Ben geçmişi sahalarda top koşturmuş biri olarak (ki bu sahalar; kum ağırlıklı olmak üzere-çim ve halı saha dahil- az çok bir şeyler biliyorum futbol adına) sabahın köründe kahvaltı ederken ev arkadaşımla bu maçı önceden yorumalrken Mustafa Denizli'nin ben 2 önlibero ve defansif ortasaha ile oyuna başlayacağını tahmin etmiştim, ev arkadışım da (ki kendisi de bu oyunu iyi bilir) Fenerbahçe erken gol bulursa bu maçı alır demişti.
Maç başladı ve dediklerimiz aynen çıktı1 Denizli'nin gol yemeden gol bulup üstüne yatma taktiği, Daum'un ise rakibini oyununu sert müdahaleler ile kesme taktiği karşı karşıya gelince derbi içinden çıkılmaz hale geldi. Aziz Yıldırım Daum'u bu takımın başına getirirken bunun hesaplarını yapıyor muydu bilmiyorum ama ben daha sene baından beri vizyonu olmayan bir başkanın, Daum gibi bir adamı bu takımın başına geçirerek ne kadar çapsız bir adam olduğunu gösterdiğini bas bas bağırıyordum blogda! İlk yarı gayet bir bir anadolu takımı gibi -kendi sahasında olmasına rağmen- oyun kurgusunu rakibi sert oyunla yıldırma taktiğini seçen ve buna göz yuman Hüseyin Göçek'i izlemek bana bu futboldan nefret etmeme neden oldu!
Devre arasınd ane oldu beşiktaş soyunma odasında bilmiyorum ama daha istekli başlayan Beşiktaş'ta ironiktir ki öne çıkan adam Köybaşı oldu (ki, kendisine de güvenim tam, forma istikrarını bu çocuğa daha erken yakalatmalıydınız... İddia ediyorum bu çocuk, önmüzdeki 10 yılın değişmez adamı olur milli takımda), oldu da ne oldu? Forvetsiz Beşiktaş'ta, karambol gole tamah eden adamlar varken o gol hiçbir zaman gelmezdi! penaltının ise kaçacağı daha başından belliydi. Ben bile o topu Volkan'ın sağına atardım soluna değil!
Ve Hüseyin Göçek'e ayrı bir parantez açmak gerekir! Bu adamın futbol bilgisi zayıf, kuralları biliyor oalbilir ama Lugano'nun pozisyonu penaltı iken, Bobo'nun pozisyonuna penaltı çalması; Ernst'in hareketine kırmızıyı göstermesi; 5 dakika önce Guiza'ya sarı kart verdiği pozisyonun benzerinde, Vedwerson ve Toraman'ı oyundan atması Göçek'i yüz karası hakemler listesine yazdırdı! Oğuz sarvan hala ortalarda gözükmesin ama sorsun bi kendine hala niye bir hakemimiz Dünya Kupası2nda yoksun diye... İşte bundan yok, oyunu bilmeyen hiçbir hakem bu oyunu yönetemez!
Not: Aylar sonra bloguma bu maçla döndüm! Sanırım nedeni de, Bilica... Koskoca Fenerbahçe penaltı noktasını kazıyıp oraya maydanoz ekmeye çalışan bir topçu barındırıyorsa ( ki b u geçen sene Sivas'ın başarısının(!) ne olduğunu bu maçta açıkça göstermiştir bana göre) ben bu oyunun çirkinleşmemesi için elimden geleni yaparım! Mücadelemi de sonuna kadar yaparım! Bu gözler geçen hafta Barcelona-R.Madrid derbisini izlerken, sahada oynanan bir futbol görüyorduve sahada kimse o çimleri kazımıyordu... Küçük beyinler şampiyon olabilir, bir başarı elde edebilir ama asla tarihe iyi yazılmaz, yazılamaz!
Maç başladı ve dediklerimiz aynen çıktı1 Denizli'nin gol yemeden gol bulup üstüne yatma taktiği, Daum'un ise rakibini oyununu sert müdahaleler ile kesme taktiği karşı karşıya gelince derbi içinden çıkılmaz hale geldi. Aziz Yıldırım Daum'u bu takımın başına getirirken bunun hesaplarını yapıyor muydu bilmiyorum ama ben daha sene baından beri vizyonu olmayan bir başkanın, Daum gibi bir adamı bu takımın başına geçirerek ne kadar çapsız bir adam olduğunu gösterdiğini bas bas bağırıyordum blogda! İlk yarı gayet bir bir anadolu takımı gibi -kendi sahasında olmasına rağmen- oyun kurgusunu rakibi sert oyunla yıldırma taktiğini seçen ve buna göz yuman Hüseyin Göçek'i izlemek bana bu futboldan nefret etmeme neden oldu!
Devre arasınd ane oldu beşiktaş soyunma odasında bilmiyorum ama daha istekli başlayan Beşiktaş'ta ironiktir ki öne çıkan adam Köybaşı oldu (ki, kendisine de güvenim tam, forma istikrarını bu çocuğa daha erken yakalatmalıydınız... İddia ediyorum bu çocuk, önmüzdeki 10 yılın değişmez adamı olur milli takımda), oldu da ne oldu? Forvetsiz Beşiktaş'ta, karambol gole tamah eden adamlar varken o gol hiçbir zaman gelmezdi! penaltının ise kaçacağı daha başından belliydi. Ben bile o topu Volkan'ın sağına atardım soluna değil!
Ve Hüseyin Göçek'e ayrı bir parantez açmak gerekir! Bu adamın futbol bilgisi zayıf, kuralları biliyor oalbilir ama Lugano'nun pozisyonu penaltı iken, Bobo'nun pozisyonuna penaltı çalması; Ernst'in hareketine kırmızıyı göstermesi; 5 dakika önce Guiza'ya sarı kart verdiği pozisyonun benzerinde, Vedwerson ve Toraman'ı oyundan atması Göçek'i yüz karası hakemler listesine yazdırdı! Oğuz sarvan hala ortalarda gözükmesin ama sorsun bi kendine hala niye bir hakemimiz Dünya Kupası2nda yoksun diye... İşte bundan yok, oyunu bilmeyen hiçbir hakem bu oyunu yönetemez!
Not: Aylar sonra bloguma bu maçla döndüm! Sanırım nedeni de, Bilica... Koskoca Fenerbahçe penaltı noktasını kazıyıp oraya maydanoz ekmeye çalışan bir topçu barındırıyorsa ( ki b u geçen sene Sivas'ın başarısının(!) ne olduğunu bu maçta açıkça göstermiştir bana göre) ben bu oyunun çirkinleşmemesi için elimden geleni yaparım! Mücadelemi de sonuna kadar yaparım! Bu gözler geçen hafta Barcelona-R.Madrid derbisini izlerken, sahada oynanan bir futbol görüyorduve sahada kimse o çimleri kazımıyordu... Küçük beyinler şampiyon olabilir, bir başarı elde edebilir ama asla tarihe iyi yazılmaz, yazılamaz!
2 yorum:
Bir fenerbahçeli olarak aynen takılıyorum bilicanın pozisyonu yani verilen penatlı değil diğer luganonun pozisyonu penaltı hakeme gelince gercekten çok formssuz türk hakemleri ama yabancılarda böle hatta bizden dahada kötüler..
baskanlardan biri firat aydunus istemiyor oteki gocek i istemiyor, oguz sarvan yapiyor bir artistlik ikisinden birini seciyor...ortalarda gozukmeyecek tabi oguz sarvan...cunku onuda ilk gordukleri yerde duvara kazicaklardir
bilica'ya gelince, canli bomba gibi geziodu sonunda patlatti kendini
Yorum Gönder