2 Eylül 2009 Çarşamba

Mağluptur Bu Yolda Mağlup


Ne yazayım şimdi? Aklıma geldikçe sinirleniyorum! Maçlar için Edirne’ye taşınmayı mı yazsam? Harcanan paralarla böyle kadro kuruluru mu yazsam? Edirne’deki statta abudik gubudik adamlarla muhatap olduğumuzu mu yazsam? Ne yazsam şimdi? Ya da nerden başlasam? Bir yerden başlamak gerek…

1995’te en son katıldığımız Türkiye Kupası’nda rakibimiz Sarıyerspor’du ve o zamanlar 1.ligdeydi! Tam emin olamamakla birlikte 3 farklı bir galibiyet almışlar ve Boğaza geri dönmüşlerdi. İşte o maçtan beri tam 14 yıl katılamadığınız bir turnuvanın başlangıcına hatalar ile başlamak, bize özgü bir şey olsa gerek! O zamanlar direkt 1.lig ekibi ile oynarken bugün elinize bölgesel kura gibi bir şansta geçmiş üstelik. Dişinize göre bir takımla oynuyorsunuz! Ama en baştan stad bakımı denen bir gerekçe ile Edirne yollarına düşüyorsunuz. (Bu akşam Blanka’dan öğrendiğime göre bakım denen şey de, çimlerin kaldırılması falan değilmiş. Sahada top oynamamakmış! Bir nevi nadasa bırakmışız yeşil çimleri… Fesupanallah!) E haliyle rakip takıma baskı denen şeyden noksan kalarak!

Maça gelecek olursak, iki takımın birbirinden çok farkı yoktu. 3.lig zaten git gide kalitesizleşen bir lig oluyor. Takımlar arasında fark kalmadığı gibi, sürpriz sonuçlar çıkabiliyor. Ama doğru kurulacak bir kadro ve sistemle üst lige çıkmayı da kolaylaştırıyor, bu kalite düşüklüğü... Lüleburgaz ise umut vermiyor bu kadro ile. Birçok sorunu var takımın. Defans hattında ciddi uyumsuzluklar, acemilikler var! (Bir nevi Sivasspor’un defans hattı gibiler, her maç 2-3 gol yemeye müsait büyük hatalar yapan bir defans kurgusuna sahip Lüleburgazspor.) Kalecimiz de evlere şenlik! Ki kendisi geçen sene yedek kalecimizdi ve devre arasında kaleye geçmek yerine uzaktan şutlar atardı. Fena da vurmazdı. Alıp ortasahaya koy sırıtmaz boy pos var yerinde zaten ama kale bomboş! Ortasaha geçen senenin iki adamı Hüseyin defans önünde, Talha da on numara pozisyonunda gayet iyiler. Ancak Talha ile ikili oyuna giremeyen bir forvetin varlığı sebebiyle Talha 60’tan sonra yoruluyor haliyle. Gözler bu maçta Erçağ’ı o kadar arıyor ki… Attığımız gol de, yediğimiz goller de evlere şenlik zaten… İkinci yarı oyuna giren bir 88 numara (Cabir miş adı) var ki; değil süper amatörde 2.amatörde zor oynar ama bu kadroda nasıl yer bulmuş anlayamadım gitti! Ne savunma yönü var ne hücum, boyu kısa, direnci yok, sahada ne yaptığını sanırım kendi de bilmiyor! (Ve maç sırasında öğreniyorum ki Nilüferspor deplasmanında kendi kalesine 2 gol atmış. Yuh! ) Bir de defansta 54 numaramız var o da evlere şenliğin başka bir türü… Daha kademeyi öğrenememiş, ilk topları direkt rakibe atabiliyor! Forveti beğendim,çalışkan topçu. Fiziğini kullanamıyor eksisi de bu… Ama üzerine düşülürse ve geriden iyi paslar alırsa, pozisyona girebilir… İnegölspor da pek gelecek vaat etmedi. Biraz daha diri kaldılar sahada… Ancak bizim takıma bakıp bunu söylüyorum, diğer takımlarla beklide mücadele güçleri düşebilir. Çünkü Lüleburgazspor’un fiziği de düşük! Bence en büyük handikapları da bu olucak bu sezon!

Sevgili serhat şehrimiz Edirne iyiki bir stattınız var! Amcanın birinin kalkıp yanımıza gelip, basmanıza o koltuklara demesi ile dumur olduk! Haliyle dayı sen ne diyosun dedik, arkasına bakmadan tıpış tıpış gitti. Hayatımda ilk defa fotomuhabirlerinin saha içine alınmadığını da, burada gördüm. İşlerini tribünden yapmak zorunda kaldılar! Ve son bomba da, beni ta saha kenarından çıkıp tribünün önüne kadar gelip fotoğraf çekmek yassaahhh diye uyaran -federasyon temsilcisi midir artık nedir bilemiyoum,üzerinde TFF arması olan bir ceket vardı- amca oldu! Ona da ne diyon sen der gibi baktım! Bana parmağını sallaya sallaya gitti. Yahu ben Uefa Kupası finaline makine ile girmişim amca sen kimsin! Böyle her maç saçma olaylar ile karşılaşmamızın sorumlusu da yönetimden başkası değil elbet! Öyle Mahmut Özgener ile gidip yan yana poz vermeye benzemiyor bu işler! Hakkıyla yapamayacaksanız çekilin bu işten! Geçen sene iddia payından gelen paralarla bu takım mı kurulurdu? Şimdilik soruyorum; böyle devam ederse çemkirmeye de başlarım!

Sonuç olarak, işimiz zor! Umut diyoruz daha şimdiden… Umut fakirin ekmeği ye memet ye!


Yazı Tierra'ya aittir. Bağlantısındaki sorundan dolayı ben yayınladım.


Hiç yorum yok: