3 Kasım 2008 Pazartesi

Balık ve Salata Üstüne Futbol Kulübü


Emre "ben yemeğe gidiyorum sonra görüşürüz" dediğinde, biz de ya dışarı çıkacaktık ya da yemeksepeti takılacaktık! İçimden de o sırada bir balık yeme isteği fırladı ve attım kendimi "Meşhur Balıkçınız Bayram'a". (Mekanlara isim verme yoksulu olduğumuz burdan belli! Böyle bir isim koymak kimin aklına gelir, üstelik bir balıkçıya...) Genelikle hangi aylarda hangi balığın yeneceğini bildiğimden, bu ay küçük balık diyorsanız yenecek tek şey istavrit. Büyük balıklarda da palamut ve çinekop ama o bizim bütçeyi aşar! Neyse istavriti söyledim yanına da mevsim salatası, afiyetle yedim. Saate baktım. Futbol Kulübü saatine 5 dakika var. Koşarak çıktım mekandan, Carusel'in önünden fırlayarak geçtim ve eve girdim. Açtığımda yeni başlamıştı program ama nedense balıkçıda yan masadaki kızın, Türk kahvesi istemesinden mi bilinmez; bir kahve yapmaya mutfağa daldım. (Bilenler bilir pek kahveci değilimdir ama sevgili annem sağolsun -kahve hastası olduğundan- İstanbul'a geldiğinde o alır dolaba koyar bir tane Kuru Kahveci Mehmet Efendi... ) Ocağa cezveyi sürüp, içeri döndüm ancak taşma sesini duyar duymaz bugünkü ikinci deparımı mutfağa attım. Çok şükür kahvenin çoğunu kurtardım ve tv'nin karşısına geçtim.
Bu program pazartesi spor programlarımın mutlak favorisi artık! Okay Karacan, Uğur Meleke ve Mehmet Demirkol üçünü de farklı bulurum futbol üzerine konuşan cemiyette... 90 Dakika'daki Hıncal ve Mahdumları durumu yoktur bu programda! Belki de bundan ilk günden favorim olmuştur. Okay Karacan değişik bir program yöneticisi, adamı kışkırtıyor. Karşısında kim olsa konuşabiliyor onun sayesinde. Mehmet Demirkol ise suyun öte yanından beğendiğim ender yorumculardandır. Hıncallaşmadığı sürece aklı başında yorumları dinlemek mümkündür ve ısrarla istenir! Uğur Meleke ise sabaha kadar konuşsun keyifle dinlenir. Cemiyetin bir başka farklı adamı da odur benim gözümde.
Okay Karacan incileri mi oluşucak bu programda nedir: "Eli silahlı 6 adam bekliyor büyükleri." "3 büyükler deplasmanlardan dayak yiyip geliyorlar!" "Teşekkür ederim yeşil köşe!( Demirkol'a ufak bir taş)"

Fuat Akdağ ile bulunduğumuz bir ortamda Okay Karacan bahsi açıldığında, "Okay farklı şeyler istedi ve biraz ön plana çıkmak istedi, biz de onun istediklerini veremedik ve yollarımız ayrıldı "demişti! O zaman üzülmüştüm de şimdi bakıyorum, bence iyi olmuş biz izleyiciler için. Okay Karacan'ın duyguları nedir bilemeyiz tabii ki...
Son olarak Uğur Meleke'yi yazıları ile Milliyet'te göremiyoruz. Habertürk'ün -eli kulağında- gazetesine geçmiş diyorlar... Doğruysa ona da hayırlı olsun.

2 yorum:

blanka dedi ki...

başında bekliceksin...
kısık ateşte karıştırarak yapıcaksın :D

tierra dedi ki...

unuttuk olm yapmaya yapmaya :)