30 Eylül 2009 Çarşamba

İki Maç Arasında

İyi ki bu maçı izlemişim CSKA-Beşiktaş maçından sonra ilaç gibi geldi. İki maç arasında dağlar kadar fark vardı. Çok şükür bu maçı izleyebildiğime... Ferguson'un A-B-C ya da adına ne isim verirseniz planını bozmayan oyuncularının sabırla işleyerek -üstelik gol de yemelerine rağmen- kazandıkları bir maç oldu. Owen çıkmadan önce çok pas hatası yapan United, Berbatov'un oyuna dahil oluşuyla pas trafiğini düzeltti. Wolfsburg ise oyunu kendi yarısahasında kabullenmeyerek Ferguson'a kafa tuttu. İkinci yarının başında gol geldiğinde Wolfsburg adına, cevabını Ryan Giggs verdi. Ve o dakikadan itibaren United sazı eline alıp,çaldı söyledi. İşte konsantreyi bozmadan, sistemi uygulayarak maç böyle alınır. United'ı şimdilik durdurmak zor.

Beşiktaş ise ne yapıyor,ne oynuyor anlayamıyorum! Mustafa Denizli'nin takımı karman çorman yaptığına kanaat getirmeye başladım. Holosko neden oyundan çıkar ve yerine Yusuf girer daha maçın başlarıyken üstelik... Öte yandan Ekrem Dağ ortasahadaki oyununu 30 metreye sıkıştırmaya devam ediyor ve Ernst sürekli ilerde top kovaladığından Beşiktaş'ın ortası yol geçen hanı... Ama CSKA da kötü oynayınca bu eksiklik çok ortaya çıkmadı. İsmail olucaksın bir gün ama yakın bir tarihte olacağına dair işaretler göremiyorum malesef! Ve son olarak Rüştü maç kurtarmayı bıraktı artık! Eski günlerinden eser yok...

Günahını Bozda Gel


Tierra'nın aklını çelme çabaları.

F.E.Rijkaard


Sinsi plancıları kafana takma hocam. Onların asıl dertleri yıllardır ezber dışına çıkan bir adama rastlamış olmaları.

Doğum günün kutlu olsun hocam! İyiki varsın!

29 Eylül 2009 Salı

Alismalara Calistim

Efendim, Yasar severlere Yasar'in kralmagazin;e yazdigi yazilardan biri.....resmi indirip okuyabilirsiniz yazmaya usendim:))heee birde yeni ogrendim Seyhan muzik Yasar'in DEM albumu icin bir binanin dis cephesini asagidaki sekile sokmus...benim oldukca hosuma gitti, keske bircok albumu buna benzer sekilde pazarlanabilseydi...cokta onemli degil cok sadik ve bilinen bir dinleyiciye sahip oldugunu O''da biliyor bizde takip ediyoruz.....Saygilar

Limon Çiçekleri

Maç Sorunsalı


Pazar günü 15.00'da içerde Oyak Renault ile oynuyoruz. Saat 16.00'da Galatasaray Ankaragücü deplasmanına çıkıyor. İkinci yarısına koşturarak gidicez artık Galatasaray maçının.

Dalgalandım ve Her Bir Parçamı Ayrı Yere Bıraktım

Avustralyalı sörfçü Mark Visser 11 metrelik dalgalarla boğuşurken...

EFSANELER OLMEZ SEKIL DEGISTIRIR



Ozlediklerimizden devam ediyim, cok guzel olmus....

''This is it''




28 ekimde 2 haftaligina tum dunyada vizyona gircekmis, umarim turkiyemde nasibini alir....27 eylul itibariyle biletleri satilmaya baslandi...sevenlerine duyrulur

Ayıp!!!


Yıllardır haftaiçlerinde reytinglerini tavana vurdurduğun CL'nin Salı gecesini maç vermeden geçmek en hafif ifadeyle haysiyetsizlik,onursuzluktur.
Beter olursunuz inşallah.

28 Eylül 2009 Pazartesi

11'e 10 Kala


Sizin için değerli olan,başkaları için değersiz olabilir.(İktisat okuyanlar bunu değer paradoksu denen lanet vize sorularından biri olarak da düşünebilir.) Bence bu film bunu anlatıyor! Evet fazlasıyla görüntü üzerine kurulmuş ve bu da filmi belgesel havasına sokmuş ama olsun. Ben beğendim ve aldığı ödülleri de boşuna almamış! Fazla gişe yapar mı? Malesef yapmaz!Salonda ben dahil 5 kişi vardı.

İngiliz Hasta


Kaç kez izlediğimi unuttum. Ama bu akşam saat 22.00'de Cnbc-e'de...
Gece tekrarında izlenir.

Fran Merida


Mısır'da devam eden 20Yaş Altı Dünya Şampiyonası'nın yıldız adaylarından. Şu ana kadar oynadığı futbolla bunuda kanıtladı. İki maç 3gol.
Arsene Wenger'in Barcelona'dan Fabregas'tan sonra kaçırdığı ikinci yetenek. Gerçekten ortasahada muhteşem oynuyor.
Bu arada TRT 3'e çok teşekkürler bu maçları verdikleri için.

Saat 22.30'da Mısır-Paraguay maçı var Trt 3'te.

Beleşçi Stoke'lular

Birkaç Stoke City taraftarı kendi evlerinde United'a 2-0 kaybettikleri maçı stadyumun yakınındaki ağaçlara çıkarak izlemiş. Ağacın cinsini (öyle tepesinde çok durulucak,goygoy yapılacak ağaçlardan değil)çözemedim ama azimliymiş bu arkadaşlar.

İlk Deplasman Puanı

Bandırma'dan 1-1 beraberlikle döndük. Golü 3haftadır gol atan Uğur Kıllı atmış. Haftaya içerde Oyak maçı çok keyifli olucak bizim için...

26 Eylül 2009 Cumartesi

''Cehennem Cevdet'' Mekanin Cennet Olsun

Simdi ne diyeyim ki....daha gecen hafta aklima gelmisti nerden estiyse cehennem cevdet yazmistim status update'ime, blanka demisti hey gidi gunler diye...hey gidi cehennem cevdet, erken terkettin bizi...''seyfo dayi'' yada ''cehennem cevdet'' diye tanir herkes, bendeki yeri ayridir...tekrar tekrar yazlikta oturup izlerdik, sicak saatleri sonrasindada amerikada kurtlar vadisinin ilk bolumlerini....biri daha eksildi sevdiklerimden... fazla soze ne gerek mekanin cennet olsun ''Cehennem CEVDET"..

25 Eylül 2009 Cuma

Alpaslan Dikmen!!!


1sene olmuş abi gideli...
Samiyen'de Unilerini öksüz bırakıp gideli...
Özlem kötü şey be abi!

Kasımpaşa'dan aşağı Antalya...


Takım aşkı paha biçilemez, İstanbul'dan kalkıp Antalya'ya deplasman yapmak arma aşkıyla ölçülür. Sezonluk kombinesi 60Lira olan yeri tek maçlığına 75Lira'ya satmak ise haysiyet ile ölçülür!

Antalya-Fenerbahçe maçı kale arkası biletleri 75Lira! Daha futbol sevdalılarını ne kadar yolunacak kaz olarak görücekler acaba? Ve bu ülkenin Federasyonun görevi futbolu ve futbolsevenleri korumak değil mi acaba?

Kasımpaşa'dan aşağı Antalya...

Romario'dan Şık Bir Gol Daha

Efsane golcülerden Romairo, Brezilya Sosyalist Partisi'ne üye oldu.

24 Eylül 2009 Perşembe

Şükür Efendi'den Aforizmalar


"Yüksek yerlerdekilerin kendilerini görmesi zordur. O makamların şatafatı çoktur. Kendinizi görmek zordur, ne zaman ayrılırsınız, o zaman görürsünüz. Burada görmezseniz, ahirette görürsünüz. İşte ben oradaki karşılaşmayı sabırsızlıkla bekliyorum."


Böyle buyurmuş Şükür Efendi, Habertürk'e verdiği röportajda... Habertürk ise bu topu alıp röportaj başlığını "Ahiretteki rövanşı bekliyorum" diye atmış.


Ben de sormak isterdim kendisine sen yüksek yerden inince kendini ne kadar görebildin diye? Futbol dışında yaptıklarını ne kadar doğru yaptığını mesela... Kıskançlık krizlerini,ben yedek kalmam açıklamalarını,gençken televolelerde sürtmeni,boşandığın eşin depremde hayatını kaybettiğinde bir çelenk bile göndermediğini,jip pazarlıklarını,genç topçuları cuma sohbetlerine götürmelerini...

Allah'tan ahirette bir rövanş var! Ama bence bu rövanş zor geçecek Şükür Efendi. Gerçi taçsız kral orda sana bir abilik,babalık yapar belki...


Röportajda, Galatasaray'da Metin Oktay gibi 2.bir ismin camiaya mal olması istenmedi demişsin... Keşke Metin Oktay'lar yaratılabilse... Metin Oktay olunmaz, doğulur!

Aramızda Bir Top Var

Kaiserslautern ile Leverkusen arasında oynanan Almanya Kupası maçından bir enstantane. Mustafa Sandalı da anıyoruz tabii ...

Olmamız Gereken Yerler vol.1

Trakyalı ile Bavyeralı kapışır bu festivalde...

23 Eylül 2009 Çarşamba

Dövme


Onur böyle birşey düşünüyorum. Tecrübeli biri olarak sen ne dersin?

Tek Maçlık Adam


İngiliz defans oyuncusu Sol Campbell,İngiltere 2.lig takımlarından Notts County'de bir maç oynadıktan sonra takımdan ayrıldığını açıklamış. Oynadığı tek maç ise geçtiğimiz cumartesi oynanan Morecambe'ye yenildikleri maç.Artık aradığını mı bulamadı,Sven'le bir problemi mi oldu bilmiyoruz!Notts County yöneticileri ikna etmek için uğraşmışlar ama sonuç nafile.Campbell'in sözcüsü Sky Andrew ise yorum yapmaktan kaçınmış!
Bu işler sadece bizde olmuyor yani!..
Edit: Akşam saatlerinde yapılan açıklamaya göre Sol Campbell Ocak ayına kadar başka bir takımda oynayamacak, bir başka deyişle futboldan uzakta kalacak!

22 Eylül 2009 Salı

3. Köprü!


Bu takımın santroforu!

20 Eylül 2009 Pazar

-Nerde Oturuyorsun? -Highbury'de!



Soruya verilen cevap bu dünyada sadece Dubai'lilerin uçuk kaçık fikirlerle inşaat yapmadıklarının bir göstergesi elbette. Higbury Square projesinden bahsediyoruz efenim. Bu proje kimin eseriyse tebrikler. Stadınız başka bir şekilde de olsa yaşayacak ve size gelir getirecek.

Higbury'de oynanan son maç 7 mayıs 2006. Skor 4-2.Wigan'a karşı Henry'nin hat-trick yaptığı ve sahaya çıkarken çimleri öptüğü maç. Ve bu maçtan sonra kırılıp dökülmeye başlanan stadyumdan bugün bir toplu konut projesi yaratılıyor! Toplu konut dedikse 1+1 lerin fiyatı 360 bin pound! 3+1 'lerin fiyatlarından bahsetmiyorum bile...

Şeker Bayramı


Güzel Bayramlar... Gidin insanların ellerini öpün...

Suzan Kardeş


''Türklerin, Türkçenin, Türk şarkılarının, Türk filmlerinin, sadece bir Türk okulunun, sadece tek bir caminin olduğu yerde doğdum. Kosovskatmitravitcea.

19 Eylül 2009 Cumartesi

Sağa Çekelim


İspanya Bisiklet Turu'nda ihtiyaç molası

Lüleburgaz


Delikanlıya beş bira az
Habitatı onun Burgaz
Adam bıçaklamak için
Lazım olan azcık gaz

Şahinime biniyom
Ticarete gidiyom
Anne iftara geç kalcam
Manitayi yiyiyom

Şopar ismi bahane
Muhabbeti şahane
Kimin kızı kiminle
Abe teyze sana ne?

Toto bizi kovar mı?
Burgaz küme düşer mi?
Hiç endüstriyle anadolu
Beraber bayram yapar mı?

Yollandım istasyona
Meriç parkı çok tenha
Balıklara yem verdim
Karılar hasta bana

Türkü barda metalci
Yan masada ülkücü
Ortak nokta yok deme
Dayılari aksamcı

İç adam yok pasajda
Bütün epsi düğünde
O benzinlik ne arar
Emrullah'ın önünde

Cam işte okey attım
Üstüne cila çaktım
Şimdi bayıra çıkamam
Oniki bir maç yaptım

ekşiden alıntıdır.birebir çocukluğumuzdur...

17 Eylül 2009 Perşembe

Bir Günah Gibi-Yaşar



Bir sayfa kopuyor zamandan
Ayrılırken sen yanımdan
Bu aşkın daha en başından
Korkuyordum ben sonundan

Bir günah gibi gizledim seni
Kimse görmedi seninle beni
Ağlarken içim güldü gözlerim
Bir günah gibi gizledim

Ne bugün ne de yarından
Beklediğim ne kaldı
Beni o gün senden kıskanan
Resimler sarardı

Ajda'ya inat,Yaşar'a biat!

US OPEN''da bir Trakyali:))


Baya bir gecikti yazi olarak, malum araya 12 dev adam ve derbi girdi, o arada adamim FEDERER elendi. Zaten neye dokunsak kurutuyoruz, efsaneninde ayagini kaydirmakta geciktirmedik, gel gelelim bizim tenisle olan iliskimizi kuvvetlendiren hikayeye....US OPEN konusu daha ben amerikaya geri dondugum gunlerin basinda aklima yer etmisti, malum new york'un icine tasindik,is bulma konusunda faydasini goremesekte kocaman bilboardlarda yapilan reklamlardan ogrendigimiz kadariyla evimizin dibine kadar geliyordu buyuk organizasyon, ehh dedik bir eleme turlari ilerleye dursun kim kimle oynicak meydana ciksin bilet bakariz. Tabi biz bileti bakana kadar, o arada yasadigimiz kronik parasizlik ve yeni ev masraflarininda etkisiyle, ortada bilet filan kalmamis. Bunalimlar sarmis gidiyor, adam orda topa sert vursa cami acinca duyucak mesafedeyim. Malum tenis sessiz spor, arada ucak geciyor sesi once tv den sonra camdan geliyor, iyice ayar oluyorum. Neyse bari newjersey'e kaciyim dedim, ordan manhattan manzarasi seyrederekten kafayi cekiyorum ki tv dede nadal gene zorlaniyor sakatliktan filan, gene bir gozum turnuvada ve dayanamadim, bir bakayim bari dedim kac paradir varsa biletini satan, karaborsa burda legal sayilir:) USOPEN kendi resmi sitesinden re-sale adi altinda bilet satiyor. Baktim fiyatlar ucuk ama artik kafada ucuk, en tepeden bilet kalmis 50 dolarlik bilet olmus 110 dolar, nolursa olsun gorucem dedim bir gaz ( alkolun etkisi inanin yok :P), o ara Blanka'ya sordum ne yapsam filan, tabi bekledigim ara gaz ondanda geldi. KAC KERE GORCEN FEDERER'i? NE ZAMAN BULCAN BIR GRANDSLAM MACI?

haksizda sayilmaz, bizim oralarda (luleburgazimda) grand-bira bulabilirsin en cok, bide buyuk ekran plazma:) hee buyuk raki acarsan baska tabi....tenis kortu desen, okullarin spor salonlarinda bozma catma bisiyler vardi, kizlara kurs veriyorlar filan, hatta eline raketi alan kiz ben iyi tenis oynuyorum diye havasinida bir omur boyu atar...eee yanlis mi? beden egitimi hocasindan tenis kursu almis, hatta yaptiklari macta sayi almis bir kiz bunu bir omur boyu anlatabilir:)tanistiginizda ben eskiden cok iyi tenis oynuyordum derse bilin ki gecmisi bu kadardir aslinda, hani en azindan benim karsilastiklarim oyleydi...

Mac biletini karaborsanin legal halinden alinca macin fiyatina endeksli heveste buyudu.... yoksa kaypak amerikan seyircisi bayanlar ceyrek finalinde daha disarda bira sarap icip, networking dedikleri peskescilik yapmayi surduruyordu. Ben bileti pahali aldim yaa, bari dedim facebook fotolarini cekerim erkenden girip, bu sayede FEDERER macinda hic foto olayina girmeye kasmam ve maksimum verimi alirim...malum gunumuzde facebook tan yayinlamiyorsan ne yaptigini, yaptiginin anlami kalmiyor:) ne kadar aksi icin caba sarfetmis olsamda mobile uploads albumunu actirdilar bana ve artik bende elestirdigim kitleye dahilim...aslinda cok foto vardida usengecligimden foto makinasindakileri henuz koyamadim...


neyse maca girdik, inanilmaz bi ruzgar, tum turnuva boyuncada oldu zaten ve soguk bir ruzgar...ehh malum bizde son saniye biletiyle en tepedeyiz, zature icinde bilet almisiz gibi bir hissiyat, kizlarin maci allah'tan kisa suruyor ve wozniacki genc amerikali rakibini evine yolluyordu... tam dedik bari bir bira bisiy alalim kafa guzel olur icimiz isinir, diger mac basladi asagi inip cikana kadar kacirmayalim diye oturduk yerimize tabi o sirada gozler macta oldugu kadar asagiki tribunlerde, cunku gidenler oluyor ve gelmiyorlardi... ehh tabii turkiyede tribunlerden cok alisigiz numara kavramini hemen yok etmeye, hemen bir hamleyle, ki 50 sira filan herhalde, asagiya indik.... 1 section atladik, artik ruzgar az goruntu daha net...ehh baslamisken doyarmiyiz, iceri girip ayri merdivenleri olan VIP in bittigi yere en pahali biletlerin oraya yerlestirdik kendimizi....artik FEDERER benim icin bizim ucuncu lig maclarindaki topcular kadar yakin, hani bagirmama gerek yok beni duymasi icin....kortun bu kismi daha bir sicak, ruzgar dahada az hatta cok olsa bile onemi yok....malum en az 700 dolarlik yerde oturuyorum, bide karaborsadan alsan 1300 filan....tabi kacip gidenler, federer 3 - 0 yapar diye gitti ikinci sette ama tiebreak te soderling biraz amerikan seyircisinin kaypaklik gaziyla 2-1 yapti...

hatta en basta FEDERER e tezahuratlar yapan yanimdaki grup, nedense mac daha uzasin diye bir anda SODERLING sever oldu ve 4 uncu set tiebreak e kalinca bayada gaza gelip, 5 inci seti izlemek amaciyla bildigi tum tezahuratlari yapti....herhalde benden daha cok para verdi karaborsaya....tabi bu arada seyirci sayisi baslangicin yarisina inmisti cunku saat 7 de korta gelmisiz, gece 12 30 ve 5 inci set olursa gece 1 den sonra bitecegi kesin...bir cok insan sabah isi var diye kacti gitti ama bende icimden 5 inci set olursa herhalde federerle imza degil oturur bir cay iceriz gibi hissettim cunku soguk arttikca insanlar kacismaya baslamisti ki, FEDERER rakibinin gazini aldi ve 3-1 le bizi 5 inci setten kurtardi...

kurtardi diyorum cunku artik daha yakina gidemem onu izlemek icin...yani direk korta cikmam lazim:) ehh zature olmadan donmekte lazimdi bir yerde...onun haricinde mactan bahsedesim yok, federer'in tarzi futbolda 10 numara diye hayran oldugumuz adamlardan farkli degil, guc degil teknikle oynuyor ve rakibini cok zorda birakiyor.. ehh bosuna rekorlar kirilmiyor, backhand'i her seferinde tek elle vuran, illa kesme vuruslar yapip rakibini fileye takan, ustune ustluk saga sola cok kosturmayan kugu gibi kayan bir adamdan etkilenmemek elde degildi...final macini sonradan izledim...ne yalan soyliyim cok baba mac olmus...bastan genc cocugu supurur diye baslamis ama sonra kontrol bile edememis bizim KRAL...ehh 6 kere olsa yeni bir rekor olcakti ama del potro icinde o cabaya yazik olurmus...genede uzuldum, neyi sevsek kaybeder oldu bugunlerde ama takipcisiyim, yaslanmis sayilmaz daha birkac sampiyonluk alir ve rekorunu genisletir gibime geliyor....FED-MAN bu sefer kendini postaladi ama tadi damagimda kaldi...keske ulkemde F-1 yerine bole bisiy yapilabilse, gitmisken en tepeden bile olsa seyrettiginde herseyi net gorebiliyorsun, haa tabi bizde o tesisin benzeri futbol stadlarinda bile yok orasi ayri...

Cok geveledim, kisacasi grandslam gormus burgaz genci olarak tavsiyem sudur ki, bizdede maclarda bira satilsin, karaborsa daha legal olsun, tesisler daha buyuk olsun....umarim ceyrek final degilde bir gun final izleme sansimda olur...hem bidahakine artik mudavimi gibi davranabilcek gozlemlere sahibim, yani hava atmaya gelirse is yagmasakta gurleriz artik....


Bakalim issizlik surerken, donmemenin yollarini ararken new york'tan daha ne kadar faydalanabilcem, haftayada TIESTO geliyormus, armin van buuren ve paul van dyk gormustum eksik kalan buyuk boslugu bilet fiyati ucuk degilse tamamlamak istiyorum.... Eh geri doncek olursak bari anlatcak hikayemiz, yapmis oldugumuz aktivite cogalsin...

Amerika'dan saygilar,

Emre ''Formasına'' Aşık

Bu gece bir kez daha hayran bıraktın bizi kendine...

16 Eylül 2009 Çarşamba

3puan Oldu!


Sezonun 4. maçında evimizde renkdaşımız Bayrampaşa ile oynadığımız maçı, geçen maçta gol atan Uğur'un golü ile 1-0 kazandık.Maça Bayrampaşa yeşil-kırmızı çubuklu biz ise beyaz forma ile çıktık.Bunun düsturu nedir acaba?Ev sahibi takım neden kendi renkleri ile çıkmaz sahaya?

Maça kalede Burak, defansta Tandoğan-Cabir-Hüseyin-Levent dizilişi ile çıktık.Ki genelde defansımız hatasız oynadı.Cabir dahil. Herhalde bu hafta sonunu bay geçmemiz en çok sakat olan stoperlerimizin iyilişmesi için hayırlı olacak. Sağbekte geçen hafta kırmızı kart gören Mehmet'in yerine oynayan Tandoğan'ı çok beğendim ki gerçek mevkiisi defansif orta sahaymış. İlerleyen günlerde stoperlerimiz döndükten sonra Hüseyin'le birlikte çok daha ısıran ve top yapabilen bir orta sahaya sahip olacağımız görüşündeyim.

Bugün orta sahada Semih-Ali Erdem-Talha-Emre dörtlüsü ile gayet başarılı işler çıkardık. Özellikle Talha ve Emre'nin uyumu gayet iyiydi.Semih ise bugüne kadar oynayan defansif orta sahalar içinde en iyisiydi. Ali Erdem'e(91 numara) gelirsek tek özelliği koşmak. Koş babam koş başka birşey yok.

Forvette geçen hafta Engin'i kaybetmemizden sonra Deniz-Uğur ikilisi ile çıktık. Deniz sonuna kadar hep topları kovaladı. Açık alanda 3.ligde yakalanması nerdeyse imkansız. Azıcık pasa veya son vuruşlarına odaklansa ya da çalışsa geçen sene Erçağ'ın yaptıklarını yapmaması için hiçbir neden yok bence.Uğur çok çalışkan,saldırgan ki akıllı da. Attığı golü zekası sayesinde attı. Topu arkasında iki defans varken topu stop etmesini beklerken sol ayağına alıp attığı gol ile bunu da gösterdi.

Bu ligde seyrettiğim 3.takım Bayrampaşa ve geçen seneki takımların kalitesinin yerinde yeller esiyor.Geçen sene Göztepe'de oynayan Fatih Özer dışında neredeyse kaliteli adamları yok.

Bir galibiyete ihtiyacımız vardı belki de. Bundan sonra Bandırma maçıyla çıkışımız devam eder inşallah. Eksiklerimizi giderince yukarısı için belki ümitleniriz.

Sigara yasağı bugün stadımızda ilk defa uygulandı.Polisler içerde sigara içirtmediler ve stad hoparlörlerinden anonsa yapıldı sigara yasağı ile ilgili.

Bu arada maçın sonuna doğru gelen ve kime küfür ediyoruz diyen Comche'ye selamlar...

Ahmet Menecerlik Oynarsa


Şehir efsanesi midir, gerçek midir bilinmez ama İnter başkanı Moratti'nin bir oğlu vardır.Bu çocuk CM oynar ve babasına bilgisayar oyunundan çok beğendiği futbolcuları tavsiye eder. Moratti de gider alır. Kırmaz ufaklığı...


Şehir efsanesi değildir. Ankaraspor'un onursal başkanı (!) Melih Gökçek'in oğlu vardır. Çocuğunu önce bu kulübe futbol şube sorumlusu yapar. Ama çocuk bir gün babasına: "Baba bu kulüpten bize ekmek çıkmaz! Taraftarı yok,destekleyeni yok falan der. Bana bir kulüp al! "


Rivayete göre, Küçük Ahmet de CM oynamaktadır ancak oyundaki takımı Ankaragücü'dür.Mazisi sağlam,taraftarı çok,100 yıllık bir kulüple oynamayı çok seviyordur. Babası da bunu bildiğinden gider, gerçek hayatta Ahmet'e Ankaragücü'nü alır ve bir gecede başına geçirir. Yani Melih Gökçek baba, oğluna "add manager" yapmıştır.


Elde iki takım olmuştur şimdi. FA sıkıştırır bunları. Bu işi düzeltin der. Baba-oğul sallamazlar... Sonuç,oyunu oynayan Ahmet'e (dolayısıyla babasına) bir mail gelir. Ankaraspor'u küme düşürürler. Ahmet'te Ankaraspor sayfasını açar ve "retire from football" 'a tıklar ve Ankaraspor'u tarihe gömer. Mailin devamında kendisine Ankaragücü başındayken 6 ay hak mahrumiyeti cezası aldığı da yazılıdır. Ama bu oyunda bunun pek de önemi yoktur...


Ve bizler... Oyun içinde oyun. Gerçek nerede? Gerçeküstü nerde? Kafalar karışık... Hayata devam ederiz!

Tilevce


Bu akşam Emre Tilev katletti, yarın akşam Oktay'a hoca diyen Ertem Şener İnter-Barça maçını anlatıcak...

Yazık ulan bize...

Yeşil-Kırmızı Maç


Sezon başında bütün İstanbul takımları ile aynı grupta olacağımızı düşündüğümden bir çok yeşil-kırmızı maç(Gaziosmanpaşa,Beylerbeyi,Maltepe,Bayrampaşa) yaşayacağımızı tahmin etmiştim ama gruplarda İstanbul'un karşı tarafı ile aynı grupta olmadık. İki tane yeşil-kırmızı maç kalmıştı bize.İlkinde haftasonu Gaziosmanpaşa'ya mağlup olduk. Şimdi ikinci maçta sıra.

Biraz da olsa umutlanmak için...

Lüleburgazspor-Bayrampaşaspor

8Kasım Stadyumu


Saat:16.00

15 Eylül 2009 Salı

Del Potro Mezun Oldu


Dün oynanan tek erkekler finalinde Federer 16.şampiyonluğunu kazanamadı. Ancak Eurosport spikeri Emre Yazıcıol'un dediği gibi,Del Potro'yu da dünya tenisi için mezun etti!

İki raket de müthiş oynadı ve hatayı az yapan kazandı. Ben Federer'in bu kadar hata yapacağını düşünmemiştim.( 11 çift hata yaptı İsviçreli raket. En belirigini de bu.)

Del Potro'nun kupa serenomisindeki sevinç gözyaşları da çok anlamlıydı. Federer'in onu onore edip, en iyisi sendin demesi de... Dün gece müthiş bir spor karşılaşmasını izleyen şanslılardan biri olduğum için mutluyum.

14 Eylül 2009 Pazartesi

Beyoğlu Derbisi


Beşiktaş derbisinden sadece 1hafta sonra oynanacak Beyoğlu Derbisinde Kasımpaşa Spor Klubü rakip tribünün bilet fiyatlarını 120lira olarak açıkladı.

Neyin 120lirası afedersiniz...

Marifet değil ama Beşiktaş maçına 80liraya karaborsa bilet bulmuşken bu maçta bu bilet fiyatı çok ayarsız geldi bana.

Rol Modeli

Clijters ile yaptığı yarı final müsabakasında çizgi hakemine hakaratten diskalifiye edilen Serena ablamıza, bir de 10 bin dolarlık ceza verildi.
Cezanın ardından açıklama yapan turun şefi Stacey Allaster'in şu sözünü öne çıkarmak gerek: "Serena tenis oynamak isteyen milyonlarca genç kız için bir rol modeli olmaya devam edecek.Fakat Serena bir lider olarak adımlarını ileri doğru atmalı ve geçen akşam yaptığı kabul edilemez davranışın farkında olmalı!"

İşte elin oğlu,sen bu sporun önemli bir parçasısın der ama bir hata yaptığında da cezayı keser! Bizse küfür edeni, kol çekeni takımlarımıza lider yaparız.

Seninle benim aramda kocaman bir fark var!

13 Eylül 2009 Pazar

Eldeki Malzeme Bu Kadar


Eldeki malzeme bu kadar! Kötü malzeme ile yemek pişirmeye çalışan garip bir aşçının yemeği ne kadar lezzetsiz olursa, bizim takım da aşçısı pardon hocası da onun kadar lezzetsiz. Malzeme o kadar eksik ki, İnegöl maçında kıyasıya eleştirdiğim Cabir bu maç oyuna stoper olarak başlıyor. Anlayın işte gerisini... Ortasahada olması gereken Hüseyin yine stoperde. Bir takım 4.resmi maçına çıkarken, stoper hattını bir sürü farklı oyuncudan kurarsa sonuç alması da o kadar gecikir! Bu yüzden İnegöl maçını izledikten sonra Lüleburgazspor'un defansını Sivasspor'un defansına çok benzetmiştim. Stoper olmayan oyuncudan stoper yaratmaya çalışmak, yemeğe tuz yerine şeker koymakla eşdeğer bence. Bu takımın defansını nasıl toparlayacakalar bilemiyorum.
Ortasahaya gelince, Talha yine tek başına,yine oyunu yönlendirecek topları atıyor. Bileklerine çok hakim, bir anda rakip takımdan iki kişiyi ekarte edecek hareketleri de yapıyor ancak etrafında onunla oynayacak bir ortasaha oyuncusu yok! Kanatlar deseniz yine evlere şenlik. Boş koşu yapmaktansa bizim sol ve sağ açık, biraz Talha ile oynamaya çalışsa belki bir şeyler olacak ama zor...
Maça 5 dakika geç girdim. Yediğimiz ilk golü de göremedim haliyle... 25.dakikada durum 2-0 olduğunda Gaziosmanpaşa'nın sağlı sollu atakları ve bizim takımın defansif hataları ön plana çıkıyordu. Kalecimiz Burak da, dünkü GS-BJK maçında Rüştü'yü izlemiş olacak ki, yediği 2.golde Rüştü abisini taklit ediyordu.
Bu dakikadan sonra Lüleburgazspor kendine geldi ve kaybedecek bir şey olmamasının verdiği gazla ve Gaziosmanpaşa'nın geriye yaslanmasıyla ilk yarının son dakikalarında Engin ile golü buldu. Bu golle Amberg doğumlu forvetimiz Engin, Türkiye'deki ilk resmi golünü atmış oldu.Ama kim derdi ki, aynı Engin 2.yarı maçın kaderini belirleyecek diye...
İkinci yarıda her iki takım da karşılıklı cılız ataklarla oynarken, maçın 69.dakikasında saha karıştı. Bu karışıklıktan 2 kırmızı,2 de sarı kart çıktı. Engin' e ceza sahası yayında yapılan sert faulü hakemin vermemesi nedeniyle,Engin önce sert hamleyi yapan rakip oyuncuyu kendi cezalandırdı,yerden kalkıp tekmeyi attı ve daha sonra da oyunu maçın başından beri çirkinleştirme adına her şeyi yapan Gaziosmanpaşalı 41 numaralı oyuncuyu tokatladı. Ardından saha karıştı. Olaylar yatıştığında, Engin direkt kırmızı ile oyun dışı kalırken, sağ bekimiz 2.sarıdan kırmızıyı gördü. Bir anda dokuz kişi kaldık. Böylece Engin maçın kaderini etkiledi. Yorulmuş bir Gaziosmanpaşa ile son yirmi dakika 11'e 11 yapılacak bir mücadele ile bir beraberlik belki de bir galibiyet alınırdı. Bu kartlardan sonra hocamız, Deniz'i de oyundan çıkarıp forvet hattını ortadan kaldırdı yerine 55 numaralı (diğer maçlarda ortasaha oynayan) topçuyu oyuna soktu. Son yirmi dakika skoru koruma adına geriye yaslanan Gaziosmanpaşa, "futbol bir hatalar oyunudur" mottosunu doğrularcasına 85.dakika da bizden golü yedi. Oyuna sonradan giren oyuncumuz, defanstan top çıkartılırken yapılan hatayı affetmedi ve Emre'nin attığı pası gole çevirdi. Maç olaylar nedeniyle 5 dakika uzadığında, içimi de bir korku kaplamıştı.Ve korktuğum başıma geldi. 9 kişi olmanın verdiği yorgunluk ve yine yapılan bir defans hatası ile uzatmalarda golü yedik.Sonuç:3-2!
Bu böyle gitmeyecek tabii... Bugüne kadar bu ligde 4 takımı izledim.4'ününde aralarında çok fark yok! Hatalar doğruya çevrilse, sonuçlar farklı olur ve bu takımların sıralamadaki yerleri tam tersi olurdu. Ocak ayında 3 bölgeye de (bir stoper kesin, bir ortasahanın ortası,bir de forvet) yapılacak iyi transferler ile her şey düzelir. Hatta mücadale iyi yapılırsa üst sıralarda bile bitirilebilir lig... Şu anda yapacak bir şey de yok, Ocak ayına kadar toplayabileceğimiz puanları toplacağız.
Gelelim maçın hakemine. Hilal Tuba Hanım vasat bir maç yönetti. Hıncal Uluç'un bir hakemin artniyetli olup olmadığını anlamak için hakemin cezahası çevresinde vermediği faullere değil, ortasahada çalmadığı faullere bakın der ya! Ben bu maçta takdir haklarını evsahibinden yana kullanan bir hakem gördüm. Engin'e vermediği faul ile olayları başlatan da oydu. (Daha sonrasında Engin'in yaptığı hatayı da bir yere koymak gerek tabii. Öfke kontrolünü yapamamak da onun kabahatiydi.) Kendisi ile ilgili yazdığım yazıda. Kartlarına çok sık başvuran bir hakem olduğunu söylemiştim. Hatta itirazlarda kart gösterdiğini de, nitekim sağbekimiz kendisi ile çok oynayınca (sürekli itiraz) kafayı ona taktı ve çıkan karmaşadan onu da 2.sarıdan attı. Kadınlar hayatın her yerinde olmalı buna itirazım yok ama kadın hakemler futbolun ruhundan pek anlamıyorlar! Oyunun kurallarını da sadece kağıt üzerinden öğrendikleri için, yapılan ince bir faulü görmemeleri olasılığı artıyor. Bu bakımdan bayanlar liginin hala gelişemediği bir ülkede, kadın hakemlerin kendini geliştirmesi ve erkeklerin dünyasında yer alması çok zor!En azından şimdilik...
Gaziosmanpaşa tipik bir semt takımı... Taraftarları ve sahanın fiziki konumu bunu açıkça ortaya koyuyor. Tam 16 yıl sonra bir bilet kuyruğuna girip para vermeden maça girdim daha ne olsun... Bu bile semt takımı imajını koruduğunu gösteriyor. Bu maçı bedelsiz izlememi sağlayan Gaziosmanpaşa'ya gayrıresmi teşekkürlerimi buradan iletiyorum.
Maçın ilk dakikaları Lüleburgaz yedek kulübesi
İlkyarıdaki ortasaha mücadelesi ve semt içinde bir stadyum
İlkyarıdan bir pozisyon.Burak çıkıp topu kontrol ediyor

Maçın son dakikaları ve aynı karede iki kaleci. Burak son dakikada rakip takım kalesinde gol arıyor