17 Kasım 2009 Salı

Isırgan Sevi

akşam çözül kapıda
sabah olacak nasılsa
ezgini dinlediğim
püri mekanda
-yak

arzu deli kavında
bin gül saçlarında
veririm daha yeter ki
dünyevi mekanda
-yak

aşk ben gözünde
pek muhterem gelir de
ni’dersin sonsuza açıldığım
sair mekanda
-yak
Şiiri yazan kişinin ısırganlarla ilişkisinin bilinçdışı çözümlemesini yaparsak: Çocukken canını çok acıtan bir şeydi...Uluyaz'da geçen tatil günlerinde en çok ısırganlardan korkardı çünkü her çiçeklerin arasına kaçan topu almaya gittiğinde ağlayarak dönerdi oyun yerine... Sonra diğer çocuklar hemen başka bir çiçeğin yapraklarını alır, taşla büyük çeşmenin yalak taşında bu yaprakları ezerler ve biraz suyla, ağlayan çocuğa masaj yaparlardı. Bir süre sonra ısırgan otunun yakması geçer yerini tatlı bir uyuşukluğa bırakırdı. Aynı çocuk kışları büyük şehre döndüğünde babannesi, ısırgan otunun yemeğini yapardı. Çocuk içine ekmek doğramasını ve üstüne yoğurt dökmesini çok severdi. Bu muydu her yaz canını yakan,acıtan ot? Aynı çocuk yıllar sonra ısırgan otuna benzer insanlarla tanıştı... İki farklı mevsimde o insanlardan bir nefret etti, bir sevdi. Biri yazın canını acıtan otken, öbürü kışın sevdiği bir yemekti... Sonra her şey geride kaldı. Büyüdü ve bu şiiri yazdı bir zaman sonra. Şiiri yazan adamı tanıdığımı varsayarsak... Bundan 4-5 sene öncesine tekabül eder bu şiiri yazması... Şimdi o adam ne mi yapıyor? Isırgan otlu şampuanla saçlarını yıkıyor!

2 yorum:

blanka dedi ki...

Yıkıyorum çıkıyorum diyosun yani :)

onur dedi ki...

kuresellesen dunyanin yalnizlasan insanlari:)

yika ve cik, yok hatta 4-5 dakika masajda yapman lazim:)