Eldeki malzeme bu kadar! Kötü malzeme ile yemek pişirmeye çalışan garip bir aşçının yemeği ne kadar lezzetsiz olursa, bizim takım da aşçısı pardon hocası da onun kadar lezzetsiz. Malzeme o kadar eksik ki, İnegöl maçında kıyasıya eleştirdiğim Cabir bu maç oyuna stoper olarak başlıyor. Anlayın işte gerisini... Ortasahada olması gereken Hüseyin yine stoperde. Bir takım 4.resmi maçına çıkarken, stoper hattını bir sürü farklı oyuncudan kurarsa sonuç alması da o kadar gecikir! Bu yüzden İnegöl maçını izledikten sonra Lüleburgazspor'un defansını Sivasspor'un defansına çok benzetmiştim. Stoper olmayan oyuncudan stoper yaratmaya çalışmak, yemeğe tuz yerine şeker koymakla eşdeğer bence. Bu takımın defansını nasıl toparlayacakalar bilemiyorum.
Ortasahaya gelince, Talha yine tek başına,yine oyunu yönlendirecek topları atıyor. Bileklerine çok hakim, bir anda rakip takımdan iki kişiyi ekarte edecek hareketleri de yapıyor ancak etrafında onunla oynayacak bir ortasaha oyuncusu yok! Kanatlar deseniz yine evlere şenlik. Boş koşu yapmaktansa bizim sol ve sağ açık, biraz Talha ile oynamaya çalışsa belki bir şeyler olacak ama zor...
Maça 5 dakika geç girdim. Yediğimiz ilk golü de göremedim haliyle... 25.dakikada durum 2-0 olduğunda Gaziosmanpaşa'nın sağlı sollu atakları ve bizim takımın defansif hataları ön plana çıkıyordu. Kalecimiz Burak da, dünkü GS-BJK maçında Rüştü'yü izlemiş olacak ki, yediği 2.golde Rüştü abisini taklit ediyordu.
Bu dakikadan sonra Lüleburgazspor kendine geldi ve kaybedecek bir şey olmamasının verdiği gazla ve Gaziosmanpaşa'nın geriye yaslanmasıyla ilk yarının son dakikalarında Engin ile golü buldu. Bu golle Amberg doğumlu forvetimiz Engin, Türkiye'deki ilk resmi golünü atmış oldu.Ama kim derdi ki, aynı Engin 2.yarı maçın kaderini belirleyecek diye...
İkinci yarıda her iki takım da karşılıklı cılız ataklarla oynarken, maçın 69.dakikasında saha karıştı. Bu karışıklıktan 2 kırmızı,2 de sarı kart çıktı. Engin' e ceza sahası yayında yapılan sert faulü hakemin vermemesi nedeniyle,Engin önce sert hamleyi yapan rakip oyuncuyu kendi cezalandırdı,yerden kalkıp tekmeyi attı ve daha sonra da oyunu maçın başından beri çirkinleştirme adına her şeyi yapan Gaziosmanpaşalı 41 numaralı oyuncuyu tokatladı. Ardından saha karıştı. Olaylar yatıştığında, Engin direkt kırmızı ile oyun dışı kalırken, sağ bekimiz 2.sarıdan kırmızıyı gördü. Bir anda dokuz kişi kaldık. Böylece Engin maçın kaderini etkiledi. Yorulmuş bir Gaziosmanpaşa ile son yirmi dakika 11'e 11 yapılacak bir mücadele ile bir beraberlik belki de bir galibiyet alınırdı. Bu kartlardan sonra hocamız, Deniz'i de oyundan çıkarıp forvet hattını ortadan kaldırdı yerine 55 numaralı (diğer maçlarda ortasaha oynayan) topçuyu oyuna soktu. Son yirmi dakika skoru koruma adına geriye yaslanan Gaziosmanpaşa, "futbol bir hatalar oyunudur" mottosunu doğrularcasına 85.dakika da bizden golü yedi. Oyuna sonradan giren oyuncumuz, defanstan top çıkartılırken yapılan hatayı affetmedi ve Emre'nin attığı pası gole çevirdi. Maç olaylar nedeniyle 5 dakika uzadığında, içimi de bir korku kaplamıştı.Ve korktuğum başıma geldi. 9 kişi olmanın verdiği yorgunluk ve yine yapılan bir defans hatası ile uzatmalarda golü yedik.Sonuç:3-2!
Bu böyle gitmeyecek tabii... Bugüne kadar bu ligde 4 takımı izledim.4'ününde aralarında çok fark yok! Hatalar doğruya çevrilse, sonuçlar farklı olur ve bu takımların sıralamadaki yerleri tam tersi olurdu. Ocak ayında 3 bölgeye de (bir stoper kesin, bir ortasahanın ortası,bir de forvet) yapılacak iyi transferler ile her şey düzelir. Hatta mücadale iyi yapılırsa üst sıralarda bile bitirilebilir lig... Şu anda yapacak bir şey de yok, Ocak ayına kadar toplayabileceğimiz puanları toplacağız.
Gelelim maçın hakemine. Hilal Tuba Hanım vasat bir maç yönetti. Hıncal Uluç'un bir hakemin artniyetli olup olmadığını anlamak için hakemin cezahası çevresinde vermediği faullere değil, ortasahada çalmadığı faullere bakın der ya! Ben bu maçta takdir haklarını evsahibinden yana kullanan bir hakem gördüm. Engin'e vermediği faul ile olayları başlatan da oydu. (Daha sonrasında Engin'in yaptığı hatayı da bir yere koymak gerek tabii. Öfke kontrolünü yapamamak da onun kabahatiydi.) Kendisi ile ilgili yazdığım yazıda. Kartlarına çok sık başvuran bir hakem olduğunu söylemiştim. Hatta itirazlarda kart gösterdiğini de, nitekim sağbekimiz kendisi ile çok oynayınca (sürekli itiraz) kafayı ona taktı ve çıkan karmaşadan onu da 2.sarıdan attı. Kadınlar hayatın her yerinde olmalı buna itirazım yok ama kadın hakemler futbolun ruhundan pek anlamıyorlar! Oyunun kurallarını da sadece kağıt üzerinden öğrendikleri için, yapılan ince bir faulü görmemeleri olasılığı artıyor. Bu bakımdan bayanlar liginin hala gelişemediği bir ülkede, kadın hakemlerin kendini geliştirmesi ve erkeklerin dünyasında yer alması çok zor!En azından şimdilik...
Gaziosmanpaşa tipik bir semt takımı... Taraftarları ve sahanın fiziki konumu bunu açıkça ortaya koyuyor. Tam 16 yıl sonra bir bilet kuyruğuna girip para vermeden maça girdim daha ne olsun... Bu bile semt takımı imajını koruduğunu gösteriyor. Bu maçı bedelsiz izlememi sağlayan Gaziosmanpaşa'ya gayrıresmi teşekkürlerimi buradan iletiyorum.
İlkyarıdaki ortasaha mücadelesi ve semt içinde bir stadyum
İlkyarıdan bir pozisyon.Burak çıkıp topu kontrol ediyor
Maçın son dakikaları ve aynı karede iki kaleci. Burak son dakikada rakip takım kalesinde gol arıyor
7 yorum:
Ahmet Hoca bence elindeki yeşil fasülye ile patlıcan musakka yapmaya çalışıyor.
Yanlış mı düşünyorum.
Bu arada çarşamba günü bizde tahta tribünde olacaz tanışalım tierra ve blanka gözlerim Trakya Ateşi atkısı arayacak.
ya fasulyeye harcayacağı domatesi ziyan etmese de yumurta kırıp en azından menemen yapsa :) şaka bir yana işimiz zor!
ben istanbulda yaşıyorum,arada bir burgazda gözüküyorum! çarşamba günü orada yokum malesef! ama blanka oralarda olacaktır! çünkü maç yazısını o yazıcak bu sefer :)
işimiz zor hakikaten
Ama umutsuz değilim düşmesek yeter bu sene.
az önce eski postlarınıza baktım
askerlikle ilgili fotoları gördüm yabancı gelmedi siman kesin bir yerlerden tanışıyoruz.
Galiba Anadolu Lisesi mezunusun Buralara geldiğinde tekrar tanışmak üzere görüşürüz.
eyvallah görüşürüz. tahta tribünde.
blogta yazanların hepsi Anadolu Lisesi mezunu.tierrayla ben aynı dönemdeniz.
anladım tierra
bende 2001 mezunuyum
Atatürk Lisesi sayılır.Ayrıldım çünkü burgazdan.
çarşamba görüşürüz tahta tribünde
bizde 2001 mezunuyuz yahu :)
du bakalım :)
:))
hadi bakalım
Yorum Gönder