daha 1.dakikada Bayrampaşa defansının hatasını değerlendiren Deniz golü attığında, Bayrampaşa için ziller çalmaya başlamıştı! Akabinde baskısını yitirmeyen takımımız 2. golü Talha'nın şık golü ile buldu! Bu dakikadan sonra, biraz rehavete takılan Burgaz, Bayrampaşa'nın son dakikalarda bulduğu pozisyonları biraz da şansı yardımıyla savuşturdu! Futbol hatalar oyunu derim; o sırada B.Paşa 2 pozisyonu gole çebirebilse ilk yarı 2-0 değil 2-2 bitebilirdi! Ancak futbolun ilahları buna izin vermedi! Son dakikada hakemin B.Paşalı oyuncuya 2.sarıdan kırmızıyı göstermesi ancak kimsenin bu kartı ikinci yarı başlayana kadar çözememesi maçın enteresan noktası oldu!
İkinci yarıya 10 kişi başlayan B.Paşa yarı sahasında iyice baskılı oynayan Burgaza karşı bir karambol golü bulsada fazla dayanamadı ve kalesinde peşpeşe Talha'nın ve Uğur'un gollerini gördü! Maç 4-1 iken; Bayrampaşa 'da oynayan oyuncu sayısı; 8'e inmişti! Ve son gol de Ali Şan'ın ayağına çok güzel oturan topla geldi, ceza sahası dışından nefis atılan bir şutla...
Son olarak Ahmet Hoca'yı yine eleştirmek gerek! Ali Erdem'in bu takımda ne yaptığını bana birileri açıklasa, Hüseyin ile Talha'nın neder bu kadar geç oyundan alındığını açıklasa ve bu B.Paşa takımından neden 1 gol dahi yenildiğini açıklasa...Eminim bu açıklamaları kendine yaparsa, ilerisi için daha çözümsel şeyler bulabiliiz...
İkinci yarıya 10 kişi başlayan B.Paşa yarı sahasında iyice baskılı oynayan Burgaza karşı bir karambol golü bulsada fazla dayanamadı ve kalesinde peşpeşe Talha'nın ve Uğur'un gollerini gördü! Maç 4-1 iken; Bayrampaşa 'da oynayan oyuncu sayısı; 8'e inmişti! Ve son gol de Ali Şan'ın ayağına çok güzel oturan topla geldi, ceza sahası dışından nefis atılan bir şutla...
Son olarak Ahmet Hoca'yı yine eleştirmek gerek! Ali Erdem'in bu takımda ne yaptığını bana birileri açıklasa, Hüseyin ile Talha'nın neder bu kadar geç oyundan alındığını açıklasa ve bu B.Paşa takımından neden 1 gol dahi yenildiğini açıklasa...Eminim bu açıklamaları kendine yaparsa, ilerisi için daha çözümsel şeyler bulabiliiz...
*Bayrampaşalı kardeşlerimden, etkilendiğim bu başlığı...
18 Kasım 2009 Çarşamba
H1N1
Emanet
Sen benim içimdeki büyük yangınların adı,
ben senin gecendeki mavi yada günündeki sarı.
Sen benim şehrimdeki bütün sokakların adı,
ben senin yüzündeki çizgi yada dünündeki anı.
Hadi kalk gel bul bi bahane.
Birazcık heves biraz cesaret.
İlk günki gibi duruyor hâlâ.
Kalbin ömürlük bende emanet.
Hadi kalk gel bul bi bahane.
Birazcık heves biraz cesaret.
İlk günki gibi duruyor hâlâ.
Kalbin ömürlük bende emanet.
Sen benim içimdeki büyük yangınların adı,
ben senin gecendeki mavi yada günündeki sarı.
Sen benim şehrimdeki bütün sokakların adı,
ben senin yüzündeki çizgi yada dünündeki anı.
17 Kasım 2009 Salı
Polis Devletine Doğru Uygun Adım
Bayram Öncesi Arifemiz
Bayrampaşa deplasmanındayız. Maçı Volkan izler, Volkan yazar. İstanbul'a otobüs kalkmıyormuş.
Geçen sezon bu stadda Yıldırım Bosna'yı yenmiştik hatırladığım kadarıyla. Aynısı olur inşallah.
Bu maçtan sonra haftayı bay geçiyoruz. Bayrampaşa'da bayram öncesi, bayram yapalım.
Saat:13.30
Bayrampaşa Çetin Emeç Stadyumu
Isırgan Sevi
akşam çözül kapıda
sabah olacak nasılsa
ezgini dinlediğim
püri mekanda
-yak
arzu deli kavında
bin gül saçlarında
veririm daha yeter ki
dünyevi mekanda
-yak
aşk ben gözünde
pek muhterem gelir de
ni’dersin sonsuza açıldığım
sair mekanda
-yak
sabah olacak nasılsa
ezgini dinlediğim
püri mekanda
-yak
arzu deli kavında
bin gül saçlarında
veririm daha yeter ki
dünyevi mekanda
-yak
aşk ben gözünde
pek muhterem gelir de
ni’dersin sonsuza açıldığım
sair mekanda
-yak
Şiiri yazan kişinin ısırganlarla ilişkisinin bilinçdışı çözümlemesini yaparsak: Çocukken canını çok acıtan bir şeydi...Uluyaz'da geçen tatil günlerinde en çok ısırganlardan korkardı çünkü her çiçeklerin arasına kaçan topu almaya gittiğinde ağlayarak dönerdi oyun yerine... Sonra diğer çocuklar hemen başka bir çiçeğin yapraklarını alır, taşla büyük çeşmenin yalak taşında bu yaprakları ezerler ve biraz suyla, ağlayan çocuğa masaj yaparlardı. Bir süre sonra ısırgan otunun yakması geçer yerini tatlı bir uyuşukluğa bırakırdı. Aynı çocuk kışları büyük şehre döndüğünde babannesi, ısırgan otunun yemeğini yapardı. Çocuk içine ekmek doğramasını ve üstüne yoğurt dökmesini çok severdi. Bu muydu her yaz canını yakan,acıtan ot? Aynı çocuk yıllar sonra ısırgan otuna benzer insanlarla tanıştı... İki farklı mevsimde o insanlardan bir nefret etti, bir sevdi. Biri yazın canını acıtan otken, öbürü kışın sevdiği bir yemekti... Sonra her şey geride kaldı. Büyüdü ve bu şiiri yazdı bir zaman sonra. Şiiri yazan adamı tanıdığımı varsayarsak... Bundan 4-5 sene öncesine tekabül eder bu şiiri yazması... Şimdi o adam ne mi yapıyor? Isırgan otlu şampuanla saçlarını yıkıyor!
16 Kasım 2009 Pazartesi
Yorgunluğa Birebir
Gece yola çıkıp sadece 1-2saatlik uykuyla maça girmekde bir acayip oluyormuş canım. Trakya Ateşi olarak geçen maç ben yoktum bu maçta da Volkan.
Sahaya yine Kamerun stili formalarımızla çıktık. Kalede geçen sene Hüseyin'in verdiği güveni vermese de ben şu anda kadroda olan iki kaleci arasından tercihimi Burak'tan yana kullanırım, ki Burak bu tercihin ne kadar doğru olduğunu maç sonunda hem çıkarttığı toplarla, topu oyuna sokuşuyla ayrıca attığı golle gösterdi.(Uğur çizgi üzerinde belki dokundu ama ben golü Burak'a yazdım kafamda.)
Defansa gelirsek en azından bir istikrar yakaladık. Sağda Tandoğan,solda Levent, ortada Alişan ve Hakan ile. Alişan geçen sene Bank Asya'dan geldiği için bu kademe de futbolun nasıl oynanacağını yeni anlamışa benziyor. Çünkü ülkemiz liglerinde alt liglere gidildikçe oyun kör dövüşünden hallice oluyor. Pek incelik kaldırmıyor. Hele defansta.
