31 Mayıs 2010 Pazartesi

Şişirdin Gene Bütün Tospağaları...


Hangi birine yanayım ki... Bir buçuk saatte Hamitabat'a gitmemize mi, Volkan Konak'ın bütün gece mıkır mıkır konuşmasına mı? Geçen sene Burgaz'ın Kızı'ndan sonra hiç olmadı bu sene...

Hoşgeldiniz


Geçen sene aynı dönemde Çerkezköy'ü kutluyorduk. Şimdi Kırklareli geldi. Hoşgeldiler ;)

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Beklemedeyiz...


Çerkezköy düşünce Trakya içi deplasmanımız da gitmişti. Ama şimdi Kırklareli finale kaldı. Son maçı pazar günü Kocaeli Çenesuyu Plajyoluspor ile. Yenerlerse geliyolar. Gelsinler bi zahmet.

Foto YerelFutbol.com'dan alıntıdır.

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Yaz Gelirken

Köklü bir camia ve teknik direktörü gibiydik..

Alakasız bir zamanda , alakasız bi yerde başlamıştı hikayemiz. Ajanslara son dakika haberi diye düşmüştük. İşin komiği kontratlarımız bile devam ediyordu. İstanbul'dan uzak bir yerde el sıkışılmıştı işte. Kafa yapıları uymuştu , leb demeden "çorumun yeraltı kaynakları" ile ilgili sohbet eder olmuştuk.

O da 4-4-2 den hoşlanıyordu ben de , her maçım üst bitsin istiyordum , sıkılmıştım 1-0 , 1-0 maç kazanmaktan.

Fifa'lara verildik , Cas'lara gidildi , bir sürü tazminat ödedik ( maneviler daha çok) ama mutluyduk. Birlikteliğin sinerjisi takıma da yansımıştı , Kolej takımı gibiydi aşkımız.

İlk sene şampiyonluk , 100 gol barajı aşılmış , Şampiyonlar Ligi'nde gidebildiğimiz yere kadar gitmiştik.

2. sene...3.sene

Neden böyle olmuştu. Bir hafta 1-0 , diğerinde 2-2- , öbür hafta 0-4 ..Sonra 4 hafta maça çıkmıyorduk , hükmen mağlup oluyorduk bile bile..

Hani Başkan takımı yalnız bırakır ya deplasmanda , ya da yönetim kurulu. Öyle oluyordu. Tatsız tutsuz maçlar , yabancıydık birbirimize.. Ve bilerek kırmızı kart görüyorduk noel tatili öncesi.

Artık eski teknik direktörler özlenmeye başlamıştı. Haber yolluyorduk menajerler aracılığı ile..

Ve birgün bavulu toplayıp gitti..Hiç bir foto muhabirini yollamadım , hiç bir seyirci grubu hoşçakal demedi.

Her gün u.e.f.a.com a girip bakıyorum bir haber var mı diye?

En iyisi futbolu bırakmak artık. Bodrum'daki yazlığıma çekilip , TV8'e çıkmak istiyorum yazları , omzumda papağanımla..



Tribün Dergi'den refet'in yazısıdır.

20 Mayıs 2010 Perşembe

Mevlana'nın Torunu Küfür Eder mi?

Bu ne biçim hikaye böyle? Herkes birbiri ile takım kardeşliği içindeyse, Türk futbolunda bu kadar şiddet ve tribün terörü neden çıkıyor ki? Karagümrük Karşıyaka'nın tek kardeşi(!) imiş, ee biz de karagümrük ile kardeşmişiz, o zaman Burgazspor da Karşıyaka kardeş :) herkes kardeş değil mi zaten bu dünyada...

Maçın başında Karşıyaka'ya küfür eden bir Konyaspor tribününde "Mevlana'nın Torunları" pankartı vardı... Bu mudur torunu olmak!

Karşıyaka malesef beklediğim gibi bir takım değil! Oyunu kanatlara yayamayan, ortasaha direncini Konya'ya kaptıran bir Karşıyaka'nın, bu maçtan galibiyet alması mucize gibi bir şeydi!

Fırat Aydınus sen eyyamcısın bunu kabul et! Yan hakemin senden daha beter, taca çıkan topu devam ettiriyor ve KOnya devamında gol atıyor! Utanın biraz bu düzeyde hakemler böyle basit hatalar yapıyor ya iyice sinir oluyorum!

ve son olarak... Bizim localar iyiymiş be :)

18 Mayıs 2010 Salı

Toplayıver Beni

Olimpico Anıları



Tamamen spontane bir şekilde alınan kararla gidilen bir maç oldu Altay-KSK maçı. Olimpico'nun ulaşımı Burgaz'dan gayet kolay olunca yaklaşık bir buçuk saatte hedefimize vardık.Hedef olarak belirlediğimiz taraf(renklerden dolayı) Karşıyaka tarafı oldu.

Daha önceden gözümüze kestirdiğimiz Play-off İstanbul t-shirtleri için store tırına doğru yöneldik.Hatıralarımızıda aldıktan sonra sıra biletimizi almaya gelmişken biletlerin girişte dağıtıldığını gördük. Elimize neredeyse zorla :) tutuşturulan biletle kendimiz bol rüzgarlı Olimpico'ya yönelttik. Ama bugüne kadar bir dünya maça giden Oytun(sanırsam tipten) polis tarafından yaklaşık 5 dakika arandı.(Ben 20saniyede geçtim sanırsam :) Ayakkabı dahil ne var ne yok çıkarıp arattıktan sonra girdik.

İçeri girdiğimiz gibi önce kendimize bir kuytu köşe bulmak lazımdı. Malum tarafsız seyirciyiz. Tam biz kendimize yer bulmuşken Oytun, Altay tarafında kavga çıktı dedi. O an karşıda yaşananlar, o stadda oynanan 2-2lik Galatasaray-Fenerbahçe maçını hatırlattı. Tribün olarak üstünlük sayı olarak da ses olarak da Karşıyaka'daydı. Maçın sonlarına doğru Türk tribünlerinin ortak sorunu strese yenildiler. Halbuki tam takımın ayağa kaldırılması gereken zamandı.



Maça gelirsek; o sahada ne kadar oynanabilirse o kadar oynadılar bence. Ama iki teknik adamında önce yenilmeme stratejisinden en azından 60da vazgeçmeleri gerekiyordu. Altay Zafer Biryol'u, Karşıyaka'da Erçağ'ı 85'te oyuna aldı. Erçağ'ın girişiyle son 5dakikada 2pozisyon buldu KSK. Ama bunlardan da birşey çıkmayınca maç başladığı gibi bitti.

Olimpico'ya aşina olanlar için 10dakikada o staddan çıkmak çok değişik bir duyguydu.Son sözümde bu yeni getirilen play-off statüsü için. Kesinlikle çok saçma, akla ve mantığa aykırı. Eski sistemin enerjisi ve heyecanı kaybolmuş.Perşembe Tierra Samiyen'de olucak. İkinci maçıda ondan okuruz.

Yaşa Varol



Bu kadar yol tepen tribün emekçilerine saygıyla...

16 Mayıs 2010 Pazar

Kaldırdılar



Bursa'nın şampiyonluğu anasının sütü gibi helaldir... Ertuğrul Sağlam'ın ve takımının başarısı Türk futbolunda bu gece bir şeyleri değiştirdi. En azından ben öyle umuyorum! Sezonun başından beri şampiyonluk yarışını kaldırabilirler mi, kaldıramazlar mı diye tartışan bazı kendini bilmişler de umarım bu gece "kaldırdıklarını" açıkça görmüşlerdir. Bursaspor İstanbul'un derebeylerinden aldığı puanlarla şampiyon olmuştur. Bunu göz ardı edemeyiz... Şehri ile bütünleşen, gücünü iyi kullanan ve şampiyonluğa inanan bir takımın sevinç gözyaşlarını izledik bu gece! Helal olsun Bursaspor, helal olsun Ertuğrul Sağlam, helal olsun Bursa şehri... 3 gün 3 gece eğlenin... Hakkınız...

Bayern'in Dublesi


Bayern Münih, Almanya Kupası finalinde 4leyerek duble yaptı. Yarında, cumartesi günkü rakibi İnter duble yapıcak.

1hafta kala, bana bile heyecan bastı.

Kimi destekleyeceğim konusunda çok kararsızım. Muhteşem bir sezon geçiren Robben'in hatırına Münih mi? Yoksa ''Special One'' hatırına İnter mi?

Amaannn. 2005 gibi final olsun. Başka dileğim yok.

15 Mayıs 2010 Cumartesi

Direklerarası


Drama tiyatronun bir dalı ama en nihayetinde bir oyun olduğunu düşünürsek, futbola uyarlayan Kosova'ya bunun için katılmamak elde değil... Bugün Wembley'de direklerarası bir tiyatro oynandı... Pompey'in Maviler karşısında yapacak şeyleri sınırlıydı ve en nihayetinde direkten (5 adet) en çok topu dönen takım kupayı kazandı... Boateng Ballack'a ilk yarıyı ceza olarak kestiği dakikalarda bu maçın kader üzerine inşa edildiğini düşünse acaba o bileğe sert yapılan faulü yapar mıydı bilinmez ama penaltıyı kaçırdıktan sonra ilk aklına o pozisyon gelmiştir herhalde... Chelsea yine ortasahasının iyi oyunuyla maçı aldı götürdü. Çok da fazla bir şey söylemek imkansız taktik adına bu maç için... Bence o penaltı Portshmouth adına gol olarak yazılsa bile, Chelsea bu maçı alırdı...
Grant haklı bu çimler Wembley'e yakışmıyor! Acaba bu akşam Abramoviç Grant'le oturup votka içerler mi? İçerlerse çimlerden mi, Chelsea'nin gelecek senenin hedeflerinden mi bahsederler? Direklerarası'nda futbol bize mi aittir? Oligarklara mı?

129


FA Cup'ın oynanacağı final sayısı... Avram Grant çimleri beğenmemiş Wembley'in! Chelseali futbolcular ise Mourinho'nun etkisi altından kurtulmak için duble yapmak bir fırsat demiş! Bakalım 17.00'de başlayacak maçta neler olacak, izleyip göreceğiz...

Comche üst olur dedi, ben de evet en az 3 bira içerim dedim maçı izlerken :)

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Türkiye'de Sosyal Demokasi ve Hangi CHP


Bugün öğlen saatlerinde deyim yerindeyse kulislere bomba gibi düşen Deniz Baykal'ın istifası üzerine bir yazı yazmaktan çok kendimce Türkiye'de sosyal demokrasiye ve sosyal demokratlara ait bir şeyler söyleme gereği içine düştüm.Üzerime vazife alarak karalıyorum bir şeyler.

Sosyal demokrasi kapitalizmin gazını alan ve 2.Dünya Savaşı sonrası oluşan ekonomik ve siyasal bir hareketten başka bir şey değil. Oysa insanlar; sosyal demokrasinin yüzyıllardır dünya üzerinde yaşanan bir şey olduğunu sanmıyorlar mı deli oluyorum! Althusser'in sosyal demokrat tanımını da tam burada vermenin yerinde bir davranış olduğunu düşünüyorum. Althusser, Devletin İdeolojik Aygıtları kitabında, sosyal demokratları kapitalist düzenin 'dürüst' yöneticileri olarak adlandırır. Dürüst vurgusuna dikkat çekmekle kapitalizmin vahşileştiği ve emekçi sınıfın üzerine baskıların arttığı dönemlerde, bu sosyal demokrat yönetici (politikacı) tipi sola ait kendince uıygun gördüğü bazı politikaları alır, yontar ve ezilen sınıfın refahı için uygulanmaya konması adına politika arenasına kırmızı pelerini ile konardı. Tabii burada boğanın kendisi kapitalizmi simgelemiyor.Arenada boğa güreşini izleyenler ezen sınıfın temsilcileridir. Tribünlerde; sermayedarlar, kompradorlar,toprak ağaları,rantiyeler, burjuvalar ve beyaz yakalılıar vardır. Boğa ise malum ezilen sınıfları temsil eder ve sosyal demokrasinin elindne ya ölecektir ya da sürünecektir son tahlilde. bence sosyal demokrasinin güreşi budur. Ki zaten 80 sonrası kapitalizmin sosyal demokrasiye ihtiyacı kalmamış, bir köşeye atmıştır.


Gelelim asıl meseleye... Türkiye'de sosyal demokrasi,Avrupa'dan esen rüzgarlar ile önce Ecevit'in daha sonra da Deniz Baykal'ın elinde muhalefetlerle,koalisyon ortaklıkları ile ve baraj altında kalmalar ile savrulmuştur. Dağlara taşlara "Umudumuz Karaoğlan", "Halkçı Ecevit" sloganları yazılan sosyal demokrasi arayışları slogan ötesine geçememiştir. Sol adına hareket ettikleri sanılan bu liderler, partileri burjuva ve elit kesimlerin oyuncağı yapmışlardır.Solla hiçbir şekilde uyuşmayan rantiye peşinde koşan bu kesimler, halkı hiçbir zaman düşünmemişler, halkçı hiçbir zaman olamamışlardır. Kapitalist düzenin dürüst yöneticileri kendileri dürüst olsalar bile ,kendi parti teşkilatlarında yaşanan rant ve koltuk kavgalarına göz yumarak, kendi kendilerini tasviye ettiklerini hiçbir zaman kabul etmemiştir. Türkiye'de sosyal demokrasinin hali budur. Bugün hala Küçükömer'in Türkiye'de sol aslaında sağdır, sağ da sol iddiası, geçerli olabilmesini çokça bu liderlerinin ve kendi çevrelerindeki dalkavukların hareketlerine borçludur.


Hangi CHPdiye sorduğumuz da ise 6 ilkesine sahip çıkan diye cevaplamaktan başka bir seçeneğimiz olamaz! iktidar olmayı değil, tavandan tabana muhalefette olmayı isteyen, yüzde 10 olsun bizim olsun seçim politikaları ile hareket eden CHp bırakın iktidar olmayı , bir sonraki seçimde tarihteki yok olan partiler arasına girmeye mahkumdur. Bugün Deniz Baykal'ın istifası ile CHP bu katı ve yanlış poltikasını kırma şansını elde etmiştir. CHP'lilere düşen değişim sürecini istemek, yeni bir liderle yola devam etmek,partiyi elit kesimlerin elinden alarak, ezilen sınıfa inerek poltikalarını ona göre şekillendirmektir. Aksi takdirde statükoyu sürdürmek CHP'yi bitirir.


Deniz Baykal ise 2.istifası ile artık bir daha geri dönmemelidir. Manevrasal hareketler ile 3.kez CHP'nin başına geçmemelidir. Böyle bir hareket zaten olmayan sempatiyi, derin bir antipatiye dönüştürecektir.


Pensilvanya Eyaleti'ne samimiyet mesajı gönderen bir Deniz Baykal neyi amaçlamıştır onu da ilerleyen günlerde göreceğiz.


Komplo Teorisi Notu: Sanırım ortaya atılan bir iddia bugün bana biraz mantıklı gelmeye başladı. ABD'nin AKP'yi bitirme planının ilk parçası CHP'nin liderini değiştirmekten mi geçiyor komplo teorisi de bir kenara ileride tekrar bakılmak üzere bırakılmalıdır.

9 Mayıs 2010 Pazar

Trakya'nın Basketbol Ateşi


Olin Gençlik Spor TBL'de...

ispanya 2010

sıralama turlarında rakiplerine 1 saniye fark atan redbulların sorunsuz startla duble yapmasını bekliyordum.yarışta startın ardında oyle şekillendi zaten.ama motorsporlarının güzelliğide ne zaman ne olacağını kestirememek.çin gp'sinden sonra çok sıkıcı bir yarıştı.
şumi'nin son şampiyon button'a nasıl defans yapılır dersi vermesi ve hamilton'un bitime iki tur kala lastik patlaması dışında çokta aksiyon yoktu aslında.
vettel bundan önceki yarışlarda ki cenabetliğini hamilton sayesinde üzerinden atmıştır umarım.ilk üçe girmemek için ne kadar uğraşsada başaramadı allahtan.
sonuç olarak kusursuz bir yarış çıkaran weber'i kutluyor.ibne alonso olamazsın şampiyon diyoruz.

Bu Veda Sayılmaz


#3'ten sonra renklerine senin kadar Aşık bir adam görmedik. Bu gece Sami Yen'e, seni sevenlere veda ettin. Karakterinle, adamlığınla ve Galatasaraylılığınla yollarımız kesişir birgün illaki Emre ''renklerine'' Aşık!!!

7 Mayıs 2010 Cuma

Rüzgara Üflenmez


Seçim Bu
delice gidene

bir paragraftı açılan:dokunduğun yerde
istek olan taşlara bilinç verilmesi
gerekir ama kimse yapamaz bunu
çünkü sadelik soysuzluktan gelir

açılan bir paragraftı sadece kapı değil
geçmiş olsun diyen birini buldun ya
peki geçene ne oldu?
-parka gitti yüzü tutmayan, yeni oyuncaklar kırmaya

düşmen için bir vadi teklif edildi
alçaklıktı bu, oysa sen yüksekliği sevdin
düşmeyi anlamak için, yani aşk geçirdiğin
içinden denize gitmeliyim diye sayıklıyorsun

hızlı gitme, tüketemezsin ömrünü, boşuna
gövdene takılı kuşlar kanat çırpmaz
ve sesinin geldiği yönden köz olur gerçek:
“rüzgara üflenmez”

bildiğin gecede bilmediğin salıncaklara bindiğinden beri
ağlamaya tutulmuş şehrin küçük kız yüreği

2005 Baharı

6 Mayıs 2010 Perşembe

38 Sene


3'e 3'ü biz unutmadık. Sizde unutmayın!

1 Mayıs 2010 Cumartesi

trakyAteşi


Belki bir kişi, belki binlerce... Taksimdeyiz!!!

İşçinin Takımı Olmak


Bank Asya 1. Lig'de şampiyonluğu garantileyen Kardemir Karabükspor'un kulüp başkanı Hikmet Ferudun Tankut, ''Taksim'deki 1 Mayıs kutlamalarına Kardemir Karabüksporlu futbolcularla renk katacağız'' dedi.

Kulüp başkanlığının yanı sıra Çelik-İş Sendikası Genel Başkanlığı görevini yürüten Tankut, gazetecilere yaptığı açıklamada, 1 Mayıs'ın uzun yıllar verilen büyük mücadelelerle önce tatil, ardından bayram ilan edilmesini memnuniyetle karşıladıklarını söyledi.

Geçen yıl çok az sayıda katılımla kutlanan bayramın bu kez Taksim'de konfederasyonlara bağlı sendikaların katılımıyla görkemli olacağını anlatan Tankut, ''Sendikaların kutlamalarla ilgili ciddi çalışmaları var. Biz de bu kutlamalara katılacağız. İşçi bayramımıza renk katmak için başkanlığını yaptığım, bu yıl Süper Lig'e çıkmayı başaran Kardemir Karabüksporlu futbolcularla birlikte İskenderun Demir Çelikspor Kulübü futbolcularını da kortej alanına getireceğiz. Taksim'deki 1 Mayıs kutlamalarına Kardemir Karabüksporlu futbolcularla renk katacağız. Futbolcularımız, işçilerimizle yürüyerek onlara destek verecekler. Oyuncularımızın, işçilerimizin kullandıkları baretleri başlarına koyarak basında birçok fotoğrafları yayınlandı. O fotoğrafı, Taksim'de de vermek istiyoruz. Çünkü bu iki kulübümüz işçi takımıdır, işçilerin destekleriyle ayakta durmaktadırlar'' dedi.