30 Mart 2011 Çarşamba

Emrah Serbes'ten Biraz

...
-Apartman girişindeki lambayı sen mi kırdın Bülent?
-Hangisini?
-Otomatik yanan, sensorlu lamba.
-Hayır.
-Komşu görmüş,yalan söyleme.Süpürge sapıyla kırmışsın dün gece.
Önüme baktım.
"Neden kırdın?"
Cevap yok
"Hasta mısın evladım? Söyle bana,neyin var, neden kırdın lambayı,yapma böyle..."
"Kırdımsa kırdım, ne olacak! Çok mu değerliymiş?"
"Lamba senden değerli mi evladım, lambanın amına koyayım,lamba kim?Yöneticiye de dedim.lambanızı sikeyim,kaç paraysa veririz.Sen değerlisin benim için."
"Beni görünce yanmıyordu baba."
"Nasıl ya?"
"Görmezden geliyordu,yanmıyordu. kaç sefer yok saydı beni."
"E beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor."
"Hadi ya! Sahiden mi?"
"Evet. Ucuzundan takmışlar.Bizimle bir alakası yok!"

Babama sarıldım, yıllar sonra. (s.141)

Emrah Serbes/Erken Kaybedenler (Kimi Sevsem Çıkmazı öyküsünden.)

Onu Anmak Savaşmaktır...

Kızıldere'de katledişlerinin 39. yılı...

Eskiler Yeniler, Hiddink'in Kafası Hala Karışık


Bu İstanbul trafiğinde önemli zamanlarda istediğin yere yetişmek imkansız gibi bir şey! Maslak'tan 18.30'da çıkıp 20.30'daki milli maça zamanında yetişemedik. Maçın ilk 30 dakikası yok yani bende! Radyodan dinlemeye başladığımız (üstelik stadı yarım saat boyunca sıkışan trafikte izleyerek) maçın ilk 10 dakikası çok baskılı olmuş(tu.) Ancak biz stada girdiğimizde Arda golü henüz atmıştı. O yüzden o hengamede maçı anlayana kadar ilk yarı bitti. İlk yarı bitmesine yakın, ortasahada bir şeyin eksik ya da yanlış olduğunu düşündüm ama çözemedim tam olarak! (Bu arada ilk yarıda yağmur çok tatlı yağıyordu.)
İkinci yarı başlarında sorunu çözdüm. Hiddink selçuk ve Nuri'yi defansif ortasaha olarak başlatmıştı ancak maçın devamında Nuri'yi biraz ileri çekerek, ortashaha kurgusunda değişiklik yapmış. Haliyle bu kourgusal değişiklik iki oyuncu arasında sık sık top kaybına yol açtı maç boyunca... Ancak mehmet'in bu ikili önünde, daha serbest oynaması; ortasahada zaman zaman boşluklara yol açtı. İkinci yarı stresin arttığı dönemde Allah'tan Avusturya tehlikeli ataklar yapamadı ve bizim de işimize yaradı bu çünkü 70'ten sonra ortasaha direncimiz gittikçe zayıflamış, kanat hücumcuları Hamit ve Arda oyundan düşmüştü. İkinci gol semih'in çok güzel pasında, doğru yere hareketlenen Gökhan ile geldiğinde Avusturya maçı çeviremeyeceğini anladığında, kemik sesleri çıkartmaya başladı. Penaltı ise doğru karardı. ne olursa olsun koşan oyuncunun önüne kolunu çıkartmayacaksınız. Akıllı hücumcu tabiri caizse penaltıyı böyle alır. Tabii Volkan'ın doğru köşeyi bulması ve penaltıyı çıkartması da; onun yeteneklerinin bir gösterisiydi. (Bir de karakteri zayıf olmasa Volkan'ın..)

Maçtan önce kadroya baktığımda erken yorumum; milli takımın formsuz oyuncuları (Arda,Hamit ve Hakan) ile yenileri ile zorlanabilecği yönündeydi. Nitekim Arda Ve Hamit'in 60'tan sonra oyundan bariz bir şekilde düşmeleri, Hakan'ın kademe hataları ve oyuncuları kaçırması bu yorumumu haklı çıkardı!

Hiddink'in kafası karışık ancak formsuz oyunculara sırf güveniyor diye bu kadar şans vermesi doğru değil! Nitekim milli takım en formda ve en iyi oyunculardan oluşmalı bana göre... Nasıl ki bugün 2 yeni oyuncumuzun sahada olduğu bir milli takım izlediysek, formsuzlar da kenarda oturmalı. Ve bence en önemli eksikliği Hollandalı'nın oyunu Nuri üzerinden kurmaması... Dortmund'da ortasahanın ortasında, ileri yönelik bir oyun oynuyorsa; milli takımda da aynı şekilde oynatılmalı.Elimizde böyle bir değer varken defansif ortasaha pozisyonu Nuri'nin yeteneklerini kısıtlıyor!

Son olarak, bugün tribünler müthişti (demek ki isteyince oluyormuş) sahaya yabancı madde atana kadar! Kardeşim biz ne saçma bir milletiz! Takım 2-0 önde, her şey istediğimiz gibi gidiyor; sen sahaya bayrak sopası atıyorsun! Ortamı fol yok yumurta yokken geriyorsun! Saçmasın, salaksın...

3 haziran'daki Belçika maçını kaybetmediğimiz takdirde bütün korkular biter. Haydi bakalım...

29 Mart 2011 Salı

2011'de Yine Sol Açık



Metin Kurt, Türkiye Komünist Partisi'nden milletvekili adayı. Eski sol açık Kurt, Devrimci Spor Emekçileri Sendikası'nın kurucusu ve sporda her türlü sömürünün karşısında olan güzel insan... Yolun açık olsun.

27 Mart 2011 Pazar

The End



Siz ikiniz Galatasaray'ı bu hale getirdiniz! Şimdi yoksunuz, bir daha da olmayın hayatımızda, olmayın ki açtığınız yaraları sarmak için uğraşırken ayak altında dolaşmayın!

22 Mart 2011 Salı

Bu Nasıl Deplasmansa..

Gruplar belli olduktan sonra İstanbul'a olacak deplasmanlar tek yakın deplasmanlarımız olarak duruyordu. Ama pazar günkü maç gösterdi ki sahada herhangi bir şekilde olmayan takım kadar onları bırakmış bir seyirci de vardı. Ki Oytun'a bile kızdım bu konuda kendisi biliyor. Ne olursa olsun o tribünde Lüleburgaz'dan bir minibüs adam gelmeliydi. Neyse herkes kafasına göre zaten bu kodumun hayatında.

Sahaya gelirsek onlar zaten tam kafalarına göre. Ne bir hırs, ne bir istek. Stadın yapısı itibariyle bizim klubenin arkasında olduğumuzdan hocamızın rakıma direktiflerini direkt olarak biz de duyuyorduk. Biz duyuyorduk da, sahadakiler anlıyor muydu belli değil. Maçla ilgili çok bişey söylenecek konum yok. Zaten yanlış tarif yüzünden stada ikinci yarı varabildik.

Bu takım belki cumartesi günü gider Nazilli'yi yener. Takım tekrar umutlanır ama biz artık umutlanmıyoruz.

Son olarak bu takım küme de düşse, yönetenlerle aradaki ilişki ne kadar kötü olursa olsun o maça gidilmeliydi. Armasında LÜLEBURGAZ yazan takım belli! Yalnız bırakılmaz iki tane karı göreceğim diye!

18 Mart 2011 Cuma

Bu Umut Başka Umut


"umutta mut varsa
umutsuzlukta da umut var"


Demiş şairim Cemal Süreya... Bu Galatasaray için başka bir umut... Umutsuzluktaki umut. Yani bugün kötü günlerden bir umut çıkarmak... Ama her şeyi yeniden ele alarak! Sen Galatasaraysın yaparsın!

13 Mart 2011 Pazar

10 Mart 2011 Perşembe

Halısaha Maçı Desem...

Siz hiç 0-0 biten halı saha maçı gördünüz mü? Ben gördüm bugün Babaeski'de... Lüleburgaz ile Kırşehir arasındaki; profesyonel futbolun inceliklerinden(!) enstantaneler izledik. Topu cezasahasına götürmekten aciz Kırşehir ve ona 2-3 topçusu hariç uyan bizim takım! Dışardan biri izlese şu maçı; "iki takımda küme düşmemeye mi oynuyor?" diye sorardı. Oysa biz play-off'u hedefleyen bir takım değil miyiz... Neydi bugünkü maç tam bir fiyasko! 2 gol pozisyonuumuz var koskoca maçta... Maç başlayınca rehavetten ya da rakibi hafife almaktan gol bulamıyoruz diye düşünürken; ilerleyen dakikalarda neden gol bulamadığımız belli oldu: Başkan kontenjanlı Emre Atalı ve Denizli Belediye'den bedava aldığınız Gökhan (o da enteresan bedava aldığın adamla 2 yıllık falan sözleşme yaparsın; bizimkiler mayıs ayına kadar sözleşme yapmış)! birileri çıkıp anlatsa bana bu 2 adamın takımda ne işi var diye, sevinirim. Bir forvet düşünün bir tane kafa topu alamadı, 2 li mücadelelerden yenik ayrıldı (üstelik Kırşehir stoperleri çok kötüyken); haliyle onun eksiklerini kapatmak için arkasında oynayan adamlar aşırı yoruldu.Emre Atalı'yı anlatmayacağım; onu zaten herkes biliyor bu takımda nasıl oynatıldığını!
Bugün takımın iyileri Cabir ile Semih'ti...Cabir gerçek yerinde (ortasahada) oynayınca, iyi işler yapıyor. Ahmet Hoca sen bu çocuğu geçen sene stoper oynattın di mi? Hay ben senin...
Destek istediniz Başkan, bugün bu soğukta 20 km yol yaptık geldik! BU takım için mi destek istiyorsunuz bizden! Terbiyesizliğin sınırını aşan topçularınız, taraftarla maç sonu diyaloğa giren kadro dışı topçularınız, bu takımda neden oynadığı belli olmayan ve futbolun en basit hareketlerini bile yapmaktan aciz topçularınız... Evet bunlar sizin topçularınız! Türkiye'nin 4 bir yanından adam getirdiğiniz; Trakya çocuklarının oynamadığı bir takım! Evet bu da sizin eseriniz!
Bizi play-off için heyecanlandırıp, neredeyse küme düşmüş takımlara puan vererek; germeyin! Kendi adıma söylüyorum ben çok sıkıldım bu işten.Ya adam gibi bir teknik heyet ve futbol takımı kurun! Ya da bırakın gidin! Elbet bulunur bu takıma sahip çıkacak birileri... Geçmişte olduğu gibi! De haydi...

Not:Babaeski'nin çimi de maşallah çok güzelmiş! Bizim çimlerle kötülükte kafa kafaya
yarışır! Bizim orada ne işimiz var TFF?

9 Mart 2011 Çarşamba

Biz Sonuna Kadar Yürüyeceğiz!

Sizde bu Burgaz çocuklarının neler hissettiğini anlayın ve en azından play-off'u bu şehire armağan edin. Türkiye'nin öbür ucu dahi olsa geliriz yanınıza.

Bu arada eğer son maçımızda şampiyonluk veya play-off'a kalma şansımız olursa eğer o maçı gece oynamak istiyoruz.( Işıklandırmalar elden geçirilip)

7 Mart 2011 Pazartesi

Maç Nerde Oynanacak TFF?



Perşembe günü maçın yeri belli olmamış. O kadar maçın içinde hangi stadda oynanacağı belli olmayan tek maç Lüleburgazspor'un... Tamam zemin berbat, bugün balkondan bakındım da, uzaktan bile orada futbol oynanması zor gözüküyor! Ama TFF'ye sormak gerek, bize stad mı bulamadınız?
Play-off potasına girmememize çok az kalmışken, şu hayati maçları kendi şehrimizde ve stadımızda oynayamıyoruz ya; gıcık oluyorum... Bu sitemimin kimlere olduğunu herkes bilir! O zemin sizin eseriniz beyler!

1 Mart 2011 Salı

Sonunu Getirin

Babaeski'de iki toplamda 3. maçımızdı bu, kendi evimizde ama Burgaz'da oynayamadığımız.

Hatay maçına oranla (ki o maçta bir anda ortaya çıkan baskıdan bahsediyorum) daha derli toplu başladık. Yine baskılıydık,yine gol bulacağımız belliydi. Ama bunu kendimiz beceremeyince Cabir'in ortasını kendi kalesine yollayan Menemen'in 2 numarası çıktı.

İkinci yarıda da aynı şekilde nasıl hücum yapacağını bilen bir takım kimliğiyle oyuna devam ettik. Gol tesadüf eseri bu seferde Serdal'ın şutuna müdahale edip kalecisini kontrpiyede bırakan Menemen'in 4 numarası sayesinde oldu.

Daha sonrasında güllük gülistanlık giden maç hakemin saçmasapan bir penaltı vermesiyle ( faul olduğu bile şüpheli, hadi faul vardı diyelim içerde olduğu şüpheli) biraz stresli hale girsede kazanmasını bildik.

Play-off potasıyla aramızda sadece 2 puan var. Haftasonu Antalya'dan 3 puanla dönersek çıkışımızın bir anlamı olur. Bir önceki maç yazısında dediğim gibi; Umutlandırdınız, utandırmayın.

Yazının en sonunda Levent'i ayrı tebrik ediyorum canını dişine takıp oynadığı için. Hep böyle devam Levo!