18 Haziran 2010 Cuma

Gün 8: Dünya Kupası Gerçekten Başlarken



Günün ilk maçı olan Almanya-Sırbistan maçına sabaha kadar NBA finali seyredince ancak maç saatinde uyanıp yetiştim. Almanya maç başlamasıyla rakip alana oyunu yıkmayı denediler ama maçın hakeminin bambaşka planları olduğu daha ilk dakikadan belli oldu. Ve bunun neticesinde iki basit sarı kartla Almanya daha 37. dakikada 10 kişi kaldılar. Atılan kişi de az buz değil hücum çarkının 2002'den beri en büyük parçası Klose olunca, o bocalama ile Sakal tarafından ilk maçta beğenilmeyen Krasiç'in ortasını 2.02 boyuyla indiren Zigiç Sırbistan'ın golünü hazırladı. Bundan sonrasında Almanların saman alevi gibi yüklenmeleri vardı. Direkten dönen toplar falan. Vidic yaptırdığı saçma penaltı ile takımını yakma aşamasına geldi ama şu var bütün dünya şunu anladı Almanlar da penaltı kaçırabiliyormuş. Gününde olmayan bir Podolski'ye penaltı attırılması ise bana bir türlü gol atamayan Hakan Şükür'ün morali yerine gelsin diye attırılan penaltılara benzedi. Bırak Schweinsteiger'e yapıştırsın Allah ne verdiyse. Neticede grup karıştı. İyi de oldu. :)


İkinci maçta ise ilk maçında iç bayan Slovenya ile İngiltere karşısında beraberliği alan Amerika vardı. Bu arada ben Amerika'nın oynadığı oyunu çok beğeniyorum. Tempoları çok iyi. Ama işte Dünya Kupalarında en çok sevdiğim olaylardan biri olan uzaktan ani bir gol maçın seyrini çok değiştirdi. Amerika bunun sonrasında tempo yapmaya başlasada kontrada golü yediler. Ki bu gol ikinci yarının çok daha keyifli olacağının göstergesiydi. Yarı başında Donovan'ın attığı golle morallenen Amerika'nın beraberliği kurtaracağı gün gibi aşikardı da maçı alıp alamayacaklarını merak ediyordum. Aslında aldılar da ama bugün iki maçta da sahada olan rezil hakemler sayesinde maç berabere bitti.

Tierra: -Almanlar 28 sene sonra ilk kez penaltı kaçırmışlar grup maçlarında!
-ABD'yi ben de çok beğeniyorum özellikle takım halinde çok iyi işler yapıyorlar. Atletikler ve herkes bölgesinin gerektirdiği işleri yerine geitiriyor. Hatta bugün Altidore'un indirdiği topa vuran Bradley'in, birkaç pozisyonda ileri çıkıp gol araması ve en niahteinde beraberlik golünü atması... Yaptığı işlerin üstüne koyan bir şeydi!
-İngilizler bugün facia idiler. Kanatları kullanamadılar! (Aklıma bu takımın Beckham'ı arayacağı gelmezdi hiç.) Cezayir'in iyi savunmasını geçecek ekstra işler yapamadılar! Hatta ilk yarı Cezayir'in oyuna ortak olmasına bile karşı gelemediler. Gerard, Cezayir sıkıştırması yüzünden sürekli geriye gelip top yapmak zorunda kaldı ve etkisizleşti! 94'ten beri İngiltere'yi turnuvalarda izlerim (çünkü favorilerimden biridir daima) bu kadar kötüsünü 16 yıl sonra görüyorum... Açıkçası bu gece bu oyun bana İngiltere'nin bir üst tura çıkacağına dair umut azaltan bir gece oldu!

Hiç yorum yok: