18 Mayıs 2010 Salı

Olimpico Anıları



Tamamen spontane bir şekilde alınan kararla gidilen bir maç oldu Altay-KSK maçı. Olimpico'nun ulaşımı Burgaz'dan gayet kolay olunca yaklaşık bir buçuk saatte hedefimize vardık.Hedef olarak belirlediğimiz taraf(renklerden dolayı) Karşıyaka tarafı oldu.

Daha önceden gözümüze kestirdiğimiz Play-off İstanbul t-shirtleri için store tırına doğru yöneldik.Hatıralarımızıda aldıktan sonra sıra biletimizi almaya gelmişken biletlerin girişte dağıtıldığını gördük. Elimize neredeyse zorla :) tutuşturulan biletle kendimiz bol rüzgarlı Olimpico'ya yönelttik. Ama bugüne kadar bir dünya maça giden Oytun(sanırsam tipten) polis tarafından yaklaşık 5 dakika arandı.(Ben 20saniyede geçtim sanırsam :) Ayakkabı dahil ne var ne yok çıkarıp arattıktan sonra girdik.

İçeri girdiğimiz gibi önce kendimize bir kuytu köşe bulmak lazımdı. Malum tarafsız seyirciyiz. Tam biz kendimize yer bulmuşken Oytun, Altay tarafında kavga çıktı dedi. O an karşıda yaşananlar, o stadda oynanan 2-2lik Galatasaray-Fenerbahçe maçını hatırlattı. Tribün olarak üstünlük sayı olarak da ses olarak da Karşıyaka'daydı. Maçın sonlarına doğru Türk tribünlerinin ortak sorunu strese yenildiler. Halbuki tam takımın ayağa kaldırılması gereken zamandı.



Maça gelirsek; o sahada ne kadar oynanabilirse o kadar oynadılar bence. Ama iki teknik adamında önce yenilmeme stratejisinden en azından 60da vazgeçmeleri gerekiyordu. Altay Zafer Biryol'u, Karşıyaka'da Erçağ'ı 85'te oyuna aldı. Erçağ'ın girişiyle son 5dakikada 2pozisyon buldu KSK. Ama bunlardan da birşey çıkmayınca maç başladığı gibi bitti.

Olimpico'ya aşina olanlar için 10dakikada o staddan çıkmak çok değişik bir duyguydu.Son sözümde bu yeni getirilen play-off statüsü için. Kesinlikle çok saçma, akla ve mantığa aykırı. Eski sistemin enerjisi ve heyecanı kaybolmuş.Perşembe Tierra Samiyen'de olucak. İkinci maçıda ondan okuruz.

Hiç yorum yok: