31 Ekim 2009 Cumartesi

Yağmurlu Bir Günde


Deli gibi yağmur var. Yarın meteorolojnin söylediğine göre bulutlu olucakmış. Ama yağmur yağsın.(Tierra çok sever.) Bol mücadele olsun. Zaten pek bir futbol oynayan yok ortada. En azından mücadele izleriz. Geçen senelerde yağmurlu günlerde kapalıyı tercih ederdik ama artık kapalı diye birşey yok. Dolayısıyla şemsiyelerimizle tahtadayız.

Saat:13.30

30 Ekim 2009 Cuma

120


Hani heryerden buram buram milliyetçilik rüzgarı esiyor ya hani habire heryerde Türk bayrağı asılıyor ya balkonlara ama 3-5 fazla reyting için bu film 29 Ekim akşamı değil bir sonraki akşam yayınlanıyor.
Demek ki bu Aşk-ı Memnu denen meret cidden bizim Cumhuriyet Bayramımızın önüne geçebiliyormuş.
Demek ki reyting denen bu meret bizim herşeyimizden daha önemli.

Yazıklar olsun...

What If God One Of Us-Joan Osborne



If God had a name, what would it be
And would you call it to his face
If you were faced with him in all his glory
What would you ask if you had just one question

And yeah yeah God is great yeah yeah God is good
yeah yeah yeah yeah yeah

What if God was one of us
Just a slob like one of us
Just a stranger on the bus
Trying to make his way home

If God had a face what would it look like
And would you want to see
If seeing meant that you would have to believe
In things like heaven and in jesus and the saints and all the prophets

And yeah yeah god is great yeah yeah god is good
yeah yeah yeah yeah yeah

What if God was one of us
Just a slob like one of us
Just a stranger on the bus
Trying to make his way home
He's trying to make his way home
Back up to heaven all alone
Nobody calling on the phone
Except for the pope maybe in rome

And yeah yeah God is great yeah yeah God is good
yeah yeah yeah yeah yeah

What if god was one of us
Just a slob like one of us
Just a stranger on the bus
Trying to make his way home
Just trying to make his way home
Like a holy rolling stone
Back up to heaven all alone
Just trying to make his way home
Nobody calling on the phone
Except for the pope maybe in rome

Bülent Başgan


Bu haftasonu karşılaşacağımız Nilüferspor, Tribün Dergi'den aldığımız bilgilere göre Bülent Uygun'u takımın başına getirmiş.
En keyifli maçlarımızdan biri olucak sanırsam...

29 Ekim 2009 Perşembe

Tuhaf Günün Ardından


Maça ilgi az bizimse kapalı alta olan ilgimiz fazlaydı! Hakikaten güzel olmuş bu tribün. Özellikle koltuklar rahat, topçular önünüzde koşturup duruyor. Bir el atsanız dokunacak gibi hisler dolaşıyor içinizde. Bir an kendinizi maçın atmosferine kaptırırsanız, İngiltere'de kenara gelen oyuna ve oyunculara bağıran,çağıran gaz veren İngilizler gibi hissedebiliyorsunuz kendinizi. Ve koltuklar çok rahat. Bir ara hep burda takılsak ya diye de içimden geçirmedim değil!

Harry Kewell'ı dünya gözüyle izlemek! Çok şükür Rabbime... Ve attığı golü de öyle bir açıdan gördük ki, daha topa vurduğu anda gol olacağını anladık! İyi ki varsın Kewell..

Dün oynanan maçta öne çıkan birkaç kişi daha vardı. Barış,Topal ve ve maç eksiğine (çok ama çok eksik maçlar) rağmen Linderoth! Topal komple bir stoper değil ama Galatasaray'ın geçen sene başından beri en çok ihtiyacı olan defanstan topu hücuma taşıyabilen adam eksiğini bu maçla da olsa yerine koydu! Daha önce de yazmıştım Rijkaard'ın çözmesi gereken 2 problemden biri, defans hattı ile ortasaha arasındaki kurguyu sağlayacak bir adamın eksikliği... Bunu bir defans oyuncusu ile çözmesi daha makbul bana göre.

Bucaspor iyi takım ve hücum oyuncularını beğendim. Bank Asya'daki yerleri tesadüf değil. Play-off oynarlar.

Hakemler çok fena yine yeni yeniden.Taçtan gelen topa ofsayt kaldırmalar, itiraz edilince sarı kartı çıkarmalar (sırf ben kart gösterdim diye hava atmak için) Sonra da neden hakemlerimiz uluslararası turnuvalarda maç alamıyorlar diye kendimize sorup duruyoruz. Türkiye'de egoları şişirme mesleklerinden biri de hakemlik bana göre.


Maçtan sonra Tatyos'a gittik. Mekan samimi ve sıcak. Köftesi iyi (cuma ve cumartesileri Edirne ciğeri varmış),biraz mezeler üzerine eğilmesi gerekiyor...

28 Ekim 2009 Çarşamba

Tuhaf Gün


Maça gidiyoruz. Blanka, kanka deri koltuklarda oturucaz dedi. Ben de ona viski de içelim dedim. Böyle bilet fiyatı mı olur? Oluyormuş demek ki...Maçı Kanaltürk veriyormuş. Kupanın ana sponsoru Ziraat Bankası olmuş! Bucaspor'un renkleri sarı-lacivert...

Ve yağmur yağıyor!
(Ben niye foto olarak Metin Oktay'ı koydum. Hakikaten tuhaf bir gün!)

27 Ekim 2009 Salı

Ezel


Blog olarak herhalde aynı dizi etrafında ilk defa birleştik. Derdim diziyi yazmak falan değil. Ki Tuncel Kurtiz'in sesini her duyduğumda içesim geliyor, o ayrı.

Benim demek istediğim dizinin güzel kadın kontejyanını Cansu Dere değil, Sedef Avcı doldurmaktadır.

25 Ekim 2009 Pazar

Derbi


Senin oynayacağın topu...
Hani bazı futbolcuların formalarını emekli olduktan sonra müzeye kaldırırlar ya ben bu akşam senin formanı kaldırdım kafamda...
Değil bir daha ki Fenerbahçe maçında gol atsan, UEFA finalinde gol atsan da sen yoksun artık bu takımda benim için!
Şu blogta ilk defa küfür yazmadan defol git!

Sonunda Oldu...


Maça yine İstiklal Marşı okunurken girip her zamanki yerimize geçtik.Daha ne olduğunu anlayamadan Talha'yla gol pozisyonuna girdik. Az biraz kendimize geldikten sonra gözümüze bariz şekilde çarpan Balıkesir takımının fizik üstünlüğüydü.
Buna istinaden bizimde bu maçta Deniz'den yoksun oluşumuz işe tuz biber kattı. Özellikle Comche'nin Balıkesir'in 2numarasına isyanı süperdi;''Yeter bindirdiğin be adam.''
Neticede gol yiyeceğimiz belliydi ama bunu kalecimizin çıkıp alabileceği topta çizgide kalmasıyla yemek çok kötü oldu. Ki golü atan 9numaranında hakkını vermek lazım çok iyi yere vurdu.
2.yarıda Engin'inde girmesiyle biraz hareketlendik ama benim anlamadığım Emre Atalı sahada kalırken takımın en golcü ismi Uğur'un oyundan çıkarılması oldu. Yani kendi sahamızda geride olduğumuz maçta bile çift forvet yap(a)madı Ahmet Ertem hocamız.
Hasbelkader Engin önünde kalan topu(Pato'nun Real Madrid'e attığı ilk golün aynısı nerdeyse.) filelere yolladığında Balıkesir takım halinde panikledi. Ama burdada ortaya sezon başından beri ayakta duramayan Osman'ın kayıp kayıp düşmeleri çıktı. Esnaf hayrına şu adama adidastan bi World Cup hediye etsin artık bence.
Tandoğan golü kendi kalesine attı ama o golün geleceği belliydi, bağırıyordu. Balıkesir bu ligin çok üstünde bir kadro kalitesine sahip. Çok zorlanmadan 2.lige çıkarlar.

Olaylara gelirsek;
Maç öncesi hem akşam derbi olması sebebiyle, hem de garip ruh hali sebebiyle bu maçı sakin izleyelim dedik.90dakika nerdeyse küfür bile etmedik. Bol makaraya sardık. Ama delikanlı Balıkesir futbolcusu tribüne su atana kadar. Bu arada Comche bundan sonra kendisine Hasan Tahsin denmesini istiyor. Zira gene tellerin üstünde ilk kendisi vardı. Daha önce çok sinirlendik, aşağıya indik ama ilk defa klubeye inip herkese hakettiğini verdik. Daha da bu konuyla ilgili söyleyecek lafımız yoktur.

Ama hiçbir şekilde sinirlenmediğimiz , olay çıkarmaya niyetimizin olmadığı maçta bizi klubenin üstüne kadar indiren, sonra klubeyi kırıncada sahaya kaçan Balıkesirli futbolculara teşekkürlerimizi sunarız. Belki bundan sonra gelenler adam olurlar biraz. Zira Burgaz, analarının sıcak evi değildir.

Uçmuş çatı, garip kapalı fotosuda üsttedir. Fırtınanın stadımıza hediyesi.

Totem Saatleri

10.yıla özel bir harekete giriyorum ve bu akşam ki maça totem yapıyorum! Maçı izlememeye karar vermiştim geçen sene Kadıköy'de oynanan maçtan sonra. Bakalım bu sefer tutacak mı?

24 Ekim 2009 Cumartesi

Susuyorsak Sebebi Çok



3 sene öncenin rövanşı...

Lige tekrar çıktığımızdan beri içeride grup liderlerini hep devirdik.(play-off grubu hariç) Şimdi sırada Balıkesir var. Söyleyecek çok sözümüz var ama dedik ya susuyorsak sebebi çok.

Tahta tribündeyiz...

Saat:13.30

23 Ekim 2009 Cuma

Rakı Şişesindeki Son Duble


Rakı yalnız başına içilmez, naısl yalnız başına oyun oynanamayacağı gibi... Herkes gider ve az önce ortaya saçılmış oyuncaklar halının üzerinde terk edilmiş durur! Bir heves herkes gitti biraz daha oyanayayım dersiniz ama nafile. Ne arabalar arabadır artık, ne mekanik adamların eline sıkıştırmaya çalıştığınız silahlar silahtır! Ontario Kurtları gemilerine binip gitmiştir. Her oyun arkadaşlığında bir Gamlı Baykuş vardır. Konyakçı olmak zor iştir. Esas oğlanlar ise hep uzun boylu, kaslı ve yakışıklıdır! Her oyun sahasında bir kaç köşeye sinen korkak vardır ve çocuklar eline geçirdikleri her oyuncağı bir gün fırlatır ve yerine oyuncak niyetine başka meşgaleler alır.

Rakı şişesindeki son duble ise ne hikmetse yalnız içilir. Arkadaşınız ya acilen gitmiştir, ya içmeye takati kalmamıştır! Ama ne olursa olsun o son kalan duble yalnız içilir. Ve yaşadığımız her son gibi nedensiz bir hüzün barındırır! Rakıya hüznü yakıştırmamaya çalışsam da, bu meret beni gelir bir yerde hüzne gark eder! Bu beyazın sırrıdır.

Rakı şişesindeki son duble,oyuncakların toplanmasıdır! Hep beraber ne güzel oynanan oyunlar, ev sahibi çocuğun halısında yalnızlaşır! Biraz önce paylaşamadığınız beyaz at sizindir,diğer atlar gibi... Ama ah o atların gittiği güzel ülkeler yok mu! Arkadaşlar da o ülkelere gider... Kovboyların cirit attığı halıda kendiyle başbaşa kalan her çocuk, her mahsun çocuğun yaptığı gibi oyuncak sepetini alır, halının üstündeki her oyuncağı özenle sepete koyar! Sonra da yatağın altına koyar o sepeti. Belki o zaman ortaya çıkar beyazın sırrı... Kim bilir çocuksuz oyuncaklar neler düşünür o sepetin içinde?

21 Ekim 2009 Çarşamba

17


Nani... İzlemeye doyamadım! Manchester United gemisinin yeni motoru...

Sarı-Kırmızı



Didem-Sinem Balık kardeşler(Operatwins), Bayanlar Avrupa Süper Kupa'sı Finalinde Milli Marş'ımızı seslendirirken.

20 Ekim 2009 Salı

EZEL, TUNCEL KURTIZ, OSCAR WILDE


Dizi guzel izliyorum sozum yok...Tuncel Kurtiz'e laf eden TAS olur kalir...fakat gunlerdir paylasilan siirin gercegi ve gercek sahibinede bir selami cok gormeyelim


yet each man kills the thing he loves,
by each let this be heard,
some do it with a bitter look,
some with a flattering word.
the coward does it with a kiss,
the brave man with a sword!

some kill their love when they are young,
and some when they are old;
some strangle with the hands of lust,
some with the hands of gold:
the kindest use a knife, because
the dead so soon grow cold

some love too little, some too long,
some sell and others buy;
some do the deed with many tears,
and some without a sigh:
for each man kills the thing he loves,
yet each man does not die

Oscar WILDE

19 Ekim 2009 Pazartesi

El Emeğim


Tek tek bütün biberlerin içini çıkar, peynir doldur,zeytinyağına bas. Sonuç şahaneeee!

18 Ekim 2009 Pazar

1-1

Maç sonu başlıklar hep aynı...
3haftadır berabere. Hepsi de aynı skorla. 1-1! Golü Uğur atmış. Haftaya Comche ile benim için 3sene öncesinin rövanşı var Balıkesir'le.Yalova'da finali kaybettiğimiz gün, bugün gibi aklımda.

Bu arada maçtan sonra İnegöl seyircisi, takımımızı alkışlamış. Teşekkürler.Ben 90+da gol yiyip puan kaybettiğimiz maçtan sonra herhangi bir takımı alkışlayamam büyük ihtimal.Doğruya doğru. :)

Güzel Oyun


Nostaljik sohbetlerin kahraman takımı; Lüleburgazspor...


Göremediğimiz günlere özlemle...


Hoca #2

Rahat uyu...

17 Ekim 2009 Cumartesi

Olsa da İçsek

İnegöl Deplasmanı



Kupa maçında izlemiştik İnegöl'ü. Fizik olarak bizden iyiydiler. Bakalım bu haftadan ne sonuç çıkacak? Artık Burgaz'dan herşeyi bekler olduk.

Tarih:18.10.2009

Saat:15.00

İnegöl İlçe Stadyumu


16 Ekim 2009 Cuma

Honduras


Tıpkı 98'de Jamaika'yı, 2002'de Trinidad ve Tobago'yu desteklediğim gibi bu kupada da ilk turda destekleyeceğim takımı buldum ben.Hep bir süpriz olsun istiyorum Dünya Kupalarında.

Not: 1tane bile topçu tanımam Honduras'lı.

Yalniz Adam Ickisidir Bira

Hic yakindan bakmayin EFES yok yukaridaki resimde....orada olmamasinin sebebinide yetkililere sormak lazim aslinda, sordugum bir kac yerde hayrani olan, hatta bir arkadasimin Fransa'da universitede aldigi bir derste icki gurmesi hocasinin en iyi 3 bira'dan biri olarak degerlendigi EFES kendisini pazarlayamiyorsa bizim burda bir sucumuz yok...olmadik ulkelerde olmadik biralar ictim ama en azindan international house of brews diye bilinen yerlerde 30 cesit bira icine girmeyi basaramamissa bu sanirim buyuk bir yonetim bozuklugu....

Herneyse, suan bira ictigimden veya kafamin guzel olmasindan degilde gecenlerde Tierra'ya verdigim yada daha dogrusu soyledigim bir soz uzerine yaziyorum bunu. Demistim ki, yalniz olmasam suan bira icmem ( raki hasretindeydik), sonrasinda gelisen sohbette iyice dusundum ve karar verdim ki bira yalniz adam ickisi...RAKI'nin bir sohbeti bir hazirligi bir sohbeti var, viski desen mutlaka bir ortami var, votka desen ya hava soguk olcak yada alismisiz kopucaz kendimizce bir yerlerde...sarap desen ben cok sevemedim ama romantik masalari sereflendirir...peki bizim birayi nereye koysak?

Bira aslinda her yerde, yillar once okudugum bir esquire dergisinde yaziyordu hatta en fakirden en zengine vazgecilmez bir yani var bira'nin....mac izlerken, gun ortasi susadiginda, baharatli yemekler uzerine vs....ben ise baska bir yonune takildim, yalniz adam ickisidir diyorum cunku yalnizken sadece canim bira icmek istiyor....burda 70 lik votka 11 dolar, 1 lt jacj daniel's 28 dolar...ben 20 dolara birayla sarhos oluyorum bazen...Neden?

Siseler insana yalnizken eslik ediyorda ondan....Tierra'yla konustuk, yanyana olsak bira icer miyiz? mumkunse RAKI olur (bknz DSI geceleri),yok hayir muzikli ortamsa Votka ( istanblue olmasin) olur, getiripte icirtemedigim viskiyi gec, hic bulamazsak Sarap bile olabilir....

Bira'ya ne oldu peki? Hor gormek degil bu yanlis anlamayin, aslinda hepimizin basinin TACI...

Hepimizin hatta tum dunyanin ortak noktasi....asagilayan tas olur....

Cheers mi desek? yok yok hadi SAGLINIZA....

Bye Bye Happiness yada Hepiniz


Gule gule Terim....aslinda yorum kismina yazmistim uzayinca iyice uzattim....elestiriyse elestiri...ovguyu guzel kabul ettide birileri damarina basinca ADANA usulu sacmalama ve zaman zaman kisisel kaprisleriyle bizi bizden aldi...ayrica LINC ediliyor denmesine katilmiyorum, biraz disardan bir goz sayarsaniz diyorum ki bence FATIH TERIM kendine yakisir sekilde gitti...basarisiz oldu ve kabul edip gitti...turk medyasida elestircekti tabi, disarda farkli mi ki? basarisizsan bir bedeli var...kimse ona git demedi, o da koltuk sevdasi yada sefasi yapmadi gitti...anlamadim ki bu kadar olay oluyor? arda cikip sacmaliyor, rustu bir daha secilmeyecegi milli takimi birakiyor :)) Vefa vefa vefa diye ic yemenin manasi yok, birileri elestircek birileri kucaklicak ve bu boyle surup gidiyor ve oyle gidicek...

Dunya Kupasinda yokuz dahasi mi var? Bu grupta ikinci olamamanin baska bir aciklamasi yok ve kimse TERIM gitti diye masturbasyon yapmaz ama o grup maclari basladiginda ben her gordugum kirmizi beyaz formada kendi kendime masturbasyon yaparim artik...avrupa sampiyonasina giderken 50 degil 100 tl verdik forma alirken, orjinali olsun be abi her zaman turnuva goremiyoruz dedik....hakli ciktik, hic degilse artik yumusak yumusak giyerim replika forma yerine cotton formami....dunya kupasina gitsek ordada bisiy yapar miydik? bence gene yapardik ceyrek en az...benide amerika'da tanirlardi bari, avrupa sampiyonasindan haberleri yok ama dunya kupasi baskaa...iste bu yuzden bu faturayi ustlenen ADANALI'ya tesekkurler...Feridun Duzagac'in radikaldeki yazisi gibi, sonbahar gelince ADANALI'nin reytingleri duser ''yaprak dokumu'' tavan yapar....

Ben gene isterim ki dedikodu olarak ciksada internette Napoli'yi alsin ve gicik oldugum diger ADANA'li Mourinho'ya bir tokat vurabilsin bizim ADANALI, gitsin gene Italya'ya keske....yok olsun istemiyoruz ki....sadece BUYURKEN KUCULMEK felsefesini bir turlu kabullenemeyen, her yaptigini en iyisini ben yaparim seklinde yapan, elestiriye tehditle cevap veren basarilarda kendi haric herkesi asagilayan triplerini biz sevemedik gitti....Turk futboluna hizmetini tartissak ne olur, tarih onu yazicak ama tarih yazamadigi yerdede durmamasini tartismamak lazim....yapamadi iste.....gitsin italya'ya gene bizi heyecanlandirsin...fakat bu duygu somurusu bence artik bitsin. FATIH TERIM'in gidisini bu kadar melankoli yapcak birsey yok...TERIM futbolculari diye bir kavram olustu artik milli takimda...sakat bile olsa cagrilan adamlar oldu...13 kisiyle yari final macina cikmak zorunda kaldigimizda oldu...Yari final ve yasattigi heyecan icin tesekkurler....

Bence olayi biz abartmasak hicbirseyin oldugu yok...benim icin gidiside makul, basarilarida helal bir adamdir FATIH TERIM milli takim bazinda....gitmeyi kafasina euro 2008 sonrasi koymustu gitmeyerek hata yapti, tipki imparator degil padisah ilan edilen Denizli gibi....keske o da cesme tatilini hic bitirmeseydi....karar dogru uygulama yanlis turk futbolunun en iyi en basarili iki teknik direktorundede...ehhh raki masasinda herkes bir karar alir ama sabah uygulayan milyonda bir'dir en iyi ihtimalle...Mustafa Kemal Pasa'nin rakisina laf edenler utansin, sabaha karsi aldigi kararlari sabah kimse uyanmadan uygulamaya gecmesiyle hepimizden ayriliyor belkide....neyse donersek futbola umarim tierra'nin bahsettigi HAKAN SUKUR kadar bizi kendinden nefret ettirmez imparator F.T., biraz olsun olgunlasip kendi ve bizim icin sakinlesmeyi becerebilir...

Yoksa padisahlik kaldirildi coktan, imparatorluklarda eskisi gibi degil.....

Saygilarimla,

P.S.> Blanka'ya ithafen; Oturur iceriz bir aksam bunun uzerine.....Ozledim ulan HEPINIZI(midesi bozuk degilse Comche'yide)!!!!

15 Ekim 2009 Perşembe

F.T


Ultrasmovement şarkıyı hatırlatınca aklıma geldi. Günlerdir aklımda olanı biraz da kafanın güzelliğine vererek yazmak istedim. Belki içimden gelenleri günlerdir sakladım,kelimelere dökmedim. Ama bu gece vaktiydi artık.

O her ne kadar yıllardır iyisiyle kötüsüyle ''şu ana kadar herkesten iyi'' yaptığı işin başından ayrılırsa ayrılsın, bu ülke sadece tek imparator gördü dahası da olmayacak.

Gerçekten Terim bugüne kadar onunla dalga geçenlere karşı '' Amansız Ol''du!!! Varsın bundan sonra onlar kişisel mastürbasyonlarıyla uğraşsınlar.

Bazı insanların kimseye kanıtlayacakları şeyler yoktur. Bu da aynen böyle. Evet Terim başarısız oldu. Ama kına yakanların unuttuğu şey, kendi ülkeleri de başarısız oldu.

Ha bugüne kadar hocayı eleştirmedim mi? Hem de çok eleştirdim. Ama kimse gibi nankörlük yapmadım. Netsek nettik hep!

Sarı-kırmızının altında bir kere daha bu sefer T.D olarak değil, klubün gerçek sahibi olarak İmparator ile buluşmak tek dileğimdir.

Ultrasmovement'in iyi niyetine sığınarak Burgaz'ın Kızı'nın şarkısıyla bitsin post;

Elbette bazen çiçek açıp bazen solacağım
Elbette daldan dala konup sonra uçacağım
Elbette bazen hızla dönüp bazen duracağım
Elbette bazen söyleyip bazen susacağım

14 Ekim 2009 Çarşamba

Looking For Eric


''I'm not a man; I'm Cantona!''

İlginç,içinde çokça futbol barındırmayan ama taraftarlığın ne demek olduğunu,insan ilişkilerinde ne kadar önemli bir olgu olduğunu gösteren bir filmdi.İngiliz aksanına pek alışık olmadığımdan, ettikleri küfürlere çokça aşina olmadığımdan dili çok değişik geldi.Herşeye, fuck deyip duruyor adamlar.

Ne kadar futbolla ilgili bir film olsa da aşk filmiydi.Ama Cantona ve ona olan hayranlıkları herhalde İngiliz futbol kültürünün kıskandığım, en başta gelen özelliğidir.Neyse Burgaz'a geldiğinde tekrar izleriz Volkan.

13 Ekim 2009 Salı

FIFA Virüsünün Son Kurbanı

Olic'in baldırında kas yırtılması tespit edilmiş.1.5 ay formadan uzak kalacak!

Kanchelskis




Orjinal fotosunu aradım ama bulamadım.

12 Ekim 2009 Pazartesi

Belgesel Değil Güzel Oyun


Pazar günkü maçta tribünlerde çeşitli şekillerde dedikodusu dönen Kanal 24 konusu tam anlamı ile açıklığa kavuştu. Haberi ilk bizden duyun istedim. Evet ne belgesel yapıyor Kanal 24, ne de maçı yayınlıyor. En sağlam kaynaktan aldığım bilgiye göre Cumartesi öğlenleri yayınlanan Güzel Oyun adlı spor programı için Kanal 24 kameraları 8 Kasım Stadı'nda görülmüş.
Programı izleyenler bilir, Türk futbolunun eski yıldızlarını konuk edip anılarını dinliyorlar. Pazar günü de Lüleburgazsporlu eski futbolcularla röportaj yapılmış ve Türkiye Kupası anıları kayıt altına alınmış. Ben şimdiden heyecanlandım.Kaçırmayın derim!

Kötü Yazılmış Senaryonun Vasat Filmi

Bugün bir film izledik.Kötü yönetim ,kötü senaryo ve ortaya çıkan film de vasatı aşamadı. Bu filmi kötülükten kurtaran da, maçın golleri... Bu karşılıklı goller de ancak vasat mertebesine koyabildi bu filmi!
Çok şey söylemeyeceğim çünkü sıkıldım.Ortasahası olmayan bir takıma karşı 2 önlibero ile çıkmak. Sonra ikisinin de iyi oynaması. Ancak Semih'in devrede oyundan alınması... Emre'nin ve bal yapmayan arı Ali Erdem'in oyunda kalması.İkisi de futbolun kendi dinamiklerini bilmiyorlar. Halısahada top oynar gibi oynuyorlar.İkisi de hocanın jokerini kullanıyorlar.Bu kötü oyunla sahada kalmalarının başka bir açıklaması olamaz!Bu AliŞan kimdir, çok mu aradınız ?
Ligin dibine demir atmış iki kötü takımı da yenemiyorsanız kimi yeneceksiniz? Bize böyle vasat filmleri daha ne kadar izleteceksiniz?

Not: Bu kanal 24 olayı nedir? İtfaiye kapısının arkasında bir tripodlu kamera çekim yapıyordu! Bu işi detaylı bilen biri varsa paylaşsın lütfen...

1-1


Talha cezalı değilken neden oynamaz. 1-1den sonra neden tek forvete dönülür?

Neyse Volkan yazıcak maçı. Şimdilik bizden bir kareyle bitirelim.

Bu arada Erçağ maça gelmişti. Keşke Deniz'in yanında Erçağ'ın yarısı kadar bir adam olsa...

11 Ekim 2009 Pazar

Saldırsanaaaa!!!


İçerde Amerikalı hariç ilk defa tam tayfayız. Sonumuz hayırlı olsun. Tahta tribündeyiz!

Saat:15.00

Biletler:5lira

10 Ekim 2009 Cumartesi

10. Ay 10. Gün



Nice yıllara N.Y paşası!
Özledik! İyi ki varsın!

9 Ekim 2009 Cuma

Ernesto

Katledileli 42 yıl olmuş!..

Dağda Bir Avcı Klubesi



Yaşar'a biat!!!

8 Ekim 2009 Perşembe

Bakırköy'den Yola Çıktık Tepecik'e Gittik Küçükköy'e Karşı Oynadık

Tepecik Belediye Halı Sahası(!)
İstabul koca şehir...Bunu biliyoruz biz yaşayanlar ama bazen bu büyüklüğü yaşamak da gerekiyormuş. Neredeyse Çatalca'ya ulaşıyorduk maça gideceğiz derken. Allah'tan stad (!) yol üzerinde kolay bir yerdeydi de o kadar yol yaptıktan sonra, bir de stadı aramakla uğraşmadık.
Federasyonu tebrik etmek istiyorum bu halısahayı nasıl stad olarak tescil etmiş anlamadım! Her yeri tel örgü. Halısaha kültürü olanlar bilir,halısaha kenarından arkadaşlarınızı izlemek çok zevksiz bir iştir. Gözünüz bir yerden sonra şaşı bak şaşır moduna girer, kafa bulanır. Bugün de böyle oldu benim içim. Bir süre sonra gözlerim tel örgü baklavasına döndü.
Maça gelirsek. Hakan stoper olarak sahadaydı. Sakatlığı geçmiş ve Hüseyin ile yanyanaydılar. Öyle Cabir gibi şapkadan çıkan stoper yoktu sahada. Ancak sahada gözüme çarpan ilk şey Talha'nın yedek kulübesinde olmasıydı. Dedim hocanın vardır bir bildiği... İkinci yarı gördük ki, bir bildiği yokmuş! Maça 2 forvetli (Engin ve Deniz) ve arkalarında Emre ile başladık. Arkalarında da Semih... Bugün Semih arkada çok iyi işler yaptı. Ortasahayı ayakta tuttu. Çok beğendim oyununu. Ve ilk dakikalar ile baskılı oyunu sürdürürken erken de golü bulduk. Ardından ciddi gol pozizyonlarına girdik ancak bir türlü topu kale çizgisinden içeri geçiremedik. Ve içimden sezonun en hatasız geri dörtlüsü ile oynuyoruz derken 41.dakikada yapılan bariz bir defans hatası ile golü yedik ve ilk yarı 1-1 bitti.
İkinci yarı şu bal yapmayan arı 91 numaramız yerine sol açığa Seferoğulları'ndan Osman oyuna girdi. İkinci yarı da tutuk başlamamızın verdiği cesaretle Küçükköy toparlandı ve birkaç pozisyona girdi ancak ortasahalarının yorgunluktan çökmesi ile son 30 dakika sazı elimize aldık ama Engin efendi hayatında bu kadar kolay pozisyona girip de gol kaçırma rekorunu kırmaya uğraşırken golü atamadık. 70 dakikada tabelada Deniz'in adını görünce hocamız ufak bir komedi piyesine başlamıştı. Deniz oyundan çıktı ve yerine 35 numara sağ açık soktu. Emre'yi biraz daha ileri çekti ancak bu değişikliği niye yaptı derken -bu sefer kenarda unuttuğu diyim artık- Talha'yı oyuna soktu. Talha'nın değişmesi gereken oyuncu Emre iken. (Oyun kurgusundan anlayan hocalar böyle yapardı.) Ortasahada geri dörtlüden 13 numarayı çıkardı. Vasatın üstüne bu maç hiç çıkamayan Emre 90 dakika sahada kaldı. Ben şimdi bu piyesi anlamadım pek! Konusu neydi? Son 30 dakika adeta çöken bir Küçükköy ortasahasına karşı ayağı iyi top yapan Talha'nın oynamamasını bana nasıl açıklarsınız! Engin bu kadar golü kaçırırken, Deniz oyundan niye alındı? (Tamam itirazdan sarı kartı görmüştü bir sarısı vardı ama bu çocuk çok hırslı, bu risk alınıp oyunda kalmalıydı. Hem de yerine sokacağınız başka forvetiniz yokken.) Neden ilk golü bulduktan sonra diğer golleri bulamıyoruz? Bu sorulara cevap veren biri çıksa da normal şartlarda 6-2 bitecek maçı nasıl 1-1 bitirdiğimizi anlasak!
Ben veremiyorum çünkü...
Bugünün çok iyileri (aslında bu iyi de göreceli çünkü Küçükköy hiç iyi bir takım değil, anladığım kadarıyla yönetimsel sorunları var) Semih, sağ bek Tandoğan ve ikinci yarı sol kanadı resmen süpüren Osman. Vasatları: Emre ve adını hala öğrenemediğim 91 numaralı bal yapmayan arı. Kötüsü: Şuraya maç veren TFF ve destek destek diye ağlayanların şuraya 1 otobüs dolusu taraftarını getirmeyenler!
Ve son olarak Küçükköy'ün göbekli Türk topçusu (aynı zamanda takım kaptanları olan 5 numaraları) modelini sahalarımızda yeniden görünce tebessüm etmedim değil.He bir de tribünlerde bir zamanların müthiş forveti zamanında Marsilya'nın istediği Okan Yılmaz'ı görmek de beni şaşırttı. Tepecik'te oynuyormuş.

Gayda İstanbul


''İstanbul, büyük bir şehir... Geniş, uçsuz bucaksız... İstanbul'a Balkanlardan gelen, her zaman 'soğuk hava dalgası' olmaz...! Göçmen kuşlar gibi insanlar da göçer gelir İstanbul'a...''

Lüleburgaz Kapalı Pazar Yeri

Saat:21.00

www.gaydaistanbul.com


Bu Kokuda Ne?

Dünya Kupası elemelerine hazırlanan takımlardan birinde kötü kokular yayılırken...

Not:Takımın hangisi olduğunu bulamadım, bilen varsa söylesin.
Takım İskoçya imiş. Blanka sağolsun...

7 Ekim 2009 Çarşamba

2'de 2 Olsun


8 Ekim Perşembe

Saat:15.00

Tepecik Stadyumu


Seba, Çetin Dedi


Hikmet Çetin'in Beşiktaş başkanlığı için Seba'dan icazet alması bana ''Rabbim'e sordum; Cleveland dedi.''yi hatırlattı nedense.
Beşiktaş'ta gelen gideni aratıyor. Bu sefer öyle olmaz inşallah.

6 Ekim 2009 Salı

Veledrom



Geçen sene de orada bir maç yapmıştık yanılmıyorsam. Burada ilginç olan içeri alınmayan Balıkesir taraftarının Veledrom İç Saha'da tribünlere ters çıkıp, Dış Saha'daki maçı izlemeleri. Atılan gollerde kale arkasındaki seyircileri görüyoruz. Hem de gruptaki rakiplerimizden ikisinin az da olsa maçını görelim istedim.

Diren!

Gelenin Gidenden Farki ?



Efendim milliyetin haberine gore;

''Trabzonspor eski baskan yardimcilarindan Ibrahim Hacıosmanoğlu, bordo - mavili kulübe yaklaşık 12 milyon TL'ye mal olan Gökhan Ünal'ın hayal kırıklığı yarattığını da ifade ederek, "İki sezon önceki yönetim Tomas Jun'a çok para verdiği için, bir önceki yönetimde Marcelinho ve Musampa transferleri için yoğun şekilde eleştirilmişti. Bu yönetim ise Gökhan Ünal'ı çok uç rakamlar vererek transfer etti. Ancak kimseden ses çıkmıyor. Gökhan, Trabzonspor'a gelmeden önce saç ektirdiği için burada altı ay topa kafa vurmadı veya çok nadiren vurdu. Kayserispor'daki ve Trabzonspor'daki fotoğraflarına baktıktan sonra, aradaki maçları izleyip bunu net bir şekilde herkes görebilir. Bu zihniyetteki oyuncunun takıma hiçbir katkısı olamaz. Bir futbolcu transfer edildiğinde önce forması, sonra başkanı ve hocası için mücadele etmeli. Gökhan Ünal kendisini transfer edenlere ve Trabzonspor'a yanlış yapıyor" diye konuştu. Bu arada Gökhan Ünal, Hacıosmanoğlu'nun bahsettiği ilk altı aylık süre içerisinde sadece üç kez kafayla gol attı. Gökhan, bu sezon ise geride kalan 8 haftada rakip fileleri sadece 1 kez havalandırabildi.''

Bunu okuduktan sonra aklima trabzonspor eski baskani mehmet ali yilmaz geldi; o tabi basli basina bir efsaneydi demecleriyle, hic unutmam Ingiliz golcu Kevin Campbell icin ''Adami gol makinasi diye aldik, camasir makinasi cikti'' demisti ve canli yayinda izlemistim, gulmekten koltuktan dusucektim. Hatta bununlada yetinmeyip ''forvete yamyam aldık, gol atsın diye. ancak rengi bozuk çıktı. golü ben mi atayım?'' diye kendini bilmez aciklamalarida vardir...yalan soylemiyim ama buyuk takimlarda kotu sezon yasiyan bir teknik direktor icinde verin parasini tazminatini bilmem kac mark'ini gitsin demisti.....

Trabzon tribunlerine kiziyorlar, elestiriyorlar sonra.....yada tribunler yonetim istifa diyor...eh gelenin gidenden ne farki var ki?

Buyuk bir komedi filmi gibisiniz.....1-0 onde goturdugunuz sivas macinda sahaya inerek, ayman ve balili kavgasina karisarak 3 puani sivasa yazdirmistiniz...

Yani Laz akli diye birseey var ama bu kadarda ters calismamali bence....

5 Ekim 2009 Pazartesi

The Damned United


Bloglarda ardarda gelen The Damned United postlarına daha fazla duyarsız kalmayıp(bağlantıyı kotasıza çevirmenin de verdiği rahatlıkla) bende bir izleyeyim dedim.

Öncelikle film hakkındaki yorumum oyunculuklar cidden çok başarılı. Maçların sinema ekranına aktarılışı çok güzel neredeyse daha önce görmediğim kadar.

Brian Clough ve kariyerine gelirsek; Aceto'nun dediği gibi Wikipedia'dan araştırdım. Olmaz denenleri başarmış bir adam. Böyle bir adamın sadece tek bir tokalaşma olayını mesele edip kendi prensiplerine ters gelen bir takıma gitmesi bana kalsa insan hırsının en üst noktasıdır. Ki Brian Clough'nun yaptığı soyunma odası konuşmalarının büyük kısmını ''Eski Açık Sarı Desene''den hatırlar her Türk seyircisi. Bizim için yadırganıcak birşey değil sanırsam gaz vermek soyunma odasında.
Peter Taylor olayına gelirsek, kesinlikle futbol için yaratılmış bir insan görüntüsünde.Hemen insanın kanı kaynayıveriyor. Hele ki yıllardır menajerlik oyunlarında 2.lig takımlarını en üst basamağa taşımaya uğraşan biz Türk gençleri için.Bu adamı gördükten sonra sanırım Eidos'un ilk nenajerlik oyunun ilhamı bu adamdır diyebiliriz.Öyle ki koskoca Brian Clough, Peter Taylor ile yollarını ayırdıktan sonra oyuncu transferi konusunda başarılı olamıyor.

Neticede izlediğim en güzel futbol filmiydi. Keşke böyle örnekler çoğalsa...

Blogu takip edenlere son bir soru, belki bir bilen vardır;
Alttaki resimde iki takım Charity Shield maçına önlerinde teknik direktörleri,ellerinde kupaları ile çıkıyorlar Wembley'e. Bu uygulama hala devam ediyor mu acaba?


4 Ekim 2009 Pazar

System Is Searching


Perşembe gecesi maçtan sonra Blanka ile konuşuyorduk. Defans hattı ile ortasahadaki defansa katkı yapacak oyuncular arasında bir kopukluk var demiştim. O gün tüm defans oyuncuları çok yorulmuştu. Ekranlardan bunu görmek de mümkündü. Bugün işte o yorgunluğun en çok acısını da defans hattı çekti. Son 8 dakikada yenen gollerin başka bir izahı olamaz bana göre! Bugün Ayhan ilk yarı kötü oynadı! 2.yarıda toparlanır diye beklerken(ki Rijkaard da bekliyordu bunu ve oyundan almadı) yenilen gollerin sorumlusu oluyordu ortasaha oyuncuları adına! Arda oyunu yönlendiremiyor son maçlarda, bugün de bunu gördük. Ancak diğer maçlarda Keita'nın Arda'nın görevini zaman zaman yapması ile Galatasaray'ın attığı gollerde Keita'nın katkısını görüyorduk. Bugün Keita'nın da yokluğu,Elano'nun devam eden formsuzluğu (ya da istenen düzeye gelememesi) üst üste gelince gol yollarında etkisiz bir Galatasaray izledik. Hikmet Karaman gücünü bilen bir Ankara(gücü) gibi oynadı! İşlerini dirençli bir ortasaha ile çözdüler ve tabii ki milli takıma seçilen Ceyhun'un ekstra işler yapması ile 3-0 gibi net farkla maçı aldı! Ama bir sonraki maça da bakmak gerek.3 büyüklere karşı iyi oynayan her takım genellikle bir sonraki maçlarda sapır sapır dökülebiliyorlar. Ankara(gücü) için erken bir iyi yorumu yapmak anlamsız olur şimdi.


Galatasaray, Barcelona olur mu tartışmalarını eleştirirken Rijkaard'ın genel hatları ile sistemi kağıt üzerine yazsa da, Galatasaray'a özgü bir oyun anlayışını yaparak bozarak bulacağını söylemiştim. İşte 8.haftada ilk yenilgisini de bu arayış içinde aldı. Bana göre bulması gereken en önemli şeyler, ortasahadaki defansif oyuncuların oyunu iki yönlü neden oynayamadığını ve forvet hattında kimlerin oynacağını bulmak! Bence Galatasaray'ın bu sistem arayışı içinde 2 temel sorunu bu!

Alışılan Tarife


Geçen sene 2 maçta da olduğu gibi Oyak Renault'yu yendik. Emre Atalı'nın attığı gol ile.
1-0! İkinci galibiyet aynı skorla.
Maça sırf kendimize heyecan katsın diye iddaa'da takımımıza basarak İstiklal Marşı okunurken girebildik. Tabi maça girerken dışardaki ufak kızanların abi beraber girebilir miyiz demelerine, Mustafa'nın sence girebilir miyiz demesiyle ufak çaplı bir dumur yaşadık.İlk defa kapıda görevli falan yoktu kendi biletlerimizi kendimiz okutup girdik turnikelerden.Tabii ki kızanlarla çift turnike yaparak.Maksat kızanların içindeki Burgaz sevgisi büyüsün.
Maça gelirsek geçen haftalardaki aynı defans dörtlüsü ile başladık. Hüseyin hala stoperde elinden geleni yapıyor ama Hakan biran önce çok iyi olucak.Sol ve sağ bekler gayet iyiydi.(Mehmet'in cezası bitmesine rağmen Tandoğan sağ bekteydi.)Cabir'e gelirsek ilk seyrettiğimiz maçta belki de hocanın yanlış mevkide oynatması sebebi ile çocuğa fazlaca yüklendik.Stoperde gayet başarılı,hızlı.Biraz kalıplanırsa gayet iyi olacaktır.
Orta sahada Semih takıma girdiğinden beri takıma vites arttırttı.Talha geçen maçlara göre bi kademe aşağıda olsa da ayağı kopmadığı sürece bu takımın esame listesine yazılacak ilk oyuncusudur.Emre Atalı'yı orta saha olarak pek değerlendirmemek lazım aslında. Her pozisyonda yeteneğinin yettiğince kovalıyor.
Forvette 3maçtır gol atan Uğur ve Deniz'le başladık. Uğur daha çok sağa kaçmasına rağmen yanında çektiği stoperlerle arkadan gelenlere pozisyon sağladı.Talha ve Emre bu sayede iki pozisyonda karşı karşıya kaldılar. Ama ne hikmetse golü kornerden Emre'nin kafasından bulduk.Ama Uğur ikinci yarının başında hakeme küfür ederek kendini oyundan attırması 3haftadır yükselen grafiğine yakışmadı.
Deniz için ayrı bir paragraf açmak lazım. Geçen sene Erçağ Evirgen'i izlemiş bir tribün olarak kolay kolay forvet beğenmeyiz. Ama Deniz yaptığı driplingler,top saklaması ile çok iyi bir yardımcı forvet olduğunu bir kere daha gösterdi. Keşke geçen sene geldiği ilk maçtan sonra sakatlanmasaydı da Erçağ'la ikisini Deniz formdayken izleyebilseydik
Çok çabaladı bugün. İhtimal Uğur kendini oyundan attırmasa farkı arttırmamızda çok büyük katkılar yapacaktı.
Velhasıl kelam bugüne kadar izlediğim 4. Üçüncü Lig takımı. Hepsinden daha iyiydi takımımız. İnşallah bu sefer soluğumuz yarıda kesilmez.
Çarşamba Küçükköy deplasmanı, pazarada içerde Alibeyköy maçı var. 6puanla çıkarsak umutlanmak için haklı bir nedenimiz olucaktır.

3 Ekim 2009 Cumartesi

Saldır Burgazım!


4 Ekim Pazar saat:15.00'te!

Geçen sene her iki maçta da yenmiştik. Tekrarı olması dileğiyle...

Manu Chao


Hazır Barça'dan emanet bir sistemle sezona girmişken yıllar öncesinden aklımda kalmış bir fotoğrafı paylaşayım dedim.

2 Ekim 2009 Cuma

2016 Yaz Olimpiyatları

Rio!!!

O zamana kadar parayı bulup orda olmak lazım. Tabii 2014te Dünya Kupası'nı da unutmamak lazım.

Kongre Sonucu


Geçtiğimiz hafta yeterli çoğunluğun sağlanamaması üzeri yapılamayan ve 30 Eylül'e ertelenen Lüleburgazspor olağanüstü kongresi yeterli çoğunluğa bakılmaksızın yapıldı. Lüleburgazspor sosyal tesislerinde yapılan kongreye ilgi her zamanki gibi az oldu.
Divan Başkanı olarak Tuncay Akgün ve divan üyeleri için Ahmet Bulut ve Ömer Lütfü Palamut isimleri önerildi. Oy birliği ile kabul edilerek Divan oluşturuldu. Ardından 1 dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından yönetim kurulu asil ve yedek üye seçimine gidildi.
Yapılan oylama ile Yönetim Kurulu Asil Üyeleri; Siyami Aslan, Abdurrahman Gürkan, Ergin Okandeniz, Raif Çobanoğlu, Ahmet Yılmazoğlu, Hüseyin Bilgiç, Mesut Yarim, Tuna Çetin, Okan Mutlu, İsmail Kırılmaz, Zafer Girgin, Solmaz Doğan, Cenk Güngör, Yaşar Özçiftçi, Hasan Likoğlu ve Kerem Çorbacı'dan oluştu.
Yönetim Kurulu yedek üyeler ise; Hakan Deniz, Mustafa Güneş, İbrahim Koçaslan, Turhan Gülaçar, Sinan Şentürk, Volkan Yazıcıoğlu ve Ayhan Mert olarak belirlendi.
Yönetim ve Denetleme Kurulu asil ve yedek üyelerinin seçiminden sonra Siyami Aslan bir konuşma yaparak herkesi Lüleburgazspor'un başarısı için el birliği ile çalışmaya davet etti.

Siyami Aslan; “Lüleburgazspor'umuzun başarısı için herkes taşın altına elini koymak zorunda. Geçtiğimiz sezonda güzel işler yaptığımıza inanıyorum. Maddi imkânsızlıklarımıza rağmen birçok büyük kulüp arasında iyi mücadele edip başarılı olduğumuza inanıyorum. Bu sezon da daha iyi işler yapacağımıza inanıyorum. Fakat başarı yalnız olmaz. Tüm Kurumlarımızdan ve halkımızdan bizlere destek vermelerini istiyorum.
Yerel yönetimlerden hiç destek alamıyoruz bir de bunun üstüne iddia gelirleri düştü, maddi açıdan bizlere destek gelmesi en büyük ihtiyacımız. Halı sahamıza, tenis kortumuza reklâm alı-yoruz, ayrıca kombine kartlarımız satışta herkesi bir adet kombine kart almaya davet ediyoruz" dedi.

Başkan destek vermeli
Bu sene herkesten destek beklediklerini söyleyen başkan Aslan "Eğer destek gelmezse bu kulübü satmak durumunda kalabiliriz. Buradan Belediye Başkanımıza sesleniyorum. Eğer bu şehrin başkanı isen Lüleburgazspor'a da sahip çıkmak en büyük görevin. Bizler Lüleburgazspor için her şeyimizi ortaya döküyoruz. Kimseye ayrımcılık yapmıyo-ruz. Dışarı kahve köşerlerinde konuşmakla bu işler yürümüyor. Lüleburgazspor'a sahip çıkmak isteyen buraya gelir herkesin ortasında konuşur.

Gençlerimiz akıllı davranmadı
"Lüleburgazspor'da birçok gençimizi futbolcu yaptık ama onlar akıllı davranmadı, bildiklerini okudular ve başarısız oldular. Şimdi bizleri suçlu gösteriyorlar. Bizler gençlere çok önem veriyor ve onları bir yerlere getirmek için büyük bir çaba sarfediyoruz. Önceliğimiz gençle-rimiz, alt yapımız. Ama maalesef gençler bazı şeyleri iyi düşünemeyip cahilce davranıyor. Bu şehrin çocukları bu şehir için oynamalı. Bende Karadenizliyim ama Lüleburgazspor için buradayım ve burada olmaya devam edeceğim. Bundan sonra daha hassas davranacağım."

Taraftarlarımızı maçlara bekliyoruz
"Ne kongremize ne de maçlarımıza kimse gelmiyor. Kulübe sahip çıkmayan kişi-ler bir de bu kulüp hakkında yalan yanlış yorumlar yapıyor. İşte en büyük kötülükte bu maalesef. Taraftarlarımızı maçlara gelmesini takıma destek vermesini istiyoruz. Bu takım bu yılda büyük başarılara imza atacak.

Tesisleşme yolunda büyük atılımlar yaptık
Tesisleşme yolunda birçok atılım yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Önümüzde bir çok proje daha var onları da yavaş yavaş gerçekleştireceğiz.
Tabii en önemli konu yine bizlere gelecek destek.
O yüzden her platformda söylüyorum, destek destek, destek...

İnanç


Sezon başında 3 sene Lig şampiyonluğu vaadi ile takımın başına getiriliyorsunuz ve bu takım sizi çok değil 2 sezon önce neredeyse tekme tokat kapının önüne koyan takım. Neye güvenip gelinebiliyor anlamıyorum ki Fenerbahçe'nin kendinden 3 gömlek düşük takıma zoru zoruna 1-0 galip gelmesi...
Ancak günü kurtamayı huy edinen hocalar oldukça, bir arpa boyu yol ilerleyemeyiz.

Kanatsız Uçmaya Çalışmak


Uçaklar günümüzde motorsuz uçabiliyor ama kanatsız uçamıyorlar. Koskoca ilk yarı tek kanattan hücum etmeye çalışan bir takım, kanatsız uçulamayacağını 45.dakikada çakılarak yani gol yiyerek anlamıştı. İlk yarının kötüleri Arda ve Elano kanatlara top taşıması gereken oyuncular olamayınca bu biraz da kaçınılmazdı elbette... Arda ve Elano arasında diziliş için karar vermek gerek bence yoksa ikisi bir arada oynayamaz diyen futbolcu eskilerinin ağzına düşmek demek! Arda'nın ortada, Elano'nunda kanatta oynadığı bir Galatasaray başarılı olabilir...İlk yarı boyunca Strum Graz'ın etkili savunmasında bu ikilinin etkisiz oyunu da yardımcı oldu. Ayhan maç eksiği ile iyi çırpındı. ve Baros topla buluşturulmadığı sürece etkisiz kalmaya devam edecek.

İkinci yarı Baros'un attığı golde Arda ve Elano'nun olması da ilginç bir tesadüf olsa gerek! Keita bugün yine koştu çabaladı ancak o da Arda 'nın ayağında çok top tutmasına kurban gitti. Arda'nın bu geriye gelişleri koskoca bir yarı Galatasaray'ın sol kanadını yoksaydı! Ve Strum Graz bu hengame içinde ilk yarının son 10 dakikasında çok ciddi gol pozisyonlarına girdi.Bu işe bir çözüm bulmak gerek! Savunma hattı ile ortasahanın dengesini bugün kuramadı Galatasaray...

Sabri'ye özel not açmak istiyorum. Sabri artık hayatımdan çıksan diyorum bu ikili delilik sona ersin ve ben seni izlemek istemiyorum. 5 'e 2 yenen gol senin kanadından geldi. Ama sen o sırada bir yerlerde boşa tırmalamakla meşguldun.

Galatasaray bugün 3 farklı kazanabilirdi ama olmadı 2 direkten dönen top ve Elano'nun kaçırdı gol ile her şey farklı olabilirdi ama bazen işler iyi gitmeyince size sihir yaratacak bir adama ihtiyacınız olur. Bugün bu sihiri yaratacak adamlar Arda,Elano ve sonradan oyuna giren Kewell bu işte başarılı olamayınca sonuç berabere... Umarım diğer maçlarda Galatasaray'ın iki kanadı da iyi çalışır ve yere çakılmaz!