Her şey için çok teşekkürler, bugüne kadar "Tierra" nın yazdığı yazıları okuyanlar... Şimdi veda zamanı! Ben burada yazmayı bırakıyorum! Bazen sırf öyle gerektirdiğinden bazen de yola çıkarken, yolun bir yerden sonra ayrıldığından... Evet benim yolum ayrıldı, artık yokum! Umarım Lüleburgazspor kümede kalır bu sene, umarım her şey güzel olur hayatınızda...
Sevgilerle...
8 Aralık 2011 Perşembe
28 Kasım 2011 Pazartesi
Pazar Gününden
Maç yazısını banakendimdenbaskasıylakonusmakyasak blogundan sevgili armut kardeşimiz yazmış bize de linkini vermek düşer! Eline sağlık.
http://banakendimdenbaskasiylakonusmakyasak.blogspot.com/2011/11/2-2.html
Yazının sonunda okuyacaklarınız ise yine abuk subuk bir duruma düşmek üzere olduğumuzun açık göstergesi. İsim vermemiş ama ben vereyim: Fatih Akyel'in peşine takılmayın sevgili Lüleburgazlılar!
http://banakendimdenbaskasiylakonusmakyasak.blogspot.com/2011/11/2-2.html
Yazının sonunda okuyacaklarınız ise yine abuk subuk bir duruma düşmek üzere olduğumuzun açık göstergesi. İsim vermemiş ama ben vereyim: Fatih Akyel'in peşine takılmayın sevgili Lüleburgazlılar!
27 Kasım 2011 Pazar
Kadınlardan İyi Başlangıç
Umut Var Dedik
İyi ki umut var demişiz! Lüleburgazspor lider İnegölspor ile oynadığı maçtan 2-2 beraberlikle dönüyor Trakya topraklarına... Üstelik 2-1 öne geçmişken... Ne oynadık nasıl oynadık bilemiyoruz ama umarım 2 haftadır aldığımız puanlar bize biraz ışık olur ve yol gösterir.
Not: "banakendimdenbaskasiylakonusmakyasak" blogundan armut maçta olacaktı. Bakalım neler yazacak maçla ilgili, bekliyoruz.
Not: "banakendimdenbaskasiylakonusmakyasak" blogundan armut maçta olacaktı. Bakalım neler yazacak maçla ilgili, bekliyoruz.
24 Kasım 2011 Perşembe
Yöneten ve Yönetilenlerden Ötürü
Pazar günü grubun lideri ile İnegöl İlçe Stadı'nda maçımız var! Umut var mı, umut hep var ama öncesinde çabalamak gerek, çalışmak gerek...
Kariyerli (!) hocamız Mehmet Hünkaroğlu da gitmiş! 13 haftada 2 teknik direktör...
Bizde sabır var da, sizde yok ey yönetenler! Ve yönetilenler... Yeri geldi mi 100 bin kişiyi meydana toplayıp nümayişler yapıyorsunuz (demek ki tepki koyabiliyorsunuz sevgili Lüleburgazlılar) iş şehrinizdeki profesyonel liglerdeki 2 takımınızdan biri olan Lüleburgazspor'a gelince, yoksunuz!
Yöneten ve yönetilenlerden ötürü bu haldeyiz, dipteyiz sondayız...
21 Kasım 2011 Pazartesi
13 Kasım 2011 Pazar
Yine Kayıp
11 Kasım 2011 Cuma
Kimin Türkiyesinin Kupası
6 Kasım 2011 Pazar
Bayramlık
Değer yargıları, geleneksel bir şey gibi gözükse de aslında insanın kendi yargılarıdır, hepsini topladığınızda toplumun değer yargılarına ulaşıyorsunuz... Türkiye toplumu da değer yargılarından fazlası ile dert çeken bir toplum, değer yargıları bir baskı aracına dönüşüyor bir süre sonra... Senden olmayanın ya da senin gibi düşünmeyenin baskı altına alındığı bir ülke burası. Bayramda olmamız ya da bayramı yaşamamız bile değiştirmiyor tüm yaşananları.
1000 yıl önceki bayramın amacıyla günümüz bayramlarının amacı farklı artık! Kendimizi aldatmayalım; insanların ezildiği, ötekileştirildiği, yoksullaştırıldığı bir toplumda;kimileri kurban eden kimileri de edilen. Ve çoğumuz da kurban...
İsmail olmak için yaşamıyoruz elbet ama bir süre İsmail'leşiyoruz. Kurbanlık insanlar çağına geri döndük. Şimdi barbar olanlarımız, gökdelenlerinde oturup, suratına bile bakmadığı, bakmayacağı insanları kurban ediyor. Vahşi çağlara geri döndük. Çetin Altan'ın deyimiyle enseyi karartmayalım ne de olsa, yalandan da olsa bugün bayram...
İnsanın kurban olmasını engelleyecek, tek şey insanın yine kendisi. Ve insanlık onurunu kurtaracak olan da...
İsmail'lerin azaldığı, ırkçılığın ve yoksulluğun olmadığı bir ülke özlemi ve dileğiyle, Kurban Bayramınız kutlu olsun...
2 Kasım 2011 Çarşamba
100'ün İlk Günleri
31 Ekim 2011 Pazartesi
Her İlden Bir Antrenörün İlki:Mehmet Hünkaroğlu
Lüleburgazspor, stajyer hocalar memleketi olmuş da bizim haberimiz yok! İş güç koşturmacasından, yeşil-kırmızı takımımız teknik direktörünü değiştirmiş. Mehmet Hünkaroğlu takımın başına getirilmiş, Ekim ayının ortasında! Yahu sezon başlayalı ne oldu ki, teknik direktör değişikliğine gidiyoruz! Bu ne saçmalıktır diyen kimse yok mu? Benimki de soru işte... Türkiye’nin dört bir yanından yarışmaya pardon yönetime dahil olan, her biri birbirinden profesyonel (!) yönetim kurulu üyelerimiz mevcutken arada bağlantılar kopuyor herhalde...
Stajyer meselesine gelince, Hatay’dan yönetime katılan Mehmet Şaşmaz, sayesinde hocamızla anlaşma sağlamışız! Şaşmaz Bey, bu arada eski Hatayspor Başkanı, Hünkaroğlu’nun Lüleburgazspor ile başarılı olacağını açıklamış. (Kaynak “Hatay Gazetesi”) (Meali, yakın arkadaşımızdır işe soktuk işte.)
Hocanın kariyerine bakıyorsunuz, Hatay’dan dışarı adımını atmamış! Bu nasıl bir saçmalıktır? Madem kariyerli bir hoca getiremeyecekseniz, Lüleburgaz’da da bu işi layıkıyla yerine getirecek isimler vardı! Ama maksat başka olunca şaşırmıyorum, bu takımı kişisel ya da maddi rant kaynağı olarak gören herkes, nasılsa bir yerinden kübün sapını tutuyor. Bu günlerde Hataylı fahri hemşehrilerimizde sıra, siz daha uyuyun sevgili Lüleburgazlılar...
Küme düşmeme mücadelemizde, umarım başarılı oluruz...
Mehmet Hünkaroğlu Kariyer
Hatayspor-A Genç Takım Antrenörü
Yeni Samandağspor-Profesyonel Takım Antrenörü
Hatayspor- Profesyonel Takım Antrenörü
İskenderun D.Ç Spor- Teknik Direktör
Hatayspor- Teknik Direktör
Karayılan Belediye Spor- Teknik Direktör
Not:Lüleburgazspor kariyeri ise 3 maçta 2 yenilgi 1 beraberlikle alınan sadece 1 puan!
24 Ekim 2011 Pazartesi
Kan Kaybına Devam
Kırıkkale deplasmanından da 2-0'lık yenilgi ile dönüyoruz... Bu sene kaderimiz küme düşmeme üzerine kurulmuş anlaşılan! Yazık...
Rakiplerimizden biri olan Belediye Vanspor'a da geçmiş olsun diyoruz! Umarız bir şehrin yaralarını sarmasında, moral kaynağı olurlar... Üzüntümüz büyük!
Not: Ferit tek başına Kırıkkale'ye deplase oldu bu arada ve oldukça güzel bir maç yazısı koymuş bloguna... İzni bizzat kendisinden alıp linkini aşağıya atıyorum:
http://banakendimdenbaskasiylakonusmakyasak.blogspot.com/2011/10/basmza-gelenler.html
19 Ekim 2011 Çarşamba
Benim Puanım Sana Dokuz Kanka
Sosyal medya tepkiselliğine, tatlı su solculuğuna, içi boş kafatasçılığa, 1 günde her yeri alırız hamasetçiliğine, ama biz kardeşiz yalanına, muhafazakar demokratlığınıza, ırkçılığınıza, ihanetlerinize, yavşaklığınıza...
