Gruplar belli olduktan sonra İstanbul'a olacak deplasmanlar tek yakın deplasmanlarımız olarak duruyordu. Ama pazar günkü maç gösterdi ki sahada herhangi bir şekilde olmayan takım kadar onları bırakmış bir seyirci de vardı. Ki Oytun'a bile kızdım bu konuda kendisi biliyor. Ne olursa olsun o tribünde Lüleburgaz'dan bir minibüs adam gelmeliydi. Neyse herkes kafasına göre zaten bu kodumun hayatında.
Sahaya gelirsek onlar zaten tam kafalarına göre. Ne bir hırs, ne bir istek. Stadın yapısı itibariyle bizim klubenin arkasında olduğumuzdan hocamızın rakıma direktiflerini direkt olarak biz de duyuyorduk. Biz duyuyorduk da, sahadakiler anlıyor muydu belli değil. Maçla ilgili çok bişey söylenecek konum yok. Zaten yanlış tarif yüzünden stada ikinci yarı varabildik.
Bu takım belki cumartesi günü gider Nazilli'yi yener. Takım tekrar umutlanır ama biz artık umutlanmıyoruz.
Son olarak bu takım küme de düşse, yönetenlerle aradaki ilişki ne kadar kötü olursa olsun o maça gidilmeliydi. Armasında LÜLEBURGAZ yazan takım belli! Yalnız bırakılmaz iki tane karı göreceğim diye!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder