13 Aralık 2009 Pazar

Beraberce Donduk


Soğuk ve yağmurlu bir günde diye başlamak istemezdim ama bir kere başladık gerisini de soğuktan getirelim. Sabah kafayı dışarı uzattım bırrr! Bu havada te kalkıp Alibeyköy-Eyüp hattına gidilir miydi? Burgazspor var işin ucunda dedim ve sıkı giyinip sokağa attım kendimi. Önce Bayrampaşa'ya uğrayıp Orçe'yi evinden aldım. Orçe: "30 senedir gitmiyorum o stada! Kim bilir nasıl değişmiştir "dedi. Gittik ve gördük ki, zemini dışında hiçbir şeyi değişmemiş! İşte etrafına biraz ev yapılmış. Ev dediysek gözünüzde bizim stadın etrafındaki evler canlanmasın! 1 katlıdan başlayıp 3 katlıya kadar çıkabilen ve yaratıcı halkımın kendi mimari projesini çizdiği çarpık çurpuk evler... Amcam hüzünlendi tabii biraz! Bu sahada çok maç yapmış zamanında! Ne rezillikler çekmiş anlattı. Neyse maça "bağıran seyirciye beleş" opsiyonunu kullanarak para vermeden girdik. Hastasıyım bu opsiyonun... Adama bir garip geliyor tabii. Burgaz'da elektronik biletle turnikeyle maça gir, İstanbul gibi yerde hala dip koçanlı biletle gir! (Arada beleş gir.) Türk futbolunun en enteresan hallerini, İstanbul'daki stadlarda görmek çok kolay! Dökülen her semt stadında elektronik skorbord var. Bu da işin başka ironisi... Alibeyköy seyircisi maça ilgi göstermemişti. Soğuktan ve İstanbul'da devam eden korsan eylemlerden olsa gerek... Semtin esmer delikanlıları ihtimal dahilinde Beyoğlu'nda takılıyordu bugün...

Maça iki takımda kontrollü başladı! Bense müptezel (!) Trakya Ateşi yazarlarından biri olarak sahada iki kabusumu, Ali Erdem'i ve Cabir'i aynı anda görünce içim ürperdi! Zaten hava soğuk ayaklar donmuş, bir de iç ürpertisi hiç iyi olmadı! Cabir bereket Alibeyköy hücum hattının bırakın defansı sallamasını, ısıramaması sebebiyle fazla sırıtmadı! Ama şöyle bir Bandırma ile oynasak yine bir Cabir faciası çekebilirdik. Ali Erdem hakkında da şöyle bir fantazi geliştirdim kafamda: Bu çocuk antreman topçusu olabilir... Hani vardır böyle adamlar antremanda çok çalışkandırlar, hocanın her istediğini yerine getirirler ancak maça çıktıklarında dökülürler. Bu çocuk da böyle olabilir! Allah'tan yanında Hüseyin ve Semih oynuyor. Onlar olmasa Ali Erdem'in yönetemediği bir ortasaha düşlemek istemiyorum! Kabuslarıma yenilerine eklemek istemiyorum! Ahmet Hoca'nın elinde defans adına rotasyona sokucak adamı olmadığı için geçen maç yazımda da kanatların aksayacağından bahsetmiştim. Bugün bu açıkça belli oluyordu. Tandoğan'ı aradım. Onun hücuma katkısı, attığı ters toplar Deniz'i oyuna daha iyi sokuyordu! Bugün defanstan bir tane kanat akını yapılamadı doğru düzgün. Deniz de çok etkisizdi. Klasını bilmesem bu çocuk kötü topçu derim.Ama değil. Saha içinde neler yapabileceğini biliyorum. 80 dakika sahada etkisiz görüntü çizdi. Sonra aklına bir şeyler dank mı etti anlamadım. 2 hücumu yönetti. Birinde Engin değerlendiremedi, ikincisinde ceza sahasına peşinde 2 kişiyi sürükleyerek girdi. Düşürüldü ancak hakem penaltıyı yedi! Alibeyköy'ün ise koskoca doksan dakika boyunca 1 tek pozisyonu vardı onu da cömertçe harcadı. Bu takıma takviye şart olduğunu bir kez daha söylüyorum. Bunun en açık göstergesi ise sakat ve cezalı oyuncular 2-3 tane olduğunda değiştirecek oyuncu bile bulamıyoruz. Bugün Ahmet Hoca sadece ikinci yarı başlarken Semih'in yerine Seferoğullarından Osman'ı aldı. Başka da bir değişiklik yapmadı! Seferoğlu Osman tipik bir depslasman açığı. İkinci yarı başında oyuna girdi ve sol kanadı hareketlendirdi. Ama bu hareketlilik skoru bir türlü yansıyamadı. Sonuç Alibeyköy aldığı bir puana sevindi biz üzüldük ama beraberce donduk!Haftaya İnegöl ile kiritik bir maçımız var ama seyircisiz! Bakalım Burgaz'da neler olucak...


Dönerken Eminönü- Bakırköy yaptım. Arada köprüde balık ekmek yedim!(Ne zaman tarihi oldu bu balık ekmekçiler yahu? Benim çocukluğumda kimsenin oralarda balık ekmek sattığı yoktu... Hadi köprü balık ilişkisinden bu kontenjana girer de, bu turşucular ne zaman tarihi oldu?) Ve İstanbul'da yapmaktan zevk aldığım şeylerden birini, "banliyö treniyle eve gitmeyi" yaptım. İstanbul'da yaşamak bana göre trenle eve ulaşabilceğin yerlerde yaşamaktır birazda...

10 yorum:

kıl dedi ki...

Gerçekten trakyateşi ve yazarları olmasa maçlardan böyle bu kadar güzel haberimiz olmıycak teşekkürler beyler tekrar tekrar şunuda sölemek istiorum 3 tane adam alındı ve 2 si çok iyi özellikle santraforumuz görülmeye izlenmeye değer inş 2. yarı kaçırdıklarımızdan çok attıklarımızı konuşucaz...

maraton39 dedi ki...

isimler nedir biliyormusun halit

tierra dedi ki...

isimleri de bir öğreniver halit! bakalım kimlermiş bu topçular? :) eleştirin için de teşekkürler ayrıca.

Adsız dedi ki...

ulan halitim hayatın yalan ya bırak palavrayı herşeyden bi palavra uyduruyorsun :D

maraton39 dedi ki...

ya tierra sana birşey soracağım.
Adamlar bize küfürlü tezahüratta bulunmuşlar.
Hani bizim 67'de doğdu bu renkler...
diye başlayan marşı değiştirip dümdüz girmişler.
Oldu mu böyle birşey?

kıl dedi ki...

burdan yazamam tierra basında yer alır sonra falan :) eleştiri derken ?

tierra dedi ki...

miskin 67 tezahiratı olayını duymadım ama ikinici yarı evet küfür edildi... bir de seferoğullarındna osmana bir pozisyon sonrası çok taktılar ona dümdüz gittiler 25 dakka!

halit eleştiri derken olumlu yazılanalr da eleştiridir... eleştiri olumsuz bir kelime olarak yerleşmiştir dilimizde ama aslı öyle değildir.

kıl dedi ki...

açıklaman için ben teşekkür şimdi tierra :) valla kime desen eleştiri aynı anlar senin gibi edebiyat yada dil bilgisi hocamız olsaydı böle olmazdık :))

Adsız dedi ki...

adsız denen salak lavuk halit bari bişeyler yapmaya çalışıyor bu takım için lüleburgaz için siz ne yapıyorsunuz sağda solda boş boş konuşmaktan başka hıyar herifler takım iyi olursa geliyorsunuz olmazsa gelmiyorsunuz gerizekalı aptallar bide tribüncülükten anlıyoum diye geçinirsiniz aşşağlık mallar sizi !

blanka dedi ki...

burada kalkıp küfür eden kendinden bihaber insan!
kaldıramıcan laflar etme.
neyse...