Benim puanım size dokuz kanka! *
(*)İroniden anlamayan nesle aşina değilim.
16 Ekim 2011 Pazar
Karne Çok Zayıf
Gebzespor 0 - 1 Lüleburgazspor
Lüleburgazspor 1 - 1 Yeni Sandıklı Bld.
Kastamonuspor 1 - 1 Lüleburgazspor
Lüleburgazspor 0 - 0 Elazığ Belediyespor
Menemen Bld. 1 - 0 Lüleburgazspor
Lüleburgazspor 2 - 0 A.Sebatspor
Kırıkhanspor 4 - 1 Lüleburgazspor
Lüleburgazspor 0 - 2 Bayrampaşaspor
Geçen sene bıraktığımız yerden çok uzaktayız! Bu tabloya bakınca açıkça belli oluyor. Sezona deplasman galibiyeti ile girince işler iyi gider sandık ancak kazın ayağı öyle değilmiş!2 galibiyetimiz var ikisi de, puan olarak altımızda bulunan takımlardan... Ve bugün itibariyle ilk iç saha yenilgimizi de aldık!
Neler oluyor, neler dönüyor Burgaz'da; şimdilik eleştiriden kaçınıyoruz! Ama toparlanın artık!
Lüleburgazspor 1 - 1 Yeni Sandıklı Bld.
Kastamonuspor 1 - 1 Lüleburgazspor
Lüleburgazspor 0 - 0 Elazığ Belediyespor
Menemen Bld. 1 - 0 Lüleburgazspor
Lüleburgazspor 2 - 0 A.Sebatspor
Kırıkhanspor 4 - 1 Lüleburgazspor
Lüleburgazspor 0 - 2 Bayrampaşaspor
Geçen sene bıraktığımız yerden çok uzaktayız! Bu tabloya bakınca açıkça belli oluyor. Sezona deplasman galibiyeti ile girince işler iyi gider sandık ancak kazın ayağı öyle değilmiş!2 galibiyetimiz var ikisi de, puan olarak altımızda bulunan takımlardan... Ve bugün itibariyle ilk iç saha yenilgimizi de aldık!
Neler oluyor, neler dönüyor Burgaz'da; şimdilik eleştiriden kaçınıyoruz! Ama toparlanın artık!
12 Ekim 2011 Çarşamba
1.Torba Yanıyor
TÜRKİYE’NİN AZERBAYCAN’I BURAK YILMAZ’IN GOLÜYLE 1-0 YENENEREK PLAY-OFF’A KALMASININ ARDINDAN, OYNAYACAĞI MUHTEMEL RAKİPLERİ DE BELLİ OLDU. TÜRKİYE’NİN 13 EKİM’DE, 2. TORBADAN KATILACAĞI KURA ÇEKİMİNDE, MUHTEMEL RAKİPLERİ; HIRVATİSTAN,PORTEKİZ,İRLANDA VE ÇEK CUMHURİYETİ.
RAKİPLERİMİZE KISACA GÖZ ATALIM...
ELEMELERDE F GRUBU’NDA MÜCADELE EDEN HIRVATİSTAN; YUNANİSTAN’IN ARDINDAN 22 PUAN TOPLAYARAK 2. OLDU VE PLAY-OFF’LARA KATILMA HAKKI ELDE ETTİ.HIRVATİSTAN’IN GRUBUNDA BAŞARILI BİR GRAFİK ÇİZMESİNE RAĞMEN, YUNANİSTAN KARŞISINDA KAYBETTİĞİ 4 PUAN, GRUBU 1.SIRADA BİTİRMESİNE ENGEL OLMUŞTU.HIRVATİSTAN’I SIRTLAYAN İSİMLER ;SHAKTAR DONETSK’Lİ OYUNCULAR DARİJO SRNA VE EDUARDO DA SİLVA.
DÜNYACA ÜNLÜ YILDIZ CHRİSTİANO RONALDO’NUN TAKIMI PORTEKİZ İSE H GRUBU’NDA DANİMARKA İLE ÇEKİŞTİ ANCAK GRUBUNDA 2. OLABİLDİ. PORTEKİZ’İN KENDİ EVİNDE GÜNEY KIBRIS İLE 4-4 BERABERE KALMASI, PORTEKİZ FUTBOLU ADINA ŞAŞIRTICI BİR SONUÇ OLMUŞTU. BU MAÇTA BEŞİKTAŞ’IN 2 ÖNEMLİ OYUNCUSU, FERNANDES VE HUGO ALMEDİA PORTEKİZ ADINA BİRER GOL KAYDETMİŞTİ.
B GRUBU’NDA MÜCADELE EDEN İRLANDA, RUSYA’NIN ARDINDAN GRUBUNU 2. SIRADA TAMAMLAYARAK PLAY-OFF’LARA KATILMA HAKKI ELDE ETTİ. KENDİ EVİNDE RUSYA’YA KARŞI 3-2 LİK SKORLA SAHADAN YENİK AYRILMASI, İRLANDA’NIN GRUBU LİDER BİTİRMESİNE ENGEL OLMUŞTU. İRLANDA ROBBİE KEANE ÖNDERLİĞİNDE PLAY-OFF’LARI GEÇEREK, EURO 2012’YE KATILMAYA ÇALIŞACAK.
ÇEK CUMHURİYETİ İSE SON ŞAMPİYON İSPANYA’NIN DA YER ALDIĞI I GRUBU’NDA MÜCADELE ETTİ. İSPANYA’NIN 8’DE 8 YAPARAK GİTMEYİ GARANTİLEDİĞİ GRUPTA İKİNCİLİK İÇİN İSKOÇYA İLE ÇEKİŞEN ÇEK CUMHURİYETİ, İSPANYA’NIN İSKOÇYA’YI KENDİ EVİNDE YENMESİ İLE PLAY-OFF’LARA KATILABİLDİ. ÇEK CUMHURİYETİ’NDE GALATASARAY’IN YILDIZI BAROS, BUGÜNE KADAR MİLLİ TAKIM KARİYERİNDE ATTIĞI 39 GOLLE TAKIMINA KATKI SAĞLAYAN EN ÖNEMLİ İSİM.
10 Ekim 2011 Pazartesi
M.Ş.
7 Ekim 2011 Cuma
Çünkü Biz
"Futbol pasa dayalı basit bir oyundur"u bir Alman söylemişti bilmem hatırlar mısınız? O Alman'nın adı Jupp Derwall'di ve bu oyuna biraz daha hız ve görsellik katan bir Hollandalı ise şöyle demişti:"Futbol basit bir oyundur ancak zor olan basit oynamaktır" O Hollandalı kim miydi? Tabii ki Johan Cruyff'tan başkası değildi!
Bu akşam bu basit oyundan incelikler sundu Almanya ulusal takımı ve biz de seyrettik! Üstelik basit ve ayağa oynamayı beceren adamlar çok gençti: Müller,Götze gibi... Yani yaşla ilgisi yoktu basit oynamanın, karakter meselesiydi! Amaç golse goldü,yenmekse yenmek... Bizim karakterimiz ise , bu ülkede sporun yaygınlaştığı yıllardan beri aynı! Son dakikacılık, kahraman yaratıp onlara tapmamız...
Hiçbir varlık gösteremedik bu gece! Evet Almanlar bir kez daha çok iyiydi çim sahada ama biz bu kadar kötü olmamalıydık! Bize yeten en az 4 puansa onun ilk adımını bu gece atmalıydık! Kontrol futbolu dedikleri saçmalıktan silkinip, gol ve goller bulmalıydık!
Marka değeri dediğiniz şey önce uluslararası arenalardan geçiyor... Türk'ün Türk'e propagandasından ,o olmazsa, bu olmazsa batardan geçmiyor Türk futbolu...Fundemental eksiklikten geçiyor! Yoksa yetenek her yerde yetenek... Biz yetiştirmekten, desteklemekten çok baltalamayı ve aşağıya çekmeye çalışıyoruz! Çünkü biz sapına kadar Doğuluyuz!!!
6 Ekim 2011 Perşembe
Kadının Bileti Yok
Türkiye riyakarlık topoğrafyasında, "kadın" konusu her bölgeye dağılan dağlar ve ovalar kadar; çok dallı çok budaklı,inişli çıkışlıdır. Annelerimiz dışında kadına, 2. hatta yer yer 3. ve 4. sınıf payesi verildiği bir ülke burası!
Her şey, seyircisiz oynama cezasının; kadınlar ve çocuklara beleş (!) cezasına çevrilmesi (evet bu da bir ceza tabii ki kadın özelinden ayırarak) ile başladı! Pozitif ayrımcılık mı, yoksa negatif ayrımcılık mı çözemedim! Kadına verilen değer olarak görenlere de, kafanız ne kadar iyi diye sorarım.
Değer ölçütü kadınları tribünlere yerleştirmek ise, buyrun size yeni riyakarlığımız!
Kadınlarımız... Şiddetin her türlüsünü üzerinde denediğimiz... Ölmeyince gidip hastanelerde öldürdüğümüz... İş hayatında 2.plana attığımız...Söz hakkı vermediğimiz...
Ve bu kadınları tribünlere yerleştiriyoruz, bir ilacın muadili gibi...
Yarın oynanacak Türkiye-Almanya maçında da kadınlar(ve çocukları) tribünlere para vermeden girecek! Ne söyleyeyim, riyakarlıkta şampiyonluğa koştuğumuzu mu? O zaman söyledim, çok iyi puanlar alıyoruz bu hususta...
He bir de, dünyaya örnek olduğumuz haberleri var ki evlere şenlik... Ama bir nesil, ilk seçme ve seçilme hakkını biz verdik diye büyüdü! (Hala da büyüyor sanırım!) Ama o devinen her nesilden, meclise seçtiğimiz(ya da seçtirildiğimiz) kadın sayısı nedense her yasama döneminde azalıyor! Nedense azalıyor...
Her şey, seyircisiz oynama cezasının; kadınlar ve çocuklara beleş (!) cezasına çevrilmesi (evet bu da bir ceza tabii ki kadın özelinden ayırarak) ile başladı! Pozitif ayrımcılık mı, yoksa negatif ayrımcılık mı çözemedim! Kadına verilen değer olarak görenlere de, kafanız ne kadar iyi diye sorarım.
Değer ölçütü kadınları tribünlere yerleştirmek ise, buyrun size yeni riyakarlığımız!
Kadınlarımız... Şiddetin her türlüsünü üzerinde denediğimiz... Ölmeyince gidip hastanelerde öldürdüğümüz... İş hayatında 2.plana attığımız...Söz hakkı vermediğimiz...
Ve bu kadınları tribünlere yerleştiriyoruz, bir ilacın muadili gibi...
Yarın oynanacak Türkiye-Almanya maçında da kadınlar(ve çocukları) tribünlere para vermeden girecek! Ne söyleyeyim, riyakarlıkta şampiyonluğa koştuğumuzu mu? O zaman söyledim, çok iyi puanlar alıyoruz bu hususta...
He bir de, dünyaya örnek olduğumuz haberleri var ki evlere şenlik... Ama bir nesil, ilk seçme ve seçilme hakkını biz verdik diye büyüdü! (Hala da büyüyor sanırım!) Ama o devinen her nesilden, meclise seçtiğimiz(ya da seçtirildiğimiz) kadın sayısı nedense her yasama döneminde azalıyor! Nedense azalıyor...
1 Ekim 2011 Cumartesi
Merseyside Derbisi
Hayatımda farklı yerlerde, farklı durumlarda maç izledim... Stadları bir kenara bırakırsak; tahta sandalyeleri olan pis kahvelerde (üstelik öndeki adamın kalın ensesinden maçın çoğunu sağa sola kafa sallayarak izleyerek), sinema salonlarında, hd projeksiyonun beyaz badanalı duvara yansıltıldığı lokallerde... Yani bir futbol aşığı olarak her yerde izledim ancak hiç "off-tube" te maç izlememiştim. Geçtiğimiz cumartesi günkü derbiyi bir tv kanalının maç anlatım odasında izledim. Farklı bir deneyimdi... Biz evde ya da başka bir yerde maç izlerken, maçı anlatan spikerlerin o sırada neler yaptığını bilmiyoruz! İlk izlenimim 106 ekran bir tvye bakarak maç anlatmak kolay değilmiş!
Maçı sorarsanız: Suarez ve Atkinson! Suarez gibi yıldız bir futbolcuya öyle yalandan yere atlayıp, hakemi aldatmak yakışmadı! Atkinson da bu "fair play" dışı hareketi cezalandırmayarak, Everton'la oyuncuya çıkardığı kırmızı kartla derbiye darbe vurdu. Maç 11' e 11 oynansaydı, skor daha farklı olabilirdi...
Son olarak, dayıoğlu Gerard bu takımın hakikaten ruhu, oyuna girince skor Liverpool rehine dönüverdi. Her şey bu kadar basit ve futbola ait...
3 Eylül 2011 Cumartesi
Erçağ Demirsporlu!
28 Ağustos 2011 Pazar
Bulgar Şevket
Bu akşam Blanka ve Comche ile Lokalde otururken; "yahu bizim yeni teknik direktör hakkında fazla bilgi bulamadım" diye ortaya laf atmasam haberim olmayacaktı!Bizim Şevket Hoca ilk Kalli döneminin sol kanadındaki Şevketmiş!Hani şu uzak mesafelerden sert şutları olan Şevket... Şu meşhur 92-93 sezonu başındaki TSYD kupasındaki Beşiktaş'a karşı oynadığımız maçta uzaktan sert şutla 2.golü atan Şevket...
Nereden nereye... Şimdi Lüleburgazspor'un teknik direktörü. Bugün ilk resmi maçına çıktı takımın başında ve Gebzespor'u 1-0 yendik!
Not: Maça giden arkadaşlardan maç hakkında bilgi paylaşmasını istiyoruz!
Kendime not: Tierra(yani ben),1 ay önce Candar yerine Candan yazarsan tabii hakkında bilgi bulamazsın! :)
26 Ağustos 2011 Cuma
21 Ağustos 2011 Pazar
İlk Hafta Maçları
Gebzespor-LÜLEBURGAZSPOR
Hacettepe-Manavgat Evrenseki
Keçiören Sportif-Kırıkkalespor
İnegölspor-Bayrampaşaspor
Belediye Vanspor-Kırıkhanspor
Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor-Akçaabat Sebatspor
Beşikdüzüspor-Menemen Belediyespor
Gümüşhanespor-Elazığ Belediyespor
Ümraniyespor-Kastamonuspor
Yeni Sandıklıspor (Bay)
Fikstür belli oldu ve ilk hafta Gebze deplasmanındayız. 28 Ağustos...
Hacettepe-Manavgat Evrenseki
Keçiören Sportif-Kırıkkalespor
İnegölspor-Bayrampaşaspor
Belediye Vanspor-Kırıkhanspor
Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor-Akçaabat Sebatspor
Beşikdüzüspor-Menemen Belediyespor
Gümüşhanespor-Elazığ Belediyespor
Ümraniyespor-Kastamonuspor
Yeni Sandıklıspor (Bay)
Fikstür belli oldu ve ilk hafta Gebze deplasmanındayız. 28 Ağustos...
15 Ağustos 2011 Pazartesi
Grup Kurası
1.GRUP
LÜLEBURGAZSPOR
HACETTEPE
KEÇİÖREN A.Ş.
İNEGÖLSPOR
DİYARBAKIR BŞ BLD.
ELAZIĞ BLD. SPOR
YENİ SANDIKLI
BLD. VANSPOR
KIRIKHANSPOR
MENEMEN BLD.
KASTAMONUSPOR
GEBZESPOR
GÜMÜŞHANESPOR
MANAVGAT EVRENSEKİ
BAYRAMPAŞA
ÜMRANİYESPOR
MKE KIRIKKALESPOR
BEŞİKDÜZÜSPOR
A. SEBATSPOR
Lüleburgazspor yine 1.Grup'ta yer aldı. İlk maçlar 28 Ağustos'ta oynanacak!
LÜLEBURGAZSPOR
HACETTEPE
KEÇİÖREN A.Ş.
İNEGÖLSPOR
DİYARBAKIR BŞ BLD.
ELAZIĞ BLD. SPOR
YENİ SANDIKLI
BLD. VANSPOR
KIRIKHANSPOR
MENEMEN BLD.
KASTAMONUSPOR
GEBZESPOR
GÜMÜŞHANESPOR
MANAVGAT EVRENSEKİ
BAYRAMPAŞA
ÜMRANİYESPOR
MKE KIRIKKALESPOR
BEŞİKDÜZÜSPOR
A. SEBATSPOR
Lüleburgazspor yine 1.Grup'ta yer aldı. İlk maçlar 28 Ağustos'ta oynanacak!
9 Ağustos 2011 Salı
Bazen
3 Ağustos 2011 Çarşamba
Arizona Dream
1 Ağustos 2011 Pazartesi
Ainos
18 Temmuz 2011 Pazartesi
Bu Nasıl Kongre
Lüleburgazspor 2 Temmuz ve 9 Temmuz'da toplanan kongrede başkanını seçemedi! Bu nasıl bir sahipsizliktir anlamadım gitti. Siyami Aslan başkanlığı bırakabilir...Ölene kadar bu kulüpte başkanlık yapacak hali yok herhalde!
Küme düştüğümüzde bile bu kadar sahipsiz değildi bu takım! Şimdi neler oluyor, kongreye 14 kişi katılıyor.Pes!
Küme düştüğümüzde bile bu kadar sahipsiz değildi bu takım! Şimdi neler oluyor, kongreye 14 kişi katılıyor.Pes!
1 Temmuz 2011 Cuma
Sivası Unutturma!
"siz sayın devlet yöneticileri nasıl ki 18 yıl önce günler öncesinden planlanan kalkışmanın piyonu olan binlerce kişinin 35 insanı diri diri yakışını 8 saat boyunca eliniz kolunuz bağlı izlediniz, öyleyse bugün orada kayıplarının yasını tutan birkaç yüz kişinin otelin önünde toplanarak karanfil ve türkülerle acılarını paylaşmalarına ve o meşum günü hatırlatmalarına mani olamazsınız!
siz ki cumhuriyet tarihinin en insafsız ayaklanmalarından birinin temelinde yatan bu ortaçağ zihniyetine göz yumdunuz, siz ki bu katliamın ardından adil bir hukuk süreci işletmediniz, sadece kalabalıktan göstermelik olarak topladığınız sanıkları yargıya taşıdınız, elebaşlarının örgüt liderlerinin peşine düşmediniz, siz ki ‘sözde’ aranan firari sanıkların t. c. sınırları içinde evlenmesine, askerlik yapmasına, ehliyet almasına olanak sağladınız, siz ki bir insanlık suçunu zaman aşımı ile yüzyüze bırakacak altyapıyı sağladınız, siz ki 18 yıldır eyleme geçen cehalet ile savaşmadınız, sivas katliamının ardında kalan karanlıkları aydınlatmadınız! öyleyse bugün bu insanların senede sadece bir gün -o da kendi başlarına geldiği için- toplanmalarını yasaklayamazsınız. o günü tekrar yaşamak bile ne kadar ağırdır bilir misiniz?
sizin hiç babanız yandı mı? hiç evladınız öldü mü? siz kimi o otelden uzak tuttuğunuzun farkında mısınız? oradan uzak tutamadıklarınızı adaletten uzak tutmayı pekâla biliyorsunuz.
sivas’ta deprem ya da sel gibi bir doğal bir afet yaşanmadı. orada gözü dönmüş bir kalabalık insanları öldürdü. "olaya insan merkezli baktığımız için hiçbir ayrım yapılmadı" diyemezsiniz. orada insanlar tesadüfen ölmedi. onları öldürmeye kalkanla öleni bir arada anamazsınız. madımak binasının yerine talep ettiğimiz utanç müzesini kurmaktan özenle kaçınıp sözde ‘bilim ve kültür merkezi’ kurmanız kabul edilemezken orada -hele bizlerin izni olmadan- kayıplarımızın isimlerini kullanamazsınız. saldırganla mağdurun adını birlikte yazmak şuursuzluk ya da aymazlık değildir. bu bilinçli yapılmış bir tercihtir. meydan okumadır, gözdağı vermektir, kudret gösterisidir, vicdansızlıktır, hakarettir, saygısızlıktır. derhal ama derhal babam metin altıok’un adının oradan kaldırılmasını talep ediyorum. 18 yıldır duygusal sebeplerle sivas’a adım atmadım. sadece bir utanç müzesi ya da bir insanlık anıtı yapılırsa gideceğimi söyledim. şimdi gerekirse oraya gider o plaketi sökerim. beni buna mecbur etmeyin. bir zahmet siz kaldırın. hemen!
siz basın mensupları, köşe yazarları sizin sivas katliamının anılmasına itirazınız olamaz. sizlerin toplumsal sorumluğu var. ülkemizde çok gerilerde olan eğitim sisteminin gelecek kuşaklara aktarmakta yetersiz kaldığı noktada yakın tarihimizin karanlık olaylarını tekrar tekrar hatırlatmalısınız. kapkaranlık tablonun açmazlarının üzerine gitmeli, gerekli yasal süreçlerin doğru işlemesi ve adaletin yerini bulması için baskı oluşturmak zorundasınız. sivas 93 anılacak, hatırlanacak ki orada susturulan aydın insanların sesi gelecek kuşaklara ulaşabilsin. bu ülke geçmişiyle doğru anlamda yüzleşebilsin, alınacak dersler alınsın.
lütfen sivas’ta yaşanan vahşeti yazın, hatırlatın. dava sürecinin önemli kırılma noktalarını takip edin, aktarın. örgütsüz olduklarını söyleyerek ceza indirimi alanların örgütlü suçlara tanınan haktan yararlanmak için başvurmalarındaki çelişkiyi, kaçakların iade istemlerinin avrupa ülkelerinden doğru taleplerle yapılmayışının takipçisi olun, insanlık suçlarının zaman aşımına uğramasına direnin. dünyada kabul görmüş uygulamalara emsal teşkil eden kararlara yer verin. sivas katliamı sanıklarının avukatlarından kaçının milletvekili olduğunun bilançosuna dikkat çekin. neden mağdur avukatlarının böylesi kariyer patlamaları yapmadıklarını düşündürün. ve son olarak lütfen her yıl sadece 2 temmuzdan bir gün önce arayıp duygularımızı sormayın. bizim duygularımızı tahmin etmek hiç zor değil. etkili haber için gözyaşlarımızın, acılarımızın peşinde koşmayın, gerçekleri yazın yalnızlığımızı, çaresizliğimizi yazın. dile kolay 18 yıllık süreci yazın, yanımızda olun ki bir şeyleri değiştirebilelim. sizin bizim duygularımıza değil bizim sizlerin ve toplumun duygularına ihtiyacı var. bunu unutmayın!
siz ki cumhuriyet tarihinin en insafsız ayaklanmalarından birinin temelinde yatan bu ortaçağ zihniyetine göz yumdunuz, siz ki bu katliamın ardından adil bir hukuk süreci işletmediniz, sadece kalabalıktan göstermelik olarak topladığınız sanıkları yargıya taşıdınız, elebaşlarının örgüt liderlerinin peşine düşmediniz, siz ki ‘sözde’ aranan firari sanıkların t. c. sınırları içinde evlenmesine, askerlik yapmasına, ehliyet almasına olanak sağladınız, siz ki bir insanlık suçunu zaman aşımı ile yüzyüze bırakacak altyapıyı sağladınız, siz ki 18 yıldır eyleme geçen cehalet ile savaşmadınız, sivas katliamının ardında kalan karanlıkları aydınlatmadınız! öyleyse bugün bu insanların senede sadece bir gün -o da kendi başlarına geldiği için- toplanmalarını yasaklayamazsınız. o günü tekrar yaşamak bile ne kadar ağırdır bilir misiniz?
sizin hiç babanız yandı mı? hiç evladınız öldü mü? siz kimi o otelden uzak tuttuğunuzun farkında mısınız? oradan uzak tutamadıklarınızı adaletten uzak tutmayı pekâla biliyorsunuz.
sivas’ta deprem ya da sel gibi bir doğal bir afet yaşanmadı. orada gözü dönmüş bir kalabalık insanları öldürdü. "olaya insan merkezli baktığımız için hiçbir ayrım yapılmadı" diyemezsiniz. orada insanlar tesadüfen ölmedi. onları öldürmeye kalkanla öleni bir arada anamazsınız. madımak binasının yerine talep ettiğimiz utanç müzesini kurmaktan özenle kaçınıp sözde ‘bilim ve kültür merkezi’ kurmanız kabul edilemezken orada -hele bizlerin izni olmadan- kayıplarımızın isimlerini kullanamazsınız. saldırganla mağdurun adını birlikte yazmak şuursuzluk ya da aymazlık değildir. bu bilinçli yapılmış bir tercihtir. meydan okumadır, gözdağı vermektir, kudret gösterisidir, vicdansızlıktır, hakarettir, saygısızlıktır. derhal ama derhal babam metin altıok’un adının oradan kaldırılmasını talep ediyorum. 18 yıldır duygusal sebeplerle sivas’a adım atmadım. sadece bir utanç müzesi ya da bir insanlık anıtı yapılırsa gideceğimi söyledim. şimdi gerekirse oraya gider o plaketi sökerim. beni buna mecbur etmeyin. bir zahmet siz kaldırın. hemen!
siz basın mensupları, köşe yazarları sizin sivas katliamının anılmasına itirazınız olamaz. sizlerin toplumsal sorumluğu var. ülkemizde çok gerilerde olan eğitim sisteminin gelecek kuşaklara aktarmakta yetersiz kaldığı noktada yakın tarihimizin karanlık olaylarını tekrar tekrar hatırlatmalısınız. kapkaranlık tablonun açmazlarının üzerine gitmeli, gerekli yasal süreçlerin doğru işlemesi ve adaletin yerini bulması için baskı oluşturmak zorundasınız. sivas 93 anılacak, hatırlanacak ki orada susturulan aydın insanların sesi gelecek kuşaklara ulaşabilsin. bu ülke geçmişiyle doğru anlamda yüzleşebilsin, alınacak dersler alınsın.
lütfen sivas’ta yaşanan vahşeti yazın, hatırlatın. dava sürecinin önemli kırılma noktalarını takip edin, aktarın. örgütsüz olduklarını söyleyerek ceza indirimi alanların örgütlü suçlara tanınan haktan yararlanmak için başvurmalarındaki çelişkiyi, kaçakların iade istemlerinin avrupa ülkelerinden doğru taleplerle yapılmayışının takipçisi olun, insanlık suçlarının zaman aşımına uğramasına direnin. dünyada kabul görmüş uygulamalara emsal teşkil eden kararlara yer verin. sivas katliamı sanıklarının avukatlarından kaçının milletvekili olduğunun bilançosuna dikkat çekin. neden mağdur avukatlarının böylesi kariyer patlamaları yapmadıklarını düşündürün. ve son olarak lütfen her yıl sadece 2 temmuzdan bir gün önce arayıp duygularımızı sormayın. bizim duygularımızı tahmin etmek hiç zor değil. etkili haber için gözyaşlarımızın, acılarımızın peşinde koşmayın, gerçekleri yazın yalnızlığımızı, çaresizliğimizi yazın. dile kolay 18 yıllık süreci yazın, yanımızda olun ki bir şeyleri değiştirebilelim. sizin bizim duygularımıza değil bizim sizlerin ve toplumun duygularına ihtiyacı var. bunu unutmayın!
Zeynep Altıok Akatlı - Metin Altıok'un Kızı
13 Haziran 2011 Pazartesi
10 Haziran 2011 Cuma
A Milli Takımda Bir Lüleburgazlı
Çoğu zaman futbola fazla dalıyoruz ve bazı önemli haberleri atlıyoruz. Az önce öğrendim. Kadınlar Hentbol A Milli Takımı'nın kalecisi bir Lüleburgazlı:Sevilay İmamoğlu Öcal.
1984 doğumlu Sevilay her ne kadar hentbola sol kanat oyuncusu olarak başlasa da, zorla kaleci yaptırılmış antrenörü tarafından ve İzmir Büyükşehir Spor'un vazgeçilmez oyuncusu olmuş! Ve geçen yıl da müzesinde 8 tane Şampiyonlar Ligi kupası bulunan Avusturya'nın HYPO Bank takımının teklifini, ülke aşkı yüzünden reddetmiş.
E biz bundan nasıl haberdar olduk. NTVSPOR sayesinde. Yarın 18.00'da Kadınlar A Milli Hentbol Takımı, 2011 Kadınlar Dünya Şampiyonası play-off finali rövanş maçında Hollanda ile karşılaşacak. Maç NTVSPOR'dan naklen yayınlanacak.
Not: Sevilay hentbola Lüleburgaz'da başladığını daha sonra İzmir'e geçtiğini söyledi. Çok merak ediyorum hocası, takımı kimdi? Bilen varsa paylaşsın bizimle.
3 Haziran 2011 Cuma
Haziran'da Ölmek Zor
28 Mayıs 2011 Cumartesi
Wembley Rol Çalıyor
Tam 5 final oynanmış Wembley'de, bu akşamki de 6.'sı.Stadın yeni hali ve yüzüyle ilk Şampiyonlar Ligi Finali... Kimler geçmedi ki bu sahadan, aşağıdaki fotolarda çok tanıdık yüzler göreceksiniz.
1963 Benfica-Milan
1968 Manchester United-Benfica
1971 Ajax-Panatinaykos
1978 Liverpool-Brugge
1992 Barcelona-Sampdoria
Fotolar:Theguardian.co.uk
1963 Benfica-Milan
1968 Manchester United-Benfica
1971 Ajax-Panatinaykos
1978 Liverpool-Brugge
1992 Barcelona-Sampdoria
Fotolar:Theguardian.co.uk
26 Mayıs 2011 Perşembe
Siz Yine de Büyüksünüz
Koskoca bir sezon, oynanan 34 maç ve Play-off finali oynamak! Başarılısınız bizim için... Çünkü bizler koskoca bir kentin yalnız bıraktığı aslan gibi bir takımız! Arkamızda işadamları,sanayiciler, lobiler yok!Her yerde her zaman göz ardı ediliyor, yok sayılıyoruz! Saha içindeki mücadelenize, saha dışındaki bu mücadeleleri de yaptığınız için başarılısınız! Tebrikler çocuklar... Seneye kaldığınız yerden devam edin biz sizi hep destekleyeceğiz!
Foto:Lüleburgazspor Fanpage'den alınmıştır.
25 Mayıs 2011 Çarşamba
Savaşmaktan Korkma!
24 Mayıs 2011 Salı
Finaldeyiz Aga!
Bir adımla başlıyor herşey sanırsam. Ankara yolu da Hatay'ı 4-0 yendiğimiz maçla başladı.
Maç için Ferit'le buluştuğumuzda pek maç havamız yoktu. Hatta ne yalan söyleyeyim stada girene kadar yine yoktu. Ama ne zaman ki 19 Mayıs çimlerinde Burgaz'ı gördüm kalbim çıkacak gibi oldu. Bu arada maçı en güzel yerde izlememizi sağlayan Ferit başgana sevgiler saygılar. Cavcav başkanımla beraber izledik :)
Maç için çok bişey demeye gerek yok. Zaten maçlarla ilgili yazmayacağımızı söylemiştik. Mehmet Uzun'un golüyle kazandık. Son saniyeler harici pozisyon vermedik. Önümüzde son bir maç kaldı.
İnanıyoruz. 16 yıl sonra Şampiyon olacağız!
22 Mayıs 2011 Pazar
16 Mayıs 2011 Pazartesi
İlk Maç
TFF internet sitesinden play-offların yeri ve zamanı açıklandı:
Lüleburgazspor-Nazilli Belediyespor maçı, 23 Mayıs 2011 Pazartesi günü; Ankara 19 Mayıs Stadı'nda saat 17'de oynanacaktır.
Lüleburgazspor-Nazilli Belediyespor maçı, 23 Mayıs 2011 Pazartesi günü; Ankara 19 Mayıs Stadı'nda saat 17'de oynanacaktır.
15 Mayıs 2011 Pazar
2.lige Yükselmeye 2 Maç Kaldı
Ve Lüleburgazspor 2.lige yükselme maçları oynamaya hak kazandı!
Uzun soluklu ve yorucu bir sezonun son maçıydı Bayrampaşa maçı... İddiamız da olunca, güzel bir bahar öğleden sonrasında düştük Babaeski yollarına... Yüzlerce Burgazlı da yollardaydı. Bu maçı alacaktık başka yolu yoktu ve aldık! Maçla ilgili teknik bir şeyler yazmak,eveleyip gevelemek olur. En iyisi şöyle bir şey yapalım:
Maçın En İyisi: Menderes! Sakat sakat 60 dakika sahada kalan ve görevini en iyi şekilde yapan, formasının hakkını verip sonuna kadar terleten bir Menderes. Umarım Beşiktaş senden bir gün faydalanır.
Maçın Kötüsü: Kötü yoktu ancak vasatın üstüne çıkamayan bir Serdal vardı sahada!
Maçın İşgüzarı: Babaeski polisi ve çevik kardeşleri. Sahadan pankart sökmek, anlamsız bir şekilde taraftarları bir süre stada sokmamak, jop çıkartıp adam korkutmak... Say say bitmez. Her zaman olduğu gibi yolda kaldınız emniyet!
Maçın Kaybedeni: Bir kez daha görüldüğü üzere Siyami başkan ve ekibi. Üstünde hiçbir hakaret yazmayan; "savaşmaktan korkma" pankartını sökenlere dur demediler. Az önce aldığımız habere göre de, taraftlarını geride yüz üstü bırakıp; kamyon kasalarında Lüleburgaz'a dönmek zorunda bırakmışlar! Aferin size...
Maçın Güzeli: Takımını hiçbir zaman bırakmayan Lüleburgaz taraftarları! Bugün çok iyiydiniz.
Şimdi sıra 23 mayıs'ta başlayacak play-offlarda. Rakip Nazilli belediyespor. Kendi sahamızda yenmiştik! Finalde neden olmayalım...
Haydi çocuklar 2.lige 2 maç kaldı!
(foto by Kağan Çeviker)
İnanıyoruz! Güveniyoruz!
13 Mayıs 2011 Cuma
Bize Yakışmadı
Kendi atkımıza bir söz yazdırdık yaptırırken. Welcome to Europe diye. Biz bunu oraya yazdırırken gerçekten bu şehirin farklı olduğuna inanarak yazdırdık.
Bu son haftaya geldiğimizde aramızda sorun olan Bayrampaşa taraftarının maça gelmesi engellendi. Bu kadar ileri düşüncede olan, insanların düşüncelerini özgürce dile getirebildiği bir şehire yakışmadı. İnsanların takımlarını izleme hakkını ellerinden almak en basitinden özgürlük kısıtlamasıdır.