Orta sahada Semih kaptığı formayı geri vermemeye yeminli sanırsam. Çok iyi işler çıkarıyor. Hüseyin için ise geçen sene geldiğinde daha kalitesini belli etmişti.Defanstan ortasaha ya geçmesi takımı toparladı neredeyse.
Talha için ise söylenecek çok fazla şey yok.Aklı ile futbol oynuyor. Enerjisini çok hesaplı kullanıyor.Attığı gole gelirsek, aynı pozisyonu getirin Süper Lig futbolcularının önüne iddia ediyorum en az %70'i atamaz o golü. Sanırsam Erçağ'dan sonra üst liglere göndereceğimiz ilk oyuncumuz olacak Talha.
Forvette ise Engin tek forvet, Deniz'de kanatlardan destek olarak başladık. Engin için sanırsam Mustafa dedi defansı yıpratıyor diye. Başka da pek bir iş yapmıyor zaten.İkinci yarı başında Uğur'u sağ kanada Deniz'i de sol kanada çekip forveti üçledik. Golde kanattan gelen topta arkada boş kalan Talha'nın şutuyla geldi.
Genel olarak iyi bir futbol oynamadık fakat rakibimizi de oynatmadık.Son dakikalar hariç baskı yemedik. Sonuçta geçen seneyi tam hatırlayamadım ama çok uzun zaman sonra 3'te 3 yaptık.Ben play-off grubu için çok kararsızım. Oradan yükselme şansı daha fazla,takımın maddi kazancı çok fazla oluyor ama hem deplasmanların uzaklığı hem de rakiplerin gücü nedeniyle takım çok yıpranıyor. Klasmanda 1. olup sezon sonu play-off oynarsak daha çok şansımız olacağına inanıyorum.
Tribünlere gelirsek;
Kapalının çatısını tamir etmişler, çok şaşırdım. Bu maçta Eray bizimleydi, sağolsun çok güldürdü bizi sağolsun.( Gop'lu futbolcunun bizim oyuncuya uçarak girmesinden sonra; Kung-fu takımı mı ulan bu demesi, Mustafa'nın Kung-fu nerden çıktı şaşırması ve Eray'ın Jijutsu desem anlıcan cevabı, bizi öldürdü tribünde.) Stad tamamen doluydu nerdeyse.
Bir de klasik tahta tribün dedikodusu verelim. Deniz kanattan aktıkça, dayının biri dönüp dönüp Sivas aldı Deniz'i demesi.
Trakya'dan şimdilik bu kadar. Mikrofonlarımızı İstanbul muhabirimiz Volkan'a çeviriyoruz. Çarşamba onun mekanında takım.
Çarşamba Bayrampaşa'yı da yenersek tutulmayız vallaha...
Sahaya yine Kamerun stili formalarımızla çıktık. Kalede geçen sene Hüseyin'in verdiği güveni vermese de ben şu anda kadroda olan iki kaleci arasından tercihimi Burak'tan yana kullanırım, ki Burak bu tercihin ne kadar doğru olduğunu maç sonunda hem çıkarttığı toplarla, topu oyuna sokuşuyla ayrıca attığı golle gösterdi.(Uğur çizgi üzerinde belki dokundu ama ben golü Burak'a yazdım kafamda.)
Defansa gelirsek en azından bir istikrar yakaladık. Sağda Tandoğan,solda Levent, ortada Alişan ve Hakan ile. Alişan geçen sene Bank Asya'dan geldiği için bu kademe de futbolun nasıl oynanacağını yeni anlamışa benziyor. Çünkü ülkemiz liglerinde alt liglere gidildikçe oyun kör dövüşünden hallice oluyor. Pek incelik kaldırmıyor. Hele defansta.
