23 Aralık 2010 Perşembe

Gençler Deplase Olunuz...

Bir nokta açık, deplasman aralarındaki şiddet dozu yüksek. Çünkü Türkiye'de deplasman böyle bir şey. Ama onca yoldan kazasız belâsız dönmemiz de tesadüf değil. Sonuçta, siz belanın üstüne üstüne gitmedikçe çoğu zaman şiddetin etkilerinden sıyrılabilirsiniz. tavsiyelerde bulunmayı pek sevmem ama yine de diyorum ki: gençler, deplase olunuz!

Özellikle gençlere söylüyorum çünkü bir yaştan sonra deplasman yorgunluğu bünyeyi sallayabiliyor. Dahası, yol arkadaşı bulmakta güçlükler ortaya çıkıyor ki, deplasman da tek başına çekilecek iş değil... Evet, deplase olunuz. Takım sevgisini rasyonel biçimde açıklamanız gerekmez ve takımınızı gerçekten seviyorsanız, deplasmanın meşakkatlerine değer. Şehrinizden yüzlerce kilometre ötede, takımınızın arkasında bir ses olursunuz, az şey mi? Doğru, futbol seyir sporu olarak çok güzel, seyircilik bir zevk. Ama "taraftar" olmak, seyirciliği de kapsayan ve bunun ötesine geçen bir şey. "Tribünde" olmak değil "tribünden" olmak, söylendiği gibi sürüye katılmak değil paylaşmak, belki zaman zaman kendini kaybetmek ama zaman zaman da kendini bulmak, yalnızca takımın en parlak günlerinde sokakları korna sesleriyle inletmek değil iyi günde kötü günde birlikte yürümek...

Elbette taraflarlar çeşit çeşit. Herkes maçlara bu ruhla böyle niyetlerle gelmiyor. Ama bu ruhla, bu niyetle gelenleri de kimse engellemiyor. Yani yine diyorum ki, deplase olun, taraftar olun, "tribünden" olun. Zaten, bence, seyirci değil taraftar olduğunuz zaman, tribün sosyalizme benzer. tribünle de sosyalizmle de bir kere buluştuktan sonra hiç ayrılmamak en iyisidir. Ama ayrılsanız bile, birlikte geçirdiğiniz zamandan miras, tanımı zor bir şeyi hep taşırsınız. O güzel bir şeydir. üstelik biz, "gitmeyin" sesleri arasında yollara düştüğümüz her haftasonunda yaşadıklarımızı ayrıntılarıyla hatırlıyoruz, hatırladıkça eğleniyoruz. Bize "gitmeyin" diyenler neler yaptılar acaba o haftasonlannda, aynı yükseklikte bir hatırlama ve eğlenme oranı tutturabiliyorlar mı? *


Pazar 13.30

Çetin Emeç Stadyumu


*Can Kozanoğlu-Futbol ve Kültürü(Tanıl Bora)

Hiç yorum yok: