Çocukken elimizde tüfek o koltuk senin bu koltuk benim zıplarken, oyun oynuyorduk. Çocuktuk işte. Büyüdük bitti mi sanki? Koca koca adamlar yeşiller içinde koşturuyoruz sürünüyoruz, "geç kalmış bir oyun" u oynuyoruz. Evet Volkan Entep'ten bildiriyor. Evci izni alıp şu anda bir internet kafeden bu yazıyı yazıyor.
Sabahın köründe karşınızda Nur Dağları, revirin önündeki kocaman palmiyeler aynı Hollywood manzarası diyorsunuz ama bunu söylediğinize anında pişman oluyorsunuz. Dağdan esen ayaz her yerinizi donduruyor. Len ne holivudu bildiğin Islahiye diyorsunuz. (Belediye başkanı olsam Nur Dağları'na ISLAHİYE yazdırırdım çok afilli olurdu.)
Alayımız. İmkansızlıklar alayı. Babalarımızın amcalarımızın anlattığı askerliği yaşıyorum resmen. (Comche'ye selam olsun kuru üzüm neymiş kahvaltıda, reçel neymiş. Sıkıyorsa ayakkabı boyası sürülmüş siyah(!) zeytin yesin.) Bu kadarını da beklemiyordum açıkcası. İlginçtir alıştım her şeye.Yemeklerin kötülüğüne, kaloriferlerin yanmamasına, alayda sıcak hiçbir yerin olmamasına, kantinin belli saatlerde açık olmasına, açık olsa bile istediğiniz şeyi bulamamaya, ellerimin soğuktan davul gibi şişmesine... Bana bundan sonra Trakya ayazından kimse bahsetmesin. Soğuk koğuşta yatmaya o kadar alıştım ki ısı bir derece oynasın bana sıcak geliyor. Alıştım. Bir diğer tabirle mala bağladım :)
Ve dün yemin ettim. Artık usta askerim. Şafak mafak sormayın saymıyorum! Mayıs'ı gördüm mü başlarız saymaya... Zaman geçiyor nasılsa.
Burada yaygın bir söz var onla bitirmek istiyorum: "Yapçak hiç bi şey yok!" Her yakınmanın arkasına dayıyoruz şu cümleyi, rahatlıyoruz.
SEVgilerle
4 yorum:
Öylesine bloga gireyim bi dedim...
yazdığını görünce değişik oldum.
özlemişim kardeşim.
sayılı gün çabuk biter derler. zorluk olacak tabiki biraz sabır lazım. Allah sabır versin sana..
Mayıs olur Tierra geri döner, sokakta sezon kaptılır...
askerlik baslamadan anılar basladı ha
dönünce anlatmayacam da ondan :)
Yorum Gönder