Orta sahada Semih kaptığı formayı geri vermemeye yeminli sanırsam. Çok iyi işler çıkarıyor. Hüseyin için ise geçen sene geldiğinde daha kalitesini belli etmişti.Defanstan ortasaha ya geçmesi takımı toparladı neredeyse.
Talha için ise söylenecek çok fazla şey yok.Aklı ile futbol oynuyor. Enerjisini çok hesaplı kullanıyor.Attığı gole gelirsek, aynı pozisyonu getirin Süper Lig futbolcularının önüne iddia ediyorum en az %70'i atamaz o golü. Sanırsam Erçağ'dan sonra üst liglere göndereceğimiz ilk oyuncumuz olacak Talha.
Forvette ise Engin tek forvet, Deniz'de kanatlardan destek olarak başladık. Engin için sanırsam Mustafa dedi defansı yıpratıyor diye. Başka da pek bir iş yapmıyor zaten.İkinci yarı başında Uğur'u sağ kanada Deniz'i de sol kanada çekip forveti üçledik. Golde kanattan gelen topta arkada boş kalan Talha'nın şutuyla geldi.
Genel olarak iyi bir futbol oynamadık fakat rakibimizi de oynatmadık.Son dakikalar hariç baskı yemedik. Sonuçta geçen seneyi tam hatırlayamadım ama çok uzun zaman sonra 3'te 3 yaptık.Ben play-off grubu için çok kararsızım. Oradan yükselme şansı daha fazla,takımın maddi kazancı çok fazla oluyor ama hem deplasmanların uzaklığı hem de rakiplerin gücü nedeniyle takım çok yıpranıyor. Klasmanda 1. olup sezon sonu play-off oynarsak daha çok şansımız olacağına inanıyorum.
Tribünlere gelirsek;
Kapalının çatısını tamir etmişler, çok şaşırdım. Bu maçta Eray bizimleydi, sağolsun çok güldürdü bizi sağolsun.( Gop'lu futbolcunun bizim oyuncuya uçarak girmesinden sonra; Kung-fu takımı mı ulan bu demesi, Mustafa'nın Kung-fu nerden çıktı şaşırması ve Eray'ın Jijutsu desem anlıcan cevabı, bizi öldürdü tribünde.) Stad tamamen doluydu nerdeyse.
Bir de klasik tahta tribün dedikodusu verelim. Deniz kanattan aktıkça, dayının biri dönüp dönüp Sivas aldı Deniz'i demesi.
Trakya'dan şimdilik bu kadar. Mikrofonlarımızı İstanbul muhabirimiz Volkan'a çeviriyoruz. Çarşamba onun mekanında takım.
Çarşamba Bayrampaşa'yı da yenersek tutulmayız vallaha...
13 Kasım 2009 Cuma
Biz Yumurta Atmıştık Adamlar Koca Koca Taşlar
Mısır ile Cezayir arasında Kahire'de cumartesi günü oynanacak maç öncesinde Cezayir futbol takımının otobüsü taşlanmış. Taşlanmış ama ne taşlanmış. Vidyoda da göreceğiniz üzere adamlar çölden toplayıp getirmişler, maşallah...
Taşlamalar sırasında 4 oyuncu çeşitli yerlerinden yaralanmış ve bu oyunculardan üçünün oynama ihtimali, takım doktorlarının vereceği rapor üzerine belli olacak! Gergin maç öncesi Cezayir 13 puanla 1.sırada, Mısır ise 10 puanla 2.sırada!
Bu maç öncesi yaşananlar bana olaylı Türkiye-İsviçre maçını hatırlattı. Biz de adamlara Türkiye'ye ayak basar basmaz, yapmadığımızı bırakmamıştık. Ve maçın sonucu da, kaybedeni de belliydi... Mısırlılardan tek farkımız, biz yumurta attık adamlar taş!
Sizce bu maçın sonucu ve 2010'a gidecek şimdiden belli değil mi?
