


Trakya futbolu, geçmişin sararmış yaprakları gibidir... Futbolun en batısında yer alır ama batıya özgü ne kadar doğru (bir diğer bakış açısına göre yanlış) varsa futbol deyince işler değişir ve bir sürü yanlışı kontralar! Üç başlıkta ele almak gerek bu yanlışları... Bu başlıklar sırasıyla; yöneticiler(idareciler),antrenörler(topçu eskileri) ve halk(taraftar)...
1-Yöneticiler(İdareciler):Trakya'da yöneticilik nerden bakarsanız bakın vitrine çıkma işidir. Profesyonel bir takımda yönetici iseniz ilçenin ya da beldenin yeni palazlanmaya başlayan küçük burjuvalarından birisinizdir. Çünkü futbol dışında her hafta kitlelerin önüne çıkacağınız fazla mecra yoktur! ("particilik" de olur ancak seçimler genellikle 4 yılda bir yapılır ve dolayısıyla sahnede fazla görünemezsiniz) Yöneticinin işi sahne önü şova dönüşür bu yüzden. İlk falsoları da vizyonlarının ya olmaması ya da çok dar olmasıdır. (Ki vizyonu olan biri ilk kongrede alaşağı edilecektir) Vizyon kelimesinden ne anladıkları da meçhuldür. Şehrin mülki amirlerine yapılan ziyaretleri, kulübün vizyonu olduğunu sananlar vardır içlerinde! Oysa yapmaları gereken tek şey kulübü idare etmektir. Onun dışında her işe bakarlar. İkinci falsoları altyapıya önem vermemeleri. Takımın altyapısına önem vermedikleri gibi bölgede tarama yapacak adamları da görevlendirmezler. Bu işe talip olanlar varsa da göreve getirilir ancak onlar da ilk fırsatta alaşağı edilir! Günlük kaygılarla hareket eden bu yönetici modelini, Trakya'nın hemen her köşesinde görebilirsiniz! Kısır döngü gibidir idarecilik, çok iş yapıyor gibi görülür aslında hiçbir şey yapılmaz ve her sezon sonu mutlaka olağanüstü kongreye gidilir.
2-Antrenörler(Topçu Eskileri):Trakya'da antrenörler kendilerini geliştirmezler. Çoğu topçu eskisidir ve antremanları klasiktir. Önce düz koşu ,ardından açma-germe hareketleri ve çift kale maç... Kendi dönemlerinde bildikleri şeyler 20 sene önce kalmıştır ancak bu açıklarını süper ligde maç izleyerek kapatacaklarını sanırlar. Çoğunun elinde bırakın spor için yazılmış teorik kitaplar olmasını, roman bile göremezsiniz.Pedagojik eğitimleri yoktur! Amatör kulüplerde antrenör olduklarından bu işe de fazla kafa patlatmazlar zaten. Sigara dumanından is kokan kahvelerde veya birahanelerde, gece yarısına kadar kağıt veya okey oynarlar! Topçu eskileri bir nevi kuralları yazılı olmayan cemiyetler gibidir. Akademik eğitim almış ve bu işin kitabını bilen gençleri aralarına pek almazlar. (Zaten spora çok da önem verilmeyen bir ülkede spor akademisinden mezun olup işşizlikten kırılan bu gençlere bir süre sonra atalet duygusu gelir yerleşir. Onları da bir köşe başında elde bira içerken görürsünüz!)
3-Halk (Taraftar):Trakya insanı çok rahattır. (Bu rahatlığın ne olduğu tam olarak tahlil edilmese de; ekonomik rahatlık, bir dalı ekseniz seneye yeşertecek bereketli topraklar olduğu düşünülür çoğu zaman.) Bana göre yüksek okur-yazarlığı da, sosyal demokratlığı da bu rahatlıktan kaynaklanmaktadır. Futbola da bu rahatlık penceresinden bakarsak futbolun aslında Trakya'da bölgesel olarak çok da önemsenmediği sonucu ortaya çıkar. Maça gidip iyi futbol seyretmek ilk amaç olsa da, maçın gidişatına göre küfür ederek -ama ne küfürler- rahatlama amacına her an dönüşebilir. Takım kötü gidiyorsa tribünler boştur! Bir şehir ve takım bilinci yoktur yani. Trakya'da baskılanmış gruplardan ya da varoşlardan çok yetenekli çocuklar çıksa da, onları yönlendirecek bir büyükleri olmadığından bir süre sonra kaybolur giderler!
Bu yanlışlara bir de sorunlar eklenince Trakya futbolu içler acısı hale dönüşmüştür. Trakya'da bir şehir takımının gelir gider dengesi bir türlü dikiş tutmaz. Kabaca bir takımın geliri: Bilet+iddia payı+yayın hakları (az da olsa)+reklam gelirleri+otopark(ve kira gelirleri)+yerel yönetimin yardımları+toplanan bağışlardır. Bu saydıklarım profesyonel bir takım için geçerlidir. Amatör bir takım ise yetiştirme payı ve bağışlar dışında diğer gelir kalemleri kafadan silinir. Bu durumda ekonomik bakımdan yerlerde sürünen bir takımın, başarılı olması anca mucizelere kalır! (Üst liglere futbolcu satarak gelir elde edilmesinden bahsedemiyoruz çünkü profesyonel ligden ne kadar uzaksanız, bu gelir kalemi ortadan kalkar!)
Çoğu Trakya takımına yerel yönetimlerin yardım etmesi beklenir ve çoğu belediye de bu yardımı bütçeleri ölçüsünde yapar ancak bu yardımların bana göre günü kurtarmaya gitmesi sorunu daha da büyütmekten başka bir işe yaramaz! Vizyonsuz yöneticiler işte burda işin içine girerler. Onlara göre o sırada topçunun maaşı ödenmelidir. Oysa Trakya ,ne acı ki, tesis yoksunu bir bölgedir. Hemen hemen her şehirde GSGM bağlı bir şehir stadı bulunur (ki çoğu kulüp stad kiralarını dahi ödeyememektedir) onun dışında, bırakın antreman tesisini ikinci bir çim saha bulmak bile imkansızdır. Takımlar her hafta bir köy sahasından öbürüne sürüklenir durur. Vizyonu olan yönetici olsa alınan yardımı tesis yapımına harcasa ileri için çok sağlam adımlar atılacaktır. Tesisi olan, gelişmiş bir altyapısı olan hangi futbolcu ya futbolcu adayı, bu güzel ve rahat şehirlerde yaşamak istemez ki...
Trakya bölgesinde gelişmiş sanayi ilçeleri mevcuttur ve çoğu bağlı oldukları illeri geçeli yıl olmuştur. Sırasıyla bu ilçeler; Çorlu,Lüleburgaz ve Çerkezköydür! Lüleburgazspor dışında (ve Trakya'nın bütününde) profesyonel başka bir takım yoktur! Paranın ve gücün döndüğü bu ilçelerde, takımlar amatör kümede mücadele etmektedir. (son yıllardaki adı ile Süper Amatör Ligi) İşin ironik yanı da budur ve bana göre yol yine vizyonsuz yöneticiye çıkar!
Bu kadar sorunun olduğu bir coğrafyada, futbol adına işlerin düzgün gitmesini beklemek de en hafif tabirle saflık olur! Hani çözüm önerin neler derseniz, onları da şöyle sıralayabilirim: Yerel yönetimler ile kulüp yöneticilerinin ortaklaşa hareket ederek, spora yatırım yapmaları. Altyapıların iyileştirilmesi ve tesislerin yapılması ancak böyle olur. Zaten o kadar fabrikanın olduğu bir bölgede,sponsorluk anlaşmaları ile paranın bulunması hiç zor değildir.Ancak düzgün projeler yapılırsa... Ufak nüfuslu ilçelerde bile en az 10 amatör takımın yer aldığı bir bölgede, futbolcu taraması yapacak ve yetenekli gençleri altyapılara kazandıracak ekiplerin oluşturulması da başka bir çözüm yoludur bana göre! Hem de bu çözüm yolları öyle milyon ytl'ler istemez...Ve şu 3 büyüklerin futbol okulları iyidir hoşdur da, hani Trakya futboluna katkısı ne kadardır? Bu okulları şöyle Trakya'da 3 büyüklerin ve diğer süper lig takımlarının pilot takımları şekline dönüştürmek daha işlevsel olur bana kalırsa...
Son olarak "Lüleburgaz Mucizesi " ni ortaya çıkaran ekip ve futbolcuların çoğu Lüleburgaz ve çevresindendir. Yani bu topraklarda doğru zamanlarda doğru işler yapan insanlar da çıkmıştır.Yaşım yetmiyor o günleri anlatmaya, kim bilir ne hikayeler vardır ama o hikayeleri anlatacak adamları bulmak sorundur. Hele şimdi çoğu 50'li yaşlarını sürerken...