Futbol rakiple güzel, seyirci ile güzel. Bayrampaşa da taşlanan otobüslerde bende vardım. Ama ne olursa olsun bu maçta rakip seyirci de olmalıydı.
Maç afişini yarın koyarız. Bloggerda olan bakımdan dolayı bu yazıyı anca yazabildim. Bu yazıyı yazmasaydım vicdanım rahat etmezdi.
11 Mayıs 2011 Çarşamba
Maradona by Kusturica
Emir Kusturica'nın Maradona için çektiği belgesel. Seyrettikçe bu adamın nasıl bir futbolcu olduğunu anlıyorsunuz ve her saniye tekrar hayran oluyorsunuz. Ama filmin sonlarına doğru Diego bir laf ediyor ki orada işte ahh diyorsunuz ah...
-Düşünsene Emir hiç uyuşturucuya bulaşmasaydım nasıl bir futbolcu olurdum?
9 Mayıs 2011 Pazartesi
Şimdi Bizim Zamanımız!
8 Mayıs 2011 Pazar
Malatya'dan da Hükmen 3 Puan
Sezonu kapatan ve ligden düşmesi kesinleşen Malatyaspor maçından hafta içi 3-0 hükmen galibiyet ve 3 puan aldığımız açıklanır! Şu anda oynanan diğer maçların sonuçlarına göre de, haftaya Bayrampaşa maçı daha da kıymete binebilir...
Saldır Burgaz...
Saldır Burgaz...
3 Mayıs 2011 Salı
1 Mayıs 2011 Pazar
Sonu Şampiyonluk Olsun!
Maçlarla ilgili birşey yazmıcaz dedik. Önemli de değil artık. Kazandık mı? Kazandık. Yukarısı puan kaybetti mi? Kaybetti!
Allahım bitmesin bu rüya! Sonu şampiyonluk olsun!
29 Nisan 2011 Cuma
Son 3
24 Nisan 2011 Pazar
Azimli Kızanlar
Bursa'ya bazı sebeplerden dolayı gidemedim ama gidenler geldiklerinde yazarlar maçı. Biz bilgisayar başında maçı yenildik diye bırakmışken, sahadakiler bırakmamış ve son dakikada 1 puanı kapmışlar.
Nilüfer:1 Burgaz:1
Şimdi 3 maçta 9 puan zamanı.
Maç yazısı Ferit başkandan bu sefer. Tıklayıp gidebilirsiniz.
Nilüfer:1 Burgaz:1
Şimdi 3 maçta 9 puan zamanı.
Maç yazısı Ferit başkandan bu sefer. Tıklayıp gidebilirsiniz.
17 Nisan 2011 Pazar
Uçuyoruz Ne Güzel Kamikaze
10 Nisan 2011 Pazar
İnegöl Maçı
7 Nisan 2011 Perşembe
30 Mart 2011 Çarşamba
Emrah Serbes'ten Biraz
...
-Apartman girişindeki lambayı sen mi kırdın Bülent?
-Hangisini?
-Otomatik yanan, sensorlu lamba.
-Hayır.
-Komşu görmüş,yalan söyleme.Süpürge sapıyla kırmışsın dün gece.
Önüme baktım.
"Neden kırdın?"
Cevap yok
"Hasta mısın evladım? Söyle bana,neyin var, neden kırdın lambayı,yapma böyle..."
"Kırdımsa kırdım, ne olacak! Çok mu değerliymiş?"
"Lamba senden değerli mi evladım, lambanın amına koyayım,lamba kim?Yöneticiye de dedim.lambanızı sikeyim,kaç paraysa veririz.Sen değerlisin benim için."
"Beni görünce yanmıyordu baba."
"Nasıl ya?"
"Görmezden geliyordu,yanmıyordu. kaç sefer yok saydı beni."
"E beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor."
"Hadi ya! Sahiden mi?"
"Evet. Ucuzundan takmışlar.Bizimle bir alakası yok!"
Babama sarıldım, yıllar sonra. (s.141)
Emrah Serbes/Erken Kaybedenler (Kimi Sevsem Çıkmazı öyküsünden.)
-Apartman girişindeki lambayı sen mi kırdın Bülent?
-Hangisini?
-Otomatik yanan, sensorlu lamba.
-Hayır.
-Komşu görmüş,yalan söyleme.Süpürge sapıyla kırmışsın dün gece.
Önüme baktım.
"Neden kırdın?"
Cevap yok
"Hasta mısın evladım? Söyle bana,neyin var, neden kırdın lambayı,yapma böyle..."
"Kırdımsa kırdım, ne olacak! Çok mu değerliymiş?"
"Lamba senden değerli mi evladım, lambanın amına koyayım,lamba kim?Yöneticiye de dedim.lambanızı sikeyim,kaç paraysa veririz.Sen değerlisin benim için."
"Beni görünce yanmıyordu baba."
"Nasıl ya?"
"Görmezden geliyordu,yanmıyordu. kaç sefer yok saydı beni."
"E beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor."
"Hadi ya! Sahiden mi?"
"Evet. Ucuzundan takmışlar.Bizimle bir alakası yok!"
Babama sarıldım, yıllar sonra. (s.141)
Emrah Serbes/Erken Kaybedenler (Kimi Sevsem Çıkmazı öyküsünden.)
Eskiler Yeniler, Hiddink'in Kafası Hala Karışık
Bu İstanbul trafiğinde önemli zamanlarda istediğin yere yetişmek imkansız gibi bir şey! Maslak'tan 18.30'da çıkıp 20.30'daki milli maça zamanında yetişemedik. Maçın ilk 30 dakikası yok yani bende! Radyodan dinlemeye başladığımız (üstelik stadı yarım saat boyunca sıkışan trafikte izleyerek) maçın ilk 10 dakikası çok baskılı olmuş(tu.) Ancak biz stada girdiğimizde Arda golü henüz atmıştı. O yüzden o hengamede maçı anlayana kadar ilk yarı bitti. İlk yarı bitmesine yakın, ortasahada bir şeyin eksik ya da yanlış olduğunu düşündüm ama çözemedim tam olarak! (Bu arada ilk yarıda yağmur çok tatlı yağıyordu.)
İkinci yarı başlarında sorunu çözdüm. Hiddink selçuk ve Nuri'yi defansif ortasaha olarak başlatmıştı ancak maçın devamında Nuri'yi biraz ileri çekerek, ortashaha kurgusunda değişiklik yapmış. Haliyle bu kourgusal değişiklik iki oyuncu arasında sık sık top kaybına yol açtı maç boyunca... Ancak mehmet'in bu ikili önünde, daha serbest oynaması; ortasahada zaman zaman boşluklara yol açtı. İkinci yarı stresin arttığı dönemde Allah'tan Avusturya tehlikeli ataklar yapamadı ve bizim de işimize yaradı bu çünkü 70'ten sonra ortasaha direncimiz gittikçe zayıflamış, kanat hücumcuları Hamit ve Arda oyundan düşmüştü. İkinci gol semih'in çok güzel pasında, doğru yere hareketlenen Gökhan ile geldiğinde Avusturya maçı çeviremeyeceğini anladığında, kemik sesleri çıkartmaya başladı. Penaltı ise doğru karardı. ne olursa olsun koşan oyuncunun önüne kolunu çıkartmayacaksınız. Akıllı hücumcu tabiri caizse penaltıyı böyle alır. Tabii Volkan'ın doğru köşeyi bulması ve penaltıyı çıkartması da; onun yeteneklerinin bir gösterisiydi. (Bir de karakteri zayıf olmasa Volkan'ın..)
Maçtan önce kadroya baktığımda erken yorumum; milli takımın formsuz oyuncuları (Arda,Hamit ve Hakan) ile yenileri ile zorlanabilecği yönündeydi. Nitekim Arda Ve Hamit'in 60'tan sonra oyundan bariz bir şekilde düşmeleri, Hakan'ın kademe hataları ve oyuncuları kaçırması bu yorumumu haklı çıkardı!
Hiddink'in kafası karışık ancak formsuz oyunculara sırf güveniyor diye bu kadar şans vermesi doğru değil! Nitekim milli takım en formda ve en iyi oyunculardan oluşmalı bana göre... Nasıl ki bugün 2 yeni oyuncumuzun sahada olduğu bir milli takım izlediysek, formsuzlar da kenarda oturmalı. Ve bence en önemli eksikliği Hollandalı'nın oyunu Nuri üzerinden kurmaması... Dortmund'da ortasahanın ortasında, ileri yönelik bir oyun oynuyorsa; milli takımda da aynı şekilde oynatılmalı.Elimizde böyle bir değer varken defansif ortasaha pozisyonu Nuri'nin yeteneklerini kısıtlıyor!
Son olarak, bugün tribünler müthişti (demek ki isteyince oluyormuş) sahaya yabancı madde atana kadar! Kardeşim biz ne saçma bir milletiz! Takım 2-0 önde, her şey istediğimiz gibi gidiyor; sen sahaya bayrak sopası atıyorsun! Ortamı fol yok yumurta yokken geriyorsun! Saçmasın, salaksın...
3 haziran'daki Belçika maçını kaybetmediğimiz takdirde bütün korkular biter. Haydi bakalım...
29 Mart 2011 Salı
2011'de Yine Sol Açık
27 Mart 2011 Pazar
The End
22 Mart 2011 Salı
Bu Nasıl Deplasmansa..
Gruplar belli olduktan sonra İstanbul'a olacak deplasmanlar tek yakın deplasmanlarımız olarak duruyordu. Ama pazar günkü maç gösterdi ki sahada herhangi bir şekilde olmayan takım kadar onları bırakmış bir seyirci de vardı. Ki Oytun'a bile kızdım bu konuda kendisi biliyor. Ne olursa olsun o tribünde Lüleburgaz'dan bir minibüs adam gelmeliydi. Neyse herkes kafasına göre zaten bu kodumun hayatında.
Sahaya gelirsek onlar zaten tam kafalarına göre. Ne bir hırs, ne bir istek. Stadın yapısı itibariyle bizim klubenin arkasında olduğumuzdan hocamızın rakıma direktiflerini direkt olarak biz de duyuyorduk. Biz duyuyorduk da, sahadakiler anlıyor muydu belli değil. Maçla ilgili çok bişey söylenecek konum yok. Zaten yanlış tarif yüzünden stada ikinci yarı varabildik.
Bu takım belki cumartesi günü gider Nazilli'yi yener. Takım tekrar umutlanır ama biz artık umutlanmıyoruz.
Son olarak bu takım küme de düşse, yönetenlerle aradaki ilişki ne kadar kötü olursa olsun o maça gidilmeliydi. Armasında LÜLEBURGAZ yazan takım belli! Yalnız bırakılmaz iki tane karı göreceğim diye!
Sahaya gelirsek onlar zaten tam kafalarına göre. Ne bir hırs, ne bir istek. Stadın yapısı itibariyle bizim klubenin arkasında olduğumuzdan hocamızın rakıma direktiflerini direkt olarak biz de duyuyorduk. Biz duyuyorduk da, sahadakiler anlıyor muydu belli değil. Maçla ilgili çok bişey söylenecek konum yok. Zaten yanlış tarif yüzünden stada ikinci yarı varabildik.
Bu takım belki cumartesi günü gider Nazilli'yi yener. Takım tekrar umutlanır ama biz artık umutlanmıyoruz.
Son olarak bu takım küme de düşse, yönetenlerle aradaki ilişki ne kadar kötü olursa olsun o maça gidilmeliydi. Armasında LÜLEBURGAZ yazan takım belli! Yalnız bırakılmaz iki tane karı göreceğim diye!
18 Mart 2011 Cuma
Bu Umut Başka Umut
13 Mart 2011 Pazar
10 Mart 2011 Perşembe
Halısaha Maçı Desem...
Siz hiç 0-0 biten halı saha maçı gördünüz mü? Ben gördüm bugün Babaeski'de... Lüleburgaz ile Kırşehir arasındaki; profesyonel futbolun inceliklerinden(!) enstantaneler izledik. Topu cezasahasına götürmekten aciz Kırşehir ve ona 2-3 topçusu hariç uyan bizim takım! Dışardan biri izlese şu maçı; "iki takımda küme düşmemeye mi oynuyor?" diye sorardı. Oysa biz play-off'u hedefleyen bir takım değil miyiz... Neydi bugünkü maç tam bir fiyasko! 2 gol pozisyonuumuz var koskoca maçta... Maç başlayınca rehavetten ya da rakibi hafife almaktan gol bulamıyoruz diye düşünürken; ilerleyen dakikalarda neden gol bulamadığımız belli oldu: Başkan kontenjanlı Emre Atalı ve Denizli Belediye'den bedava aldığınız Gökhan (o da enteresan bedava aldığın adamla 2 yıllık falan sözleşme yaparsın; bizimkiler mayıs ayına kadar sözleşme yapmış)! birileri çıkıp anlatsa bana bu 2 adamın takımda ne işi var diye, sevinirim. Bir forvet düşünün bir tane kafa topu alamadı, 2 li mücadelelerden yenik ayrıldı (üstelik Kırşehir stoperleri çok kötüyken); haliyle onun eksiklerini kapatmak için arkasında oynayan adamlar aşırı yoruldu.Emre Atalı'yı anlatmayacağım; onu zaten herkes biliyor bu takımda nasıl oynatıldığını!
Bugün takımın iyileri Cabir ile Semih'ti...Cabir gerçek yerinde (ortasahada) oynayınca, iyi işler yapıyor. Ahmet Hoca sen bu çocuğu geçen sene stoper oynattın di mi? Hay ben senin...
Destek istediniz Başkan, bugün bu soğukta 20 km yol yaptık geldik! BU takım için mi destek istiyorsunuz bizden! Terbiyesizliğin sınırını aşan topçularınız, taraftarla maç sonu diyaloğa giren kadro dışı topçularınız, bu takımda neden oynadığı belli olmayan ve futbolun en basit hareketlerini bile yapmaktan aciz topçularınız... Evet bunlar sizin topçularınız! Türkiye'nin 4 bir yanından adam getirdiğiniz; Trakya çocuklarının oynamadığı bir takım! Evet bu da sizin eseriniz!
Bizi play-off için heyecanlandırıp, neredeyse küme düşmüş takımlara puan vererek; germeyin! Kendi adıma söylüyorum ben çok sıkıldım bu işten.Ya adam gibi bir teknik heyet ve futbol takımı kurun! Ya da bırakın gidin! Elbet bulunur bu takıma sahip çıkacak birileri... Geçmişte olduğu gibi! De haydi...
Not:Babaeski'nin çimi de maşallah çok güzelmiş! Bizim çimlerle kötülükte kafa kafaya
yarışır! Bizim orada ne işimiz var TFF?
Bugün takımın iyileri Cabir ile Semih'ti...Cabir gerçek yerinde (ortasahada) oynayınca, iyi işler yapıyor. Ahmet Hoca sen bu çocuğu geçen sene stoper oynattın di mi? Hay ben senin...
Destek istediniz Başkan, bugün bu soğukta 20 km yol yaptık geldik! BU takım için mi destek istiyorsunuz bizden! Terbiyesizliğin sınırını aşan topçularınız, taraftarla maç sonu diyaloğa giren kadro dışı topçularınız, bu takımda neden oynadığı belli olmayan ve futbolun en basit hareketlerini bile yapmaktan aciz topçularınız... Evet bunlar sizin topçularınız! Türkiye'nin 4 bir yanından adam getirdiğiniz; Trakya çocuklarının oynamadığı bir takım! Evet bu da sizin eseriniz!
Bizi play-off için heyecanlandırıp, neredeyse küme düşmüş takımlara puan vererek; germeyin! Kendi adıma söylüyorum ben çok sıkıldım bu işten.Ya adam gibi bir teknik heyet ve futbol takımı kurun! Ya da bırakın gidin! Elbet bulunur bu takıma sahip çıkacak birileri... Geçmişte olduğu gibi! De haydi...
Not:Babaeski'nin çimi de maşallah çok güzelmiş! Bizim çimlerle kötülükte kafa kafaya
yarışır! Bizim orada ne işimiz var TFF?
9 Mart 2011 Çarşamba
Biz Sonuna Kadar Yürüyeceğiz!
Sizde bu Burgaz çocuklarının neler hissettiğini anlayın ve en azından play-off'u bu şehire armağan edin. Türkiye'nin öbür ucu dahi olsa geliriz yanınıza.
Bu arada eğer son maçımızda şampiyonluk veya play-off'a kalma şansımız olursa eğer o maçı gece oynamak istiyoruz.( Işıklandırmalar elden geçirilip)
Bu arada eğer son maçımızda şampiyonluk veya play-off'a kalma şansımız olursa eğer o maçı gece oynamak istiyoruz.( Işıklandırmalar elden geçirilip)
7 Mart 2011 Pazartesi
Maç Nerde Oynanacak TFF?
Perşembe günü maçın yeri belli olmamış. O kadar maçın içinde hangi stadda oynanacağı belli olmayan tek maç Lüleburgazspor'un... Tamam zemin berbat, bugün balkondan bakındım da, uzaktan bile orada futbol oynanması zor gözüküyor! Ama TFF'ye sormak gerek, bize stad mı bulamadınız?
Play-off potasına girmememize çok az kalmışken, şu hayati maçları kendi şehrimizde ve stadımızda oynayamıyoruz ya; gıcık oluyorum... Bu sitemimin kimlere olduğunu herkes bilir! O zemin sizin eseriniz beyler!
1 Mart 2011 Salı
Sonunu Getirin
Babaeski'de iki toplamda 3. maçımızdı bu, kendi evimizde ama Burgaz'da oynayamadığımız.
Hatay maçına oranla (ki o maçta bir anda ortaya çıkan baskıdan bahsediyorum) daha derli toplu başladık. Yine baskılıydık,yine gol bulacağımız belliydi. Ama bunu kendimiz beceremeyince Cabir'in ortasını kendi kalesine yollayan Menemen'in 2 numarası çıktı.
İkinci yarıda da aynı şekilde nasıl hücum yapacağını bilen bir takım kimliğiyle oyuna devam ettik. Gol tesadüf eseri bu seferde Serdal'ın şutuna müdahale edip kalecisini kontrpiyede bırakan Menemen'in 4 numarası sayesinde oldu.
Daha sonrasında güllük gülistanlık giden maç hakemin saçmasapan bir penaltı vermesiyle ( faul olduğu bile şüpheli, hadi faul vardı diyelim içerde olduğu şüpheli) biraz stresli hale girsede kazanmasını bildik.
Play-off potasıyla aramızda sadece 2 puan var. Haftasonu Antalya'dan 3 puanla dönersek çıkışımızın bir anlamı olur. Bir önceki maç yazısında dediğim gibi; Umutlandırdınız, utandırmayın.
Yazının en sonunda Levent'i ayrı tebrik ediyorum canını dişine takıp oynadığı için. Hep böyle devam Levo!
Hatay maçına oranla (ki o maçta bir anda ortaya çıkan baskıdan bahsediyorum) daha derli toplu başladık. Yine baskılıydık,yine gol bulacağımız belliydi. Ama bunu kendimiz beceremeyince Cabir'in ortasını kendi kalesine yollayan Menemen'in 2 numarası çıktı.
İkinci yarıda da aynı şekilde nasıl hücum yapacağını bilen bir takım kimliğiyle oyuna devam ettik. Gol tesadüf eseri bu seferde Serdal'ın şutuna müdahale edip kalecisini kontrpiyede bırakan Menemen'in 4 numarası sayesinde oldu.
Daha sonrasında güllük gülistanlık giden maç hakemin saçmasapan bir penaltı vermesiyle ( faul olduğu bile şüpheli, hadi faul vardı diyelim içerde olduğu şüpheli) biraz stresli hale girsede kazanmasını bildik.
Play-off potasıyla aramızda sadece 2 puan var. Haftasonu Antalya'dan 3 puanla dönersek çıkışımızın bir anlamı olur. Bir önceki maç yazısında dediğim gibi; Umutlandırdınız, utandırmayın.
Yazının en sonunda Levent'i ayrı tebrik ediyorum canını dişine takıp oynadığı için. Hep böyle devam Levo!
25 Şubat 2011 Cuma
I Will Survive
Veda nedir? neden yapılır? Hayır hayır veda eyleminden bahsetmiyorum, Veda'nın neden yapıldığını; içine nelerin katıldığından bahsediyorum... İroni falan da yapmıyorum. ne var ulan bu vedanın içinde, ne var ki o kadar roman,senaryo,şarkı,türkü, film yapıyoruz üstüne... her şeye bu dünyada anlamlar yüklemeye çalıştığımız gibi vedaya da anlam yüklemeye çalışıyoruz, o salak ve içini çoğu zaman boş şeylerle doldurduğumuz beynimize vedanın ne kadar kötü, ne kadar bedbaht bi şey olduğuna dair sinyaller yolluyoruz... sanki veda ettiğimiz her şey çok güzel veya çok anlamlı... Amcam mesela sigara ile vedalaştı ve mutlu işte haydi mutluyu geç adam sağlıklı artık, en azından Türk standartlarında bir kötü alışkanlığına veda etti! veda diyince sahne şöyle açılıyor gözümüzün algıladığı açıda: dış:kız ve erkek yüz yüze bakmaktadır... yağmur sağanağa dönerken, kamera kıza zoomlar: -Erol ben gidiyorum bu şehirden, der! Böylesi ancak filmlerde olur zaten yok öyle vedalar, bi düşünün bakalım nasıl veda ettiniz sevgilinize, ailenize, doğup büyüdüğünüz şehre ya da bilmem neyinize...
Veda neyden yapılıyor? biraz gözyaşı, biraz acı sos (makarnanın ya da köftenin üstüne güzel gidiyor) biraz da insanın hamurunundan kopan bir parçayla mı? (o hamur keşke sadece insanda olsa, siz hiç yavruları zehirlenen ve katledilen bir anne köpeğin gözyaşlarını ve yavrularını her delikte arayan o içgüdüsel hareketlerini gördünüz mü? ben gördüm!) veda hiçbir şey aslında sadece ademoğlunun yaşadığı şeylerden biri, yalın ve hep aynı çerçevede kalan...
Benim için veda ölmek ya da ölen birine toprak atmaktan ibaret! Asıl veda o işte, bu dünyada bir daha varlığına dokunamayacağınız ya da hissedemeyeciğiniz şeyin ölmesidir veda! gerisi... gerisi yok!
Sonuç olarak İstanbul! Sana veda etmiyorum , daha önce bir kez daha olduğu gibi (takriben 8 yaşındaydım) bir süre görüşemeyeceğiz! Biraz özlem olacak tabii bende... ama şairin dediğini bozarak söyleyeyim: "Lüleburgaz'ın en çok İstanbul'a dönüşlerini seviyorum..." Bu 2. ayrılışımız İstanbul... İlkinde o Topkapı'da -şimdi yerinde yeller esen Anadolu otogarında- gözyaşları içinde biraz da şaşkın ayrılırken senden, bir gün geri geleceğimi biliyordum... tam 12 sene sonra geri döndüm sana... şimdi bir kez daha ayrılıyoruz ve bu yukarıda da dediğim gibi bir veda değil, kısa süreli bir ayrılık. (süreyi yeminlen bilmiyorum!) Bir gün elbet buluşacağız...
Not: Zaten iyice kişiselleşen bu yazıya bir kişisel şey daha ekleyeyim... İlk defa İstanbul'dan ayrılıp taşındığım bir şehire Bahar'da gidiyorum! Bak bu bir ilk hayatımda... Göçebeler hep kış öncesi yani güzde giderler yeni yurtlarına... hep öyle yaşadım hayatımı, o yüzden güzleri sevmem pek! Ama şimdi bahar ayında gidiyorum başka bir şehre... Haydi...
Veda neyden yapılıyor? biraz gözyaşı, biraz acı sos (makarnanın ya da köftenin üstüne güzel gidiyor) biraz da insanın hamurunundan kopan bir parçayla mı? (o hamur keşke sadece insanda olsa, siz hiç yavruları zehirlenen ve katledilen bir anne köpeğin gözyaşlarını ve yavrularını her delikte arayan o içgüdüsel hareketlerini gördünüz mü? ben gördüm!) veda hiçbir şey aslında sadece ademoğlunun yaşadığı şeylerden biri, yalın ve hep aynı çerçevede kalan...
Benim için veda ölmek ya da ölen birine toprak atmaktan ibaret! Asıl veda o işte, bu dünyada bir daha varlığına dokunamayacağınız ya da hissedemeyeciğiniz şeyin ölmesidir veda! gerisi... gerisi yok!
Sonuç olarak İstanbul! Sana veda etmiyorum , daha önce bir kez daha olduğu gibi (takriben 8 yaşındaydım) bir süre görüşemeyeceğiz! Biraz özlem olacak tabii bende... ama şairin dediğini bozarak söyleyeyim: "Lüleburgaz'ın en çok İstanbul'a dönüşlerini seviyorum..." Bu 2. ayrılışımız İstanbul... İlkinde o Topkapı'da -şimdi yerinde yeller esen Anadolu otogarında- gözyaşları içinde biraz da şaşkın ayrılırken senden, bir gün geri geleceğimi biliyordum... tam 12 sene sonra geri döndüm sana... şimdi bir kez daha ayrılıyoruz ve bu yukarıda da dediğim gibi bir veda değil, kısa süreli bir ayrılık. (süreyi yeminlen bilmiyorum!) Bir gün elbet buluşacağız...
Not: Zaten iyice kişiselleşen bu yazıya bir kişisel şey daha ekleyeyim... İlk defa İstanbul'dan ayrılıp taşındığım bir şehire Bahar'da gidiyorum! Bak bu bir ilk hayatımda... Göçebeler hep kış öncesi yani güzde giderler yeni yurtlarına... hep öyle yaşadım hayatımı, o yüzden güzleri sevmem pek! Ama şimdi bahar ayında gidiyorum başka bir şehre... Haydi...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)