Görüntüler de burada:
http://news.bbc.co.uk/2/hi/middle_east/8358365.stm
Taşlamalar sırasında 4 oyuncu çeşitli yerlerinden yaralanmış ve bu oyunculardan üçünün oynama ihtimali, takım doktorlarının vereceği rapor üzerine belli olacak! Gergin maç öncesi Cezayir 13 puanla 1.sırada, Mısır ise 10 puanla 2.sırada!
Bu maç öncesi yaşananlar bana olaylı Türkiye-İsviçre maçını hatırlattı. Biz de adamlara Türkiye'ye ayak basar basmaz, yapmadığımızı bırakmamıştık. Ve maçın sonucu da, kaybedeni de belliydi... Mısırlılardan tek farkımız, biz yumurta attık adamlar taş!
Sizce bu maçın sonucu ve 2010'a gidecek şimdiden belli değil mi?
Görüntüler de burada:
http://news.bbc.co.uk/2/hi/middle_east/8358365.stm
11 Kasım 2009 Çarşamba
10 Kasım 2009 Salı
8 Kasım 2009 Pazar
Vasat Oyun, Güzel Goller
Trakyateşi bu kadar kalabalık deplaseyi ancak Trakya içinde yapabilirdi. Bugün de öyle oldu ve ben,comche,doğum günü çocuğu musti ve comchenin peder düştük yollara, soluğu Çorlu'da aldık. General Basri Saran Stadı'nda... Stad değil maşallah kompleks bir yapı. İçeri giriyosunuz daha turnikelere gelmeden halı sahada millet gazozuna maç yapıyor! Futbol aşkı bambaşka derken, stada girip sahaya bakıyorsunuz o da ne ileride kapalı spor salonu var. Gören de Çorlu sporla yatıyor sporla kalkıyor sanacak! Neyse maç başladı. BUrgaz daha ilk dakikadan oyunda hakimiyetini kurdu ancak bunda Çerkezköy'ün etkisiz oyununun payı da vardı. Ahmet Hoca Niliferspor maçının kadrosunda biraz oynamış. Bana göre bu saha dizilişi daha önce izlediğim deplasmanlardaki dizilişten ve oyun kurgusundan başka bir şey değildi. Çift önliberolu sistemle oynuyoruz deplasmanları da bu Çerkez'e karşı oynasak ne yazar.Bu kadar güçsüz bir takıma karşı hücum gücü yüksek ortasha ile işi daha ilk yarıda koparabilirdik. İlk yarı 0-0 bitti. İkinci yarı başlarken şu meşhur 91 numara Ali Erdem oyuna girdi ve ileride daha fazla top yapmaya başladık ancak bir türlü maçın başından beri vasat oyununu geliştiremeyen Burgaz, Deniz'in sağ kanattan harika koşuları ile hareketlendi. Ve yine bir sağ kanat varyasyonunda Deniz içeri şık çalımlar içeri daldı ve Talha'ya al da at dedi. Talha da bu pasın hakkını verdi. Dakikalar 60'a gelirken ilk golümüzü tabelaya yazdık. Musti İngiltere Liginden bir gol seyrettik adeta dedi. Golden hemen sona adamım Uğur oyuna girdi ve artık ileri uç daha da sağlamlaştı. Ve bu sefer de Uğur'un güzel bir pası ile Talha kaleci ile sol çaprazda karşı karşıya kaldı ve güzel bir aşırtma golü izledik. (Comche izleyemdi.) Son gol yine Talha'dan geldi ancak topu eliyle alıp golü attı. Kimse de sevinmezken orta hakem golü verdi. Ve maç bu skorla da bitti.
Golleri çıkarırsak vasatın üstüne çıkamadık. Lüleburgaz'ın her an skoru değiştirebilecek üç adamı (Talha,Deniz ve Uğur) bugün günlerindeydi. Hepsi bu! Üst üste 2 galibiyet alabildik en sonunda bu bize biraz moral olur bence ve havaya girmek için de önemli bir galibiyet elde ettik.
Maçın parodisi: Çerkezköy'ün masörü. Eline aldığı bir plastik bardak su ile kendi oyuncularının sakatlıklarını tedavi etmesi... Şöyleki, Çerkezköylü topçu sakatlanır,hakem kenara işaret yapar ve amcam koşmaya başlar ama elinde çanta falan değil sadece bir bardak su vardır. Topçuya eğilir, kafasını kaldırır ve elindeki suyu avucuna döküp Çerkezköylü topçunun suratına çarpar. Kutsal suyu yüzüne yiyen topçu da hemen ayağa kalkar. Ah benim 3.ligim :)
Not: Maçta aklımıza gelmedi ama Comche'nin zamanında bir lise maçında bu sudan suratına yemişliği vardır! Gece gece aklıma geldi gene güldüm...
7 Kasım 2009 Cumartesi
4 Kasım 2009 Çarşamba
Şapkadan Tavşan Çıkarırken, Keli Göstermek
Maçı Beşiktaşlı bir büyüğümle onun evinde izleyip, kendi evime dönerken yolda post yazsam başlığı ne yaparım diye düşündüm. "Takke düştü kel göründü!" Ama bilgisayarı açınca Mert Aydın'ın Ntvspor'da başlığı aynı olunca, benden önce birileri davranmış dedim. şaka bir yana, Beşiktaş'ın maç öncesi saha dizilişi de (zorunlu nedenlere de bağlı olsa) maç başladıktan sonra oyundaki hücum varyasyonları da, akıl oyuncusu Mustafa Hoca'nın bu maçı kazanamayacağını gösteriyordu. Dzeko ilk golü atınca "fark olur " dedim! Oldu da... Ben müneccim miyim? Tabii ki hayır! Fink,Ekrem ve Uğur mücadele yönünden ne kadar iyi olsalar da, topu ileri taşıyacak özelliklere pek sahip değiller. Bu ortasaha anlayışı ile,Denizli yine şapkadan tavşan çıkarmaya çalıştı ama nafile! topu kim ileri taşıyacak? İleride taşıdığınız adamların, busezonki performansları da ortada. Golü kim atacak? Hasbelkader bir şeyler olucak da,da da da!
Tabata gelen topları yönlendirmede başarısız. Bana kalırsa da zaten ortasaha oyuncusu değil. Sezon öncesi 10.5 geyiği yapan basınımız, bu adamın 11 numara olduğundan bahsetmiyordu hiç! Ernst olsa bu ortasahada kaç yazardı, belki haneye bir gol! Peki geçen sene pas trafiğini iyi yönlendiren Cisse neden bu takımda kalmadı! Beşiktaş'ın sorunu çok açıkça ihtiyacı olduğu bölgelere değil zaten mevcut kadroda bölgelerinde iyi olan adamların yanına transferler yapması. Beşiktaş ne kadar mücadele gücü yerinde bir takım olsa da, bu hücum anlayışı ile bırakın Avrupa'da Türkiye'de de kayıp bir sezonu yaşar!
son olarak da kondisyonunu zayıf gördüm Beşiktaş'ın! Bu da ilerisi için hayre alamet değil.
Kuraların çekildiği gün bir başka Beşiktaşlı büyüğümle (kendisi futbolun kitabını yazmıştır ayrıca) rakı sofrasına oturmadan önce grubu değerlendirmiştik. İkimiz de ortak düşünceye sahiptik: "Bu takım büyük ihtimal sıfır çeker ya da puan alırsa da maksimum 4 puan alır demiştik!" O günden bugünleri tabii ki yine münecimle ilişki içinde olduğumuzdan değil, Beşiktaş'ın transferleri, vizyonu ve oyun anlayışı açısından değerlendirmiştik. İşte geçen sene şapkadan tavşan çıkaranlar, bugün o şapkanın altında bir kelin olduğunu da böylece göstermiş oldu!
1 Kasım 2009 Pazar
Doğruların Olduğu Maç
Sezon başından beri ısrar ediyoruz. Bizim takımımız bu ligin en iyilerinden diye. Ama genelde yanlış sistem, yanlış oyuncu tercihleri, yanlış değişiklikler hep bunun önüne geçti.
Bugün takımın maça başlayışı bile bir değişikti. Daha santra ile birlikte Hüseyin'in Deniz'e attığı pas ile gol fırsatı yakaladık ama rakip defansın müdahelesi olası golden etti. Bu aralar habire tuhaf gün diye ortalarda gezip duruyoruz ama bugünün de onlardan biri olabileceği aklıma gelmezdi.
Talha ve Deniz'in sağ kanatta yaptığı organizasyonla birazda şansının yardımıyla Engin kafayla topu Nilüfer ağlarına bıraktı. Gerek sahaya yayılış, gerekse konsantrasyon olarak sezonun en iyi maçını çıkardık sanırsam.
Ama devre arası yaklaşırken bir anlık konstrasyon kaybı ile biri golü atan Engin'in yaptırdığı penaltı ve Ali'nin çok ama çok rahat pozisyonda topu rakibe hediye etmesiyle 1er dakika arayla 2gol gördük kalemizde.
İkinci yarıyla birlikte skorunda verdiği avantajla Nilüferspor kalemize yüklendi ama net bir pozisyon vermeden devrenin ortalarına doğru toparlandık. İşte tam burda hocamız Ahmet Ertem geldiğinden beri en iyi kararını verip Uğur'u oyuna aldı. Bu da tek forvet Engin'i kanatlardan bindirmelerle ve içeri katetmelerle Deniz ve Uğur'la desteklemek anlamına geliyordu.
Ki golde soldan Talha'nın ortasında Uğur'un kafası ile geldi. Golden sonra yüklenmenin dozajını iyice arttırdık. Deniz yay üstünde rakip stoperin üstünden topu aşırıp geçtiğinde top önünde kalan Engin'e sadece aşırtmak kaldı.
5dakikada yediği iki golle iyice abandone olan Nilüferspor, klasik 3.lig taktiğine başvurdu. Gol atmak için şişirmeye ve cümbür cemaat yüklenmeye başladılar. Öyle ki sürat konusunda Sergen Yalçın'dan hallice olan Engin bile ortasahadan aldığı topla kaleciyle karşı karşıya kaldı, kaleciden dönen şutu Uğur tamamlayınca cidden 4x4lük bir maç ortaya çıktı.
Hakem hakkında çok birşey demicem. Alıştık artık kendi sahamızda deplasman takımı muamelesi görmeye. Zamanın Erman Toroğlu'nun ettiği laf hala hakemler üzerinde etkili sanırsam. Yoksa bu kadarı da göz göre göre satılmışlıktır!
Şimdi dönüp Çerkezköy ve Küçükköy maçında kaybettiğimiz puanları arıyoruz.
Maçla ilgili ilginç anektodlara gelirsek;
Bülent Uygun maç öncesi Burgaz soyunma odasından çıktı. Herhalde takıma başarılar dilemiştir. Maçı protokolde izledi. Dolayısıyla kendisiyle samimi bir ortamda bulunamadık. :) Darısı klasman maçlarına diyelim.
Sahaya daha önce hiç görmediğimiz kırmızı-beyaz parçalı formayla çıktık. Forma bana Kızılyıldız'ı hatırlattı ama akşam eve geldiğimde Tierra ile konuşurken aklıma Samsunspor da düşüverdi birden. Ne de olsa başkan Samsunlu. Vardır arada bir bağlantı.
Haftaya Çorlu'da Çerkezköy ile oynayacağız. Vizeler sebebiyle Kütahya'da olacağım. Yoksa yıllar sonra ilk Trakya içi deplasmanı kaçırmazdık grup olarak. Onun için de klasman maçlarına kısmet diyelim.
Bu arada özlemişiz maç sonunda iki farklı galip olmayı. İnsan başka bir rahat oluyor canım.
1